| Dinleyin bu benimle burada bir anlaşmaya yapmakla alakalı değil. | Open Subtitles | اصغٍِ الامر لا يتعلق بي هنا ، لمحاولة عقد صفقة |
| Kimsenin birbirinden bir şeyler saklamadığı bir dünya da yaşamak istediğini, biliyorum ama kabul etmelisin ki, kimse seninle aynı fikirde değil. | Open Subtitles | انا اعرف انكِ تريدين العيش في عالم حيث لا يوجد من يخبيء على الآخر شيئاً ولكني واجهي الامر, لا احد يتفق معكِ |
| Mesele onların ne istediği değil, senin ne istediğin oğlum. | Open Subtitles | ياصاح، الامر لا يتعلق بما يردن وانما بما تريدة انت |
| Ben devralacağım diyorum. Senin bu odaya girme hakkın yok. | Open Subtitles | قلت اننى سأتولى الامر لا ينبغى لك التواجد فى هذه الغرفة |
| Sizin için sorun yok. Direksiyonu değişecek adamınız var. | Open Subtitles | الامر لا يشكل مشكلة بالنسبة لكم يا شباب انتم تملكون سائق مساعد, بإمكانكم التبديل بينكم |
| Olayın sadece seninle ilgili olmadığı hiç aklına gelmiyor mu? | Open Subtitles | هل خطر في بالك ان هذا الامر لا يدور حولك ؟ |
| Yani, olay iyi yapmakla alakalı değil, küresel büyüme ve küresel işe alımla alakalı. | TED | كما ترون الامر لا يتعلق بتحسين الدخل فحسب ان الامر يعني النمو العالمي والتوظيف العالمي |
| Belki bilerek değil, ama. Bu yine de Lonnegan'ı sakinleştirmiyor. | Open Subtitles | لم تتعمد ذلك ربما , لكن هذا الامر لا يهم لونيغان |
| Bu, 'bir kadehten bir şey olmaz' meselesi değil. Bir şey olmayabilir. | Open Subtitles | الامر لا يتعلق بكونه مشروبا غير ضار قد يكون كذلك |
| Dilek değil, buyruktur bize karşı durulmaz istekleriniz. | Open Subtitles | ان يجعلا رغباتهما فى صيغة الامر لا الرجاء |
| İçerinin oldukça zor olduğunu biliyorum. İş dünyası da çok farklı değil. | Open Subtitles | أنا أعلم أنه أمر صعب جدا في هناك، ولكن في عالم الأعمال الامر لا يختلف كثيرا. |
| Mesele artık tapınak, lagaan ya da oyun değil. | Open Subtitles | الامر لا يخص المعبد او الضريبه او المباراه |
| Bhuvan yalnız senin değil, bütün köyün onuru söz konusu. | Open Subtitles | بوفان الامر لا يتعلق بشرفك وحدك بل بالقريه كلها |
| Sadece inanmamak değil, seni sevmiyorum da. | Open Subtitles | الامر لا يقتصر على عدم تصديقك حتى اني لا أستلطفك |
| Oprah'ın değil. Stedman'ın misafir evi. | Open Subtitles | الامر لا يتعلق ببيت اوبرا او ببيب دار ضيافته كبير |
| Hiçbir şeyle ilgili değil, seninle burda olmaktan mutlu olmam hariç | Open Subtitles | الامر لا يتعلق بأي شيء ، ما عدا انني سعيد جدا لوجودي هنا معكم. |
| Hayır, hayır, hayır. Bu dava suçluluk ya da masumlukla ilgili değil. | Open Subtitles | لا ، لا ، هذا الامر لا يتضمن ذنب او براءه |
| Ama şunu da bil, para için çalışmana ihtiyacım yok. | Open Subtitles | لكن لنواجه الامر لا أحتاج للعمل , ليس للمال |
| Bunun bizle bir alakası yok | Open Subtitles | هذا الامر لا علاقة له بنا على الاطلاق هاها |
| Biliyorsun,yaş farkı olayı. Ama anladım ki bu hiç önemli değil. | Open Subtitles | بسبب مشكلة العمر لكني ادركت ان الامر لا يهم |