| Hayır, ama Lucy iyiydi. Üstünde o Mavi elbisesi vardı... | Open Subtitles | لا و لكني رأيتي لوسي كانت ترتدي ذلك الرداء الازرق |
| Ona o aptal Mavi ayakkabıları ve limon yeşili süveteri giydirmişler. | Open Subtitles | لقد جعلوه يرتدي ذلك الحذاء الرياضي الازرق السخيف و كنزة خضراء |
| Yukarı taraf, Mavi dalgıç. Hâlâ alet çantam için bekliyorum. | Open Subtitles | ظهر السفينة , هنا الغواص الازرق مازلت انتظر حقيبة ادواتى |
| Lang pakı geri Lidstrom'a atıyor, pakla Mavi çizgiye kayıyor. | Open Subtitles | لانق يمرر الكرة لليندزستورم, الذي يتزلج عند الخط الازرق بالكرة |
| Ne kadar uğraşırsanız uğraşın East Blue'yu mutlaka yok edeceğim! | Open Subtitles | سوف اتأكد من ان الازرق الشرقي تدمر مهما كان صعبا |
| Ona o aptal Mavi ayakkabıları ve limon yeşili süveteri giydirmişler. | Open Subtitles | لقد جعلوه يرتدي ذلك الحذاء الرياضي الازرق السخيف و كنزة خضراء |
| Mavi ve yeşil gömlek arasında bir türlü karar veremiyorum. | Open Subtitles | اتعلم لم استطع ان اقرر بين القميص الاخضر او الازرق |
| Seni maviye yönlendirmeye Mavi bir kravat takarak başladım, ki sen de takacaksın. | Open Subtitles | بدأت بدفعك لإختيار الحجر الازرق بإرتدائي لربطة عنق زرقاء والتي ستلبسها انت أيضاً |
| Ve ödül Mavi laboratuvar ceketi giyen küçük bayana gidiyor. | Open Subtitles | . الجائزة ذهبت للفتاة الصغيره لابسة معطف المختبر باللون الازرق. |
| Providence, Rhode Island'dan Mavi yakalı savaşçı Vinny Pazienza'yla kapışacak. | Open Subtitles | و صاحب الشورت الازرق من بروفيدنس جزيرة روهد فيني بانسيانزا |
| kapatıyoruz. Ve fosfor Mavi ışığı beyaz, sıcak ve tatlı bir şekle döndürüyor. | TED | بواسطة قبعة الفوسفور. حيث ان الفوسفور ينشط باللون الازرق ويجعل اللون الازرق ضوءا ابيض .. لطيف ودافئ. |
| Ve daha önce bahsettiğim Mavi ışık etkinleştiricisi olan channelrhodopsin molekülü ile zıt şeyleri yapıyorlar. | TED | وهي تقوم بعكس الأمر الذي تقوم به تلك التي اخبرتكم عنها من ذي قبل التي تتجاوب مع اللون الازرق |
| Bu Mavi ışıklı fotosensörleri alarak | TED | سوف ناخذ تلك المبصرات الضوئية تجاه الضوء الازرق |
| Ayrıca yüzde 55'ten daha fazla olan depolama kaynağı ile en büyük karbon deposu olan Mavi karbonun da eksikliğini görüyoruz. | TED | مالذي نفتقده هنا هو الكربون الازرق, والذي هو بالمناسبة اكبر مخزن للكربون اكثر من 55 بالمائة |
| Yeşil karbon, yani ormanların yok olması ve zirai emisyonlar ve Mavi karbon, birlikte tüm emisyonlarımızın yüzde 25'lik kısmını oluşturuyor. | TED | الكربون الاخضر والذي هو انبعاثات ازالة الغابات و الزراعه والكربون الازرق مجتمعه تشكل 25 في المائة من انبعاثاتنا |
| Örneğin, burada yeşil dokunsal bilgiye denk düşüyor, ya da Mavi işitsel bilgiye denk düşüyor. | TED | لديكم الاخضر على سبيل المثال, الذي يتطابق مع المعلومات اللمسية او الازرق الذي يطابق المعلومات السمعية |
| Mavi çizgi Demokratların, demokratlar hakkında nasıl hissettiğini gösteriyor, ve onlar Demokratları seviyorlar. | TED | الخط الازرق يبين مدى دفئ شعور الديمقراطيين حول الديمقراطيين و يحبونهم. |
| Bu küçük Mavi anahtarla şehrin kapılarını açabliirsin ve bu yeni ulaşım opsiyonu. | TED | لذلك مع هذا المفتاح الازرق الصغير بإمكانك أن تفتح مفاتيح المدينة وهذه الموضة الجديدة من التنقل |
| Ama kitap kılıfının içinde bir zarf var. Kitap kapağıın altında bir reklam var. Mavi bir balina için 30 günlük risksiz deneme teklifi sunuyor. | TED | ولكن القضية تحت السترة، وهذا الغطاء أسفل الكتاب، السترة، وهذه الدعاية والتي توفر تجربة 30 يوم مجانية للحوت الازرق. |
| Johnson, Blue Jays adına vuruş yapacak. Topu Rawley atacak. | Open Subtitles | جونسون على المضرب لاجل جاي الازرق راولي يجلس |
| Hey, gökyüzünden düşen şu buz mavisi şeyi hatırlıyor musunuz? | Open Subtitles | تتذكر سقوط هذا الشىء الثلجى الازرق من السماء؟ |
| Hayır. mavili bir bayandan çok kırmızı giymiş bayanı daha çok seviyorum. | Open Subtitles | لا اهتم بفتاة ترتدي الاحمر ، انا شخص يميل للفتاة ترتدي الازرق |
| maviler, evet işte onlar benimkiler. | Open Subtitles | الفريق الازرق .. هم فريقي |