sinyalleri fiziksel hatlar üzerinden zorlayabilirsiniz ama ağlar yanıt vermiyor. | Open Subtitles | يمكن إرسال الإشارات بالأنابيب المادّية، لكن عُقَد الشبكة لا تستجيب. |
Kablolar antenlerden sinyal alıyorlar ve merkezi işlem ünitelerine gönderiyorlar. | TED | تأخذ الكيبلات الإشارات من المستقبلات وترسلها إلى وحدة المعالجة المركزية. |
Uzun zaman bana yakın davrandı ben de işaretleri karıştırdım. | Open Subtitles | إسمع، كانت لطيفة معي لوقت طويل، لذا إختلطت عليّ الإشارات. |
Dünyaya sinyaller yansıtması için ayın her tarafına aynalar koyduk. | Open Subtitles | وضعنا مرايات في جميع أنحاء القمر لترتد الإشارات إلى الأرض |
Bu işaret bulunmadan önce, insanlar öylece birbirlerine doğru koşuyorlardı. | Open Subtitles | قبل أن يكون لديهم الإشارات كان الناس يتصادمون ببعضهم البعض |
Bazı kanıtlar, biraz daha olumlu işaretler olmadan, bu riski almayı tavsiye edemem. | Open Subtitles | بدون بعض الأدلة لبعض الإشارات الإيجابية لا يمكنني أن أوصيّ باللجوء إلى مخاطرة |
Günümüz teknolojisi bizi ele veren sinyalleri görmeyi gerçekten çok kolaylaştırmaya başladı. | TED | والتقنية التي نمتلكها اليوم تجعل من هذا الأمر سهلا جدا أن نرى الإشارات ونفهم العلامات التي تكشف أمرنا. |
Peki insanlara dair kablosuz sinyalleri kullanarak | TED | إذًا ماذا يمكننا أيضاً أن نستشعر عن الناس باستخدام الإشارات اللاسلكية؟ |
Ancak gerçek şu ki, çalışıyor; beyin sinyalleri kullanmanın bir yolunu buluyor. | TED | ولكن الواقع أثبت أنها نجحت، فالعقل يجيد استخدام هذه الإشارات |
Yani çok fazla arka uç sinyal işleme var, ama birden çoğa değil, çoktan çoğa. | TED | هناك العديد من عمليات معالجة الإشارات العكسية، ليس لواحد نحو الكثير بل للكثير نحو الكثير. |
Bağışıklık tepkimizi değiştirerek yeni doku oluşturmamız için bize sinyal verecek materyaller yaratmaya çalışıyorum. | TED | أنا أعمل على إنتاج مواد تعطينا الإشارات لبناء أنسجة جديدة عن طريق تغيير الاستجابة المناعية. |
Bana daha önce görmediğim bir şeyi gösterdiğini sanma çünkü cinayetlerinin her tarafında intikam arayan bir adamın işaretleri var. | Open Subtitles | لا تظن أنكِ تظهر إليّ شئ لم أره من قبل لأن سلسلتك لسفك الدماء لديها كل الإشارات لرجل يسعي للعقاب |
Bilirsin bu dünyasal sosyal işaretleri kavramada iyi değilim, ama Eve ile çıkıyorsam sen neden kızasın ki ? | Open Subtitles | أنت تعرف، أنا لست سوبر الورك على الإشارات الاجتماعية الدنيوية، ولكن لماذا هل سيكون جنون إذا كنت تعود حواء؟ |
sinyaller arttıkça, onları yakalayabiliyor ve her birinin yerini tespit edebiliyorduk. | Open Subtitles | بمجرد إرسال هذه الإشارات يمكننا تحديدهم ومعرفة مكان كل واحد بالتفصيل |
Sorun şu ki; bu sinyaller istediğiniz gibi güzel değiller. | TED | المشكلة هي أنّ هذه الإشارات ليست بتلك الإشارات الجميلة التي تريدها. |
Sonra bu aktörler ve aktrisler aslında repliklerini yerden alır. Bu yüzden bu tür işaret sistemleri ortaya çıktı ve anlam kazanmaya başladı. | TED | وعندها وجدت الممثلين والممثلات يقرأون جمل أدوارهم من الأرض وعندها تبين أن هذا النوع من الإشارات بدأ يصبح ذو مغزى |
Ne şekilde bir işaret gönderdiğimizin farkında olmalıyız. | TED | لذا، علينا أن نكون على وعي بنوع الإشارات التي سنبعثها. |
Bu işaretler öylesine güçlü ki birinin sansürlendiğini önceden bilmenize gerek yok. | TED | الآن هذه الإشارات هي في الواقع قوية للغاية لدرجة أنه لا تحتاج إلى معرفة أن أحدهم كان تحت الرقابة. |
- Göndermiyordu. sinyali takip edebilirdik. Belki bir ipucu bulurduk. | Open Subtitles | كان بمقدورنا أن تعقب الإشارات و ربما إيجاد خيط ما |
Savunma radarları, radar sinyali yayıp konumlarını belli etmemek için TV sinyallerini ve radyo sinyallerini sürekli kullanıyorlar. | TED | وتستعمل رادارات الدفاع الإشارات التلفزية والإذاعية في كل وقت، بحيث لا يكون عليها نقل إشارة الرادار والكشف عن موقعها. |
İşaretlerin gerçek hayattaki cisimleri temsil edebileceğini söylüyor. | Open Subtitles | الأستاذ يعني أن الإشارات قد تمثل اشياء موجودة في العالم الحقيقي |
Daha açık söyleyecek olursak, bütün ışıklar yeşil yanacak şekilde ayarlanacak. | Open Subtitles | إقصد بالإخلاء أن تكون المفاتيح موضوعة بالشكل الصحيح وجميع الإشارات خضراء |
Yüksek ses maruz kalmak ve bazı ilaçlar işitme kıllarını öldürebilir, bu da Sinyallerin kulaktan beyne gitmesini önler. | TED | التعرض لضوضاء عالية وبعض الأدوية يمكن أن يقتل الخلايا الشعرية مما يمنع الإشارات من الانتقال من الأذن إلى الدماغ. |
Hala elimde değil fakat duygularımı aktardım çünkü oradaydım ve işareti gördüm | Open Subtitles | لا يسعني إلا التعاطف لأنني كنت هناك، ورأيت الإشارات. |
Yeşil ışıkları söndürmeye çalışıyorlar, ama... | Open Subtitles | سيتوجب عليك تجاوز كل الإشارات الخضراء ، لكن |
Hayati belirtiler dengeli. Bugünkü CT'ye göre tekrar kanama yok. | Open Subtitles | الإشارات الحيوية مستقرة وتظهر النتائج عدم وجود نزيف |
İşlerinizin başına dönün bu tür saçmalıklara ve sahte işaretlere boş verin. | Open Subtitles | اذهبوا إلى مهجعكم جميعاً ودعكم من هذا الهراء وهذه الإشارات الزائفة |