Sonra eve gelip saklanmak istediğinde yaşlı adam istemedi. | Open Subtitles | ثم عندما عاد إلى البيت وأراد الاختباء رفض الرجل العجوز ذلك |
Hah! Kaya altında saklanmayı eğlenceli mi sanıyorsun? | Open Subtitles | أتعتقد أن الاختباء في صخرة صلبة شيئاً مرح؟ |
Benim evimde, benden saklanamazsın özellikle de benim odamda olmaz. | Open Subtitles | لا يمكنكِ الاختباء مني بهذا المنزل، بالأصح ليس بغرفتي الخاصة. |
Sen Saklambaç oynayıp hepsini sobelemiştin onlar da saklandıkları yerden çıkmışlardı. | Open Subtitles | لقد بدأت لعبة المطاردة واللمس، فلمّا لمستهم جميعاً خرجوا من الاختباء |
Hükûmetin kontrol alanlarından, eylemlerini izole ederek, gizleyerek saklanmaya çalışıyorlar ve biz onlarla aynı nehirde balık tutmak zorundayız. | TED | انهم يحاولون الاختباء من مقدره الحكومه على عزلهم و منع نشاطهم , لذا علينا السباحه كلنا في نفس المحيط. |
Pekala, kediler için, birlerin ve sıfırlara saklanmaktan başka bir anlama gelmiyor. | TED | بالنسبة للقطط، هذا يعني لا مزيد من الاختباء بين الآحاد والأصفار. |
Bir kadının arkasına saklanmak hiç hoş değil, bana sorarsanız. | Open Subtitles | هذا يحكني بطريقة خاطئة الاختباء وراء امرأة، إذا سألتني |
saklanmak istemiyorum. Saklanırsam ailem beni asla bulamaz. | Open Subtitles | لا أريد الاختباء اذا اختبئت , هم لن يجدوني ابداً |
Mezarlıkta saklanmak ne dâhiyane bir fikir. | Open Subtitles | الاختباء في المقبرة يا لها من فكرة رائعة |
Bu arada ordu gidiyor. Cole da saklanmayı bırakıp çiftliğine dönebilecek. | Open Subtitles | الجيش يغادر, لذا يمكن ل كول التوقف عن الاختباء والعودة إلي مزرعتة |
Biliyorum. Cumartesi onun kamyonunun arkasında saklanmayı planlıyordum. | Open Subtitles | أعرف، كنت آمل الاختباء في شاحنته يوم السبت |
Acıttığını biliyorum ama daha fazla saklanamazsın. | Open Subtitles | اعلم بأنها مؤلمة لكن لايمكنك الاختباء منها |
Sürtük. Benden saklanamazsın kaltak! | Open Subtitles | أيتها العاهرة, لا تستطعين الاختباء مني يا ساقطة |
Saklambaç oynamaya ne dersin? | Open Subtitles | ماذا هل تريد أن تلعب لعبة الاختباء معي ؟ |
Gizlenmek aşamalı bir alışkanlıktır, ve saklanmaya bir başladınız mı öne çıkıp konuşması gitgide zorlaşır. | TED | الاختباء عادة تقدمية، ويوم تبدأ بالاختباء، فإنه يصبح من الصعوبة أن تتقدم وترفع صوتك. |
Ne istiyorsun? Dumbì, ben saklanmaktan yoruldum. | Open Subtitles | دومي ، سإمتُ الاختباء ومشاهدتهم يكبرون من بعيد |
- Mükemmel! Ortalık sakinleşene kadar burada saklanabiliriz. | Open Subtitles | هذا ممتاز ، يمكننا الاختباء هنا حتى تخف وطأة الأحداث |
Batılı casus kaçabilir, ama saklanamaz. | Open Subtitles | الجاسوس البريطانى يهرب لكن لا يمكنه الاختباء |
Sonsuza dek saklanamayız. Hayır. Sonsuza dek olmaz ama... | Open Subtitles | لا يمكننا الاختباء للأبد لا، ربما ليس للأبد لكن |
Alıcılar, kontrgerillaları, sivillerin arasına saklanma girişimlerinde veyahut inzivaya çekilme zamanlarında takip etmeye yarıyor. | Open Subtitles | طبقة حساسة يمكنها تعقب المسلحين كما تتعامل معهم أو تحاول الاختباء بين السكان المدنيين |
Hayatımızı küçük köpeklerle birlikte verandanın altında saklanarak mı geçireceğiz? | Open Subtitles | ألم تملوا من حياة الاختباء وان يعتبرك الاخرين الكلب الاصغر؟ |
Kaçabilirsin, saklanabilirsin fakat olacak olandan kurtulamazsın. | Open Subtitles | بإمكانكم الهرب و بإمكانكم الاختباء لكن لا يمكنكم النجاة مما هو آت |
Sonra da kanundan kaçtığını duyunca burada saklanabileceğini söyledim ona. | Open Subtitles | لذا عندما سمعت أنه هارب أخبرته أنه بإمكانه الاختباء هنا |
Kimden, niye saklanıyor? | Open Subtitles | ـ وهو أنه مجبراً علي الاختباء ـ من ماذا؟ |
Tabii ki, kaçabilirsiniz, ama aslında saklanamazsınız. | TED | حسناً بإمكانك أن تركض، ولكن ليس في وسعك الاختباء. |