| Soygun, haneye tecavüz, araba hırsızlığı savcıya saldırı. | Open Subtitles | السطو على بنك, إقتحام منزل , سرقة سيارة الإعتداء على مدعي عام |
| Buna polis memuruna saldırı, tutuklamaya karşı koymayı da ekliyorum. | Open Subtitles | وعلاوةً على ذلك، الإعتداء على ضابط الشرطة. ومقاومة الإعتقال. |
| Ayrıca kendimle ilgili utandırıcı şeyleri bile anlattım hakimin suçlamaları düşürmesi umuduyla saldırı duruşmamda iç çamaşırı giymediğim gibi. | Open Subtitles | أنا أخبركَ أشياءٌ مُحرجةً عن نفسي. مثلَ اني لم أرتدي ملابسَ داخلية في وقتِ الإعتداء. على أملِ أن القاضي سيسقطُ التهمْ. |
| Birkaç kere de cinsel saldırıya uğramış, ama niye tecavüz kitiyle ilgili bir şey yazmıyor? | Open Subtitles | تم الإعتداء على هذا الرجل جنسياً عدة مرات لكن لماذا لا نرى أي شيء هنا عن عدة فحص الاغتصاب؟ |
| Olay yerinde polis saldırıya uğradığı gibi dükkanlar yağmalandı ve masum insanlar ayak altında ezildi. | Open Subtitles | كان ذلك المشهد حيث تم الإعتداء على الشرطة تم سرقة ونهب الكثير من المُمتلكات وسحق أبرياء |
| - Polislere saldırmak dışında ne yaparsın? | Open Subtitles | هل تتقن شيئاً، بصرف النظر عن الإعتداء على الشرطة بسلاح أبيض؟ |
| Adam kaçırma, cinayete teşebbüs, polis memuruna saldırı ya da daha kötüsü. | Open Subtitles | الإختطاف، والتآمر لإرتكاب جريمة الإعتداء على ضابط أو ما هو أسوأ |
| Deberg saldırı davasıyla ilgili birkaç yeni gelişme var. | Open Subtitles | لدى تحديثٌ صغيرٌ لك. قضية الإعتداء على بيرغ تلك |
| Bu çarpık hayale inanmaya devam edersen, baronese saldırı suçuna çarptırılırsın. | Open Subtitles | إذا أردت البقاء داخل هذا الحلم الزائف ستجدين بوجهك دعوى الإعتداء على البارونة |
| Seni saldırı suçundan tutuklamamam için iyi bir sebep söyle. | Open Subtitles | امنحني سبباً واحداً لكى لا ألقي القبض عليك بسبب الإعتداء على شخصاً ما ؟ |
| En son duyduğuma göre, bu polis memuruna saldırı olarak geçiyordu. | Open Subtitles | آخر ماسمعت أنه تم الإعتداء على ضابط |
| Antron McCray, Yusef Salaam ve Raymond Santana o gece Trisha Meili'ye yapılan saldırı ile tecavüz ve iki adama yapılan saldırı dahil yedi suçtan suçlu bulundu. | Open Subtitles | تم إدانة كل من أنترون ماكراي و يوسف سلام و رايمون سانتانا بسبع تهم من ضمنها الإغتصاب و الإعتداء على تريشا مايلي و الإعتداء على رجلين آخرين في تلك الليلة |
| Peng'i ele geçirme görevi iki yönlü bir saldırı olacak. | Open Subtitles | المهمة هي الإعتداء على بينغ من محورين. |
| saldırı sırasında Ames'in suç ortağının kurbanlardan birine söylediği laf: "Kaderin önüne geçemezsin. " | Open Subtitles | خلال الإعتداء على المنزل شريك (ايمز) قال لأحد الضحايا " لا تستطيع محاربة الإيمان" |
| Şimdi de Anna'nın çocuğuna yapılan saldırı konusunda suçu bize atıyorlar. | Open Subtitles | و الآن قد أوقعوا بنا في الإعتداء على ابنة (آنا) |
| Abu Nazir'in amacı ülkemize bir saldırı düzenlemek. | Open Subtitles | أبو نذير ) , أعرب عن هدفه وهو ) . الإعتداء على بلادنا |
| Son zamanlarda yaşadıklarımıza bakın Julie saldırıya uğradı, Danny Bolen intihar etti. | Open Subtitles | .. أعني .. بعد كلّ ما مررنا به مؤخراً "الإعتداء على "جولي .. "محاولة إنتحار "داني بولين |
| Julie'nin saldırıya uğradığı gece nerede olduğunu sordular. | Open Subtitles | أرادوا أن يعرفوا أين كنت ليلة الإعتداء على "جولي ماير" |
| - Gina benim partimde saldırıya uğradı. | Open Subtitles | لقد تم الإعتداء على جينا في حفلتي أبي |
| - Polislere saldırmak dışında ne yaparsın? | Open Subtitles | هل تتقن شيئاً، بصرف النظر عن الإعتداء على الشرطة بسلاح أبيض؟ |
| Bir gardiyanı tehdit etmek, bir tutukluya saldırmak ve... en önemlisi de cinayete teşebbüs mü? | Open Subtitles | تهديد الحراس, الإعتداء على احد السجناء وهذه على رأس جرائمة المشروعة؟ |