Ve çiçekler gerçekten bu kadar aşırı süslü olmak zorunda değil. | TED | ان الازهار عادة لا تحتاج لان تبذل جهداً من اجل اطلاق عطورها .. |
Bunlar hepimizin gördüğü sarı küçük çiçekler, her yerde sarı küçük çiçekler. | TED | هذه كما تبدو الازهار الصفراء بالنسبة لنا ان هذه الازهار الصفراء تملؤ المكان |
Sana çiçek alacağım, en pahalısından. | Open Subtitles | سوف اذهب لكى اشترى لك بعض الازهار البعض منهم يكون غالى حقا |
Araca, bir grup nadide çiçek avcısı çölün ortasında tesadüfen rastlamış. | Open Subtitles | وقد عثر عليها مجموعة من باحثي الازهار النادرة فى الصحراء |
Belki de çiçekleri ona olan saygısını göstermek için veriyordur. | Open Subtitles | ماذا لو اعطاها الازهار فى لفتة جميلة تكريما لها ؟ |
Dudley, bu pembe çiçekleri ipek ve satenlerle pencerelerde sergileyelim. | Open Subtitles | دادلي , لنضيف الازهار الوردية على النوافذ مع الحرير والساتان |
Betondan yapılma devasa yapılar. Bütün bahçeyi kaplayacaklar ve çiçeklerin büyümesine engel olacaklar. | Open Subtitles | ستغطي كل الحدائق وستتوقف الازهار من النمو |
Tek bilmeniz gereken çocukların da yetişkinlerin de hayatlarında çiçekler olmasını hak ettikleridir. | TED | ماتحتاج لعرفته هو ان الاطفال والكبار يستحقون الازهار في حياتهم. |
Evet, ama bu bahçede 12 tane ağaç varmış; Baharda pembe, inci gibi çiçekler açarlarmış.. | Open Subtitles | نعم لكن هناك يوجد اثنتا عشر شجرة خوخ التي تنمو من اطرافها الازهار الحساسة |
çiçekler çok güzel, ama aşağıda ne yapıyorsun? | Open Subtitles | اه , شيرمن , الازهار جميلة جدا ولكن ماذا تفعل عندك في الاسفل ؟ |
Bir türlü anlamıyorum. Buradaki çiçekler toprağa serdiğin türden çiçekler değil ki. | Open Subtitles | هذه الازهار ليست من النوع الذي ينبت ويستقر في الارض |
Nadiren çiçek açar bazen yüzyıl veya daha uzun sürede bir kez. | Open Subtitles | نادر الازهار , في بعض الأحيان مرة واحدة كل مئة سنة أو نحو ذلك. |
Evine çiçek gönderirim. | Open Subtitles | انا اسفة حسنا ، انا سوف ارسل بعض الازهار |
Bendeki ışığı asla göremeyecek bir sürü salağa bir sürü çiçek satacağım. | Open Subtitles | سوف ابيع كثير من الازهار للعديد من الناس الذين لم يروا النور مثلما رأيته |
çiçek, müzik, mekân her şey ayarlandı. Bu arada mekân şahane, bayılacaksınız. | Open Subtitles | لقد جهزنا الازهار والموسيقى والمكان الرائع |
35 yılı aşkın bir zamandır çiçekleri hızlandırılmış şekilde, günde 24 saat, haftanın yedi günü filme çekiyorum. | TED | انا اقوم بتصوير نمو الازهار على مدى الزمن طيلة اليوم .. طيلة الاسبوع منذ 35 عاماً |
Bu fotoğrafı dört ile çarpın ve serayı görün bu sene ekim ayında açılacak. çünkü biz bu çiçekleri yetiştireceğiz şehrin yoksullarının yaşadığı bu yerin tam ortasında. | TED | كبر تلك الصورة لاربع مرات و سترون المشتل الذي سيفتح في اكتوبر هذا العام لاننا سنربي تلك الازهار داخل وسط المدينة. |
Ona bu harika çiçekleri kim gönderiyor acaba? | Open Subtitles | يا رجل، من يرسل لمرأتك هذه الازهار الجميلة؟ |
Her renkten toplanan çiçeklerin sevdiği küçük bir kızsın. | Open Subtitles | انت تلك الفتاة الصغير التي احبت قطف الازهار من كل لون |
Her ne kadar erkek olsamda çiçeklere karşı ilgim vardır benim. | Open Subtitles | تعلم باني فتي . لكن لدي الكثير من الاهتمام حول الازهار |
Sonra, üçüncü ve dördüncü sınıftayken, o güller açmış gibi görünüyordu. | Open Subtitles | وبعد ذلك، في العام صغار وكبار, تلك الورود تشبه الازهار. |
Ben gül severim, ama sözünü ettiğim bu adam pek güle benzemiyor. | Open Subtitles | انا أحب الازهار, لكن هذا رائحته ليست كرائحة الازهار |