Geçen Cuma saat 13:00'teki Zorunlu toplantıya gelmediğinden beri çok garip davranmaya başlamış. | Open Subtitles | قالوا أنّها كانت تتصرّف بعصبيّة منذ تفويتها إجتماع المُوظفين الإلزامي يوم الجمعة الماضي. |
Tüm bunları başarmak için Christophe Zorunlu çalışma başlattı ve otoritesini güçlendirmek için 1811'de kendisini kral olarak taçlandırdı. | TED | لتحقيق كل هذا، كرَّس كريستوف نظامًا للعمل الإلزامي ولترسيخ سلطته، فقد نصَّب نفسه ملكًا في عام 1811. |
Kahvaltılarda Zorunlu olarak kuşkonmaz servisine, 5 yaşının altındakilere korsenin serbest bırakılmasına ve köleliğin kaldırılmasına taraftarız. | Open Subtitles | نحن نؤيد القرار الإلزامي بأكل الهليون مع الإفطار وكورسيهات مجانية للأطفال تحت 5 سنوات، وإلغاء العبودية |
Yeni inşaatlara bakılırsa insanlar mecburi tahliye kararının kendilerini kapsamadığını zannetmiş. | Open Subtitles | أعتقد بهذا الإنشاء الجديد أعتقد الناس الإخلاء الإلزامي لا ينطبق عليهم |
Olayın 10 saat öncesinde yapılan uyarı ve mecburi tahliye sayesinde şu ana kadar tsunami ile doğrudan ilintili ölüm gözlemlenmedi. | Open Subtitles | حالياً لا حادثة إتسمت مباشرةً بالفيضان والشكر بدورنا لإنذار الساعات العشر والإخلاء الإلزامي |
Brown Williamson Tütün Şirketi'ndeki işiniz hakkında hiçbir bilgiyi açıklamayacağınıza dair imzaladığınız anlaşma ile kabullendiğiniz yükümlülükler gereğince. | Open Subtitles | أنا آمرك بعدم إجابة هذا السؤال وفقا لشروط العقد الإلزامي الذي وقعته |
En sert konuşmalar Zorunlu seferberliğin ilan edilmesi yönünde idi. | Open Subtitles | كَانَ أكثر الحديث غضبا عن التجنيد الإلزامي الجديد |
Bir ay içinde, Zorunlu terapin sona eriyor. | Open Subtitles | في شهر واحد على الأكثر علاجك الإلزامي سيكون قد إنتهى |
Bir ay içinde, Zorunlu terapin sona eriyor. | Open Subtitles | في شهر واحد على الأكثر علاجك الإلزامي سيكون قد إنتهى |
Takımınızın Zorunlu psikolojik değerlendirme günü geçti müdürüm. | Open Subtitles | كما تعلم، أيها المدير، فريقك تأخر عن الخضوع للتقييم النفسي الإلزامي. |
Zorunlu depo güvenliği toplantısı bugün. | Open Subtitles | اليوم لدينا إجتماع السلامة الإلزامي للمخزن |
Aslında Zorunlu bir ev toplantısı yapıyoruz. | Open Subtitles | أوه , في الحقيقة انه نوع من الإجتماع البيتي الإلزامي . تَعْرفين؟ |
Bu son Zorunlu toplantındı ama umarım gelmeye devam edersin. | Open Subtitles | انه الاجتماع الإلزامي الأخير لك و لكننا نأمل أن تستمر فى الحضور |
Zorunlu okul toplantısında olman gerekmiyor mu? | Open Subtitles | ألا يجدر بك أن تكون في الإجتماع الإلزامي للمدرسة؟ |
Zorunlu rahim testi teklifiniz Dr. Masters'ın masasındaydı. | Open Subtitles | كان اقتراحك لاختبار المسحة الإلزامي على مكتب الدكتور ماسترز. |
Zorunlu zindelik programını yeterince erteledik. | Open Subtitles | لقد ماطلنا برنامج الصحة الإلزامي بما يكفي |
İkinci olarak, bizim için mecburi olan vurulduğunda yaşadığın travmayı tartışmaktır. | Open Subtitles | ثانيا، الإلزامي هو ان نتناقش بالصدمة التي مربتِ بها خلال اطلاق النار |
Bu akşam mecburi eğlence akşamı. | Open Subtitles | الليلة سوف نستمتع ببعض المرح الإلزامي |
mecburi sarılma. | Open Subtitles | الحَضْن الإلزامي |
Brown and Williamson Tütün Şirketi'ndeki işiniz hakkında hiçbir bilgiyi açıklamayacağınıza dair imzaladığınız anlaşmayla kabullendiğiniz yükümlülükler gereğince. | Open Subtitles | وفقا لشروط العقد الإلزامي الذي وقعته والذي يمنع كشف أي معلومات |