Ona ne diyeceksin? Hayatımda fark yaratacak ne yapıyorsun ki? | Open Subtitles | مالذي تقومين به هنا بحيث يصنع الاختلاف في حياتي ؟ |
Refakatçi ile rehine arasında nasıl bir fark var, Papa? | Open Subtitles | ما الاختلاف يا قداسة البابا بين الرهينة و المندوب ؟ |
Muhalefeti yönetmek fikir birliğine varmamanın, ihtilafın ve farklılığın değerini fark etmekle ilgili. | TED | إدارة المعارضة تتعلق بإدراك قيمة الرفض، الخلاف و الاختلاف. |
O kadar da farklı değil, değil mi? Stilim yani? | Open Subtitles | انها ليست بذلك الاختلاف ، اليس كذلك ، النغمة ؟ |
Martin Luther King'le Cengiz Han kadar farklı olan kişilikleri taşıyabiliyor. | Open Subtitles | يمكنه تكوين شخصيات في منتهى الاختلاف كمارتن لوثر كينج وجينكيز خان |
Tek farkı, liflerin farklı düzenlenmiş olması. | TED | لكن الاختلاف الوحيد ان الالياف تنتظم بصورة مختلفة. |
Beşinci Katılımcı: Bir kareden diğerine her ne kadar fark varsa, bu gerçekten kişisel. | TED | مساهم 5: على الرغم من الاختلاف من لقطة الى لقطة ولكنه شخصي جدا. |
fark bu bozkırda ve bu resifte bulunan mikropların farkından daha büyüktür, değil mi ? | TED | هو اكبر من الاختلاف بين ميكروبات هذا الشعب المرجاني و المايكروبات في هذا المرج. |
Tek fark, profesyonel oyuncular yerine biz varız ve profesyonel spiker yerine ben varım. | TED | الاختلاف الوحيد هو، انه نحن بدلا من لاعبين محترفين، و انا بدلا من معلّق محترف، انا المعلّق. |
Ancak davranışlarını gerçekten neyin yönlendirdiği bizimkinden farklı ve bu fark gerçekten aydınlatıcı olabiliyor. | TED | ولكن ما يوجه سلوكها يختلف كثيرًا عننا. ويمكن لهذا الاختلاف أن يكون تنويريًا. |
Hayvanlarla insanlar arasındaki asıl fark bireysel seviyede değildir. Bu fark toplumsal seviyededir. | TED | الاختلاف الجوهري بين الانسان وبقية الحيوانات جميعها لا يكمن على المستوى الفردي؛ بل على المستوى الجماعي. |
Asıl fark, doğruların üzerinde çizildiği yüzeyin eğimine dayanır. | TED | يعتمد الاختلاف الأساسي على انحناء السطح الذي تُبنى عليه الخطوط المستقيمة اتضح أنّ اقليدس لم يُخبرنا |
Düşünün bir, farklı farklı el yazıları mürekkep izleri, isim künyelerinin çıkması... | Open Subtitles | حسنا، تستطيعين أن تتخيلي الاختلاف في خطوط الكتابة. لطخات الحبر، سقوط الأساور. |
Marcus Aurelius ve Commodus, tarihe çok farklı kişiler olarak geçmiştir. | Open Subtitles | احتل ماركوس اوريليوس و كومودوس مكانتين في غاية الاختلاف في التاريخ |
Birincisi, yeniliğin ilerleme hızı; yani yenilikleri farklı sistemlerde gözlemlediğiniz oranla ilgili. | TED | يتعلق الأول بسرعة الابتكار، المعدل الذي تراقب في التجديد في أنظمة مختلفة كل الاختلاف. |
Ve size bu bilgiyi doğrudan verirsem, bu sizin araştırmaya ve parçaları birleştirmeye çalışmanızdan çok daha farklı bir kimlik olur. | TED | وإذا قدمت لكم هذه المعلومات بشكل مباشر، فإنها هويتي ستختلف كل الاختلاف عن هويتي إذا حاولتم معرفتها من خلال أجزاء ومقاطع. |
Bu yüzden bilgisayarlar her ne kadar tek başlarına en zeki dolandırıcılar dışındakileri yakalayabilseler de, en zeki olanları yakalamak başarı ile fiyasko arasındaki farkı oluşturuyor. | TED | ولمدة كانت الحواسيب قادرة على اصطياد كل شيء إلا المحتالين الأكثر ذكاءاً، اصطياد الأذكى هو الاختلاف بين النجاح والفشل |
Yine de interseks bireylerle ilgili bilgi az olduğundan doktorlarım aradaki farkı anlayamadı. | TED | لكن لأن هناك نقص في المعلومات عن ثنائيي الجنس، لم يفهم أطبائي الاختلاف قط. |
Bir belirsizlik marjı var ama farkı burada görebiliriz: Kamboçya, Singapur. Aradaki farklar, verilerin | TED | هناك هامش للشك، ولكن يمكن أن نرى الاختلاف هنا كامبوديا، سنغافورة. الاختلافات تزيد |
Dillerdeki bu farklılık sadece İngilizce ve Çince gibi çok, çok uzaktan alakalı diller arasında mı mevcut? | TED | هل أنّ هذا الاختلاف في اللّغات موجود فقط في الّلغات البعيدة عن بعضها البعض، مثل الصينيّة و الانجليزية؟ |
Tam tersine, farklı hastalardan alınan HIV alt tipleri arasındaki genetik farklılıklar %35'e kadar ulaşabiliyor. | TED | في المقابل، الاختلاف الجيني بين فرعية الإيدز من مرضى مختلفين ربما يعادل حتى 35 بالمئة. |
Beni üzen şey, en iyi ve en kötü öğrencilerim arasındaki tek farkın I.Q. olmamasıydı. | TED | لكن الشيء الذي استوقفنيهو أن ليست نسبة الذكاء هي الاختلاف الوحيد بين أفضل وأسوء طلبتي. |
"Oturma Odası Konuşmaları", politik ve kişisel farklılıkları iyileştirmek için oluşturulmuştu. | TED | لقد صممت أحاديث غرفة الجلوس للبدء بعلاج الاختلاف السياسي والشخصي. |
Gelir farkımız yüzünden Howie para konusunda hassastır. | Open Subtitles | المال موضوع حساس لـ هاوي بسبب الاختلاف في مدخولاتنا |
Ne farkeder? | Open Subtitles | ما الاختلاف الذي يحدثه؟ |
İkiniz bizi aranızda ileri geri atıp durdunuz aradaki farkları anlamaya çalışıp, sizi götürecek araç gelene kadar vakit öldürdünüz. | Open Subtitles | انتما الاثنين ترغمانا على ان نحاول على اكتشاف الاختلاف وتقتلون الوقت حتى يتم التحرك بسرعه |