| Otobüslerimize de bu yaklaşımı getirdik. Ve New York, Kuzey Amerika kıtasının en büyük otobüs donanıma sahip ama en düşük otobüs hızlarına sahip. | TED | ولقد جلبنا هذه الرؤية الى الباصات ايضا ونيويورك لديها اكبر اسطول من الباصات في شمال امريكا كلها الباص الابطأ يسرع |
| Beş sene önce, bir otobüs durağında dileniyordu, koruma altına alındı ve şimdi bir yetimhanede, son dört buçuk aydır okula geliyor. | TED | كان يشحت عند موقف الباصات خمس سنوات مضت طرد والان يعيش في ملجأ لقد بدأ بالحضور للمدرسة منذ ٤ أشهر ونصف |
| Polis birkaç saat önce arabayı otobüs garında bulmuş. | Open Subtitles | قبل ساعات قليلة، وجدت الشرطة سيارتها في محطة الباصات |
| Ama 3 yıl önce, Otobüsler çalışıyordu değil mi? | Open Subtitles | ولكن منذ ثلاثة سنوات، كانت الباصات تعمل، أليس كذلك؟ |
| Oraya yürüyebilirdik; otobüse bile para vermek zorunda değildik. | TED | وكان يمكننا ان نسير الى هناك .. دون ان نستخدم الباصات |
| Ama otobüslerin üzerindeki senin şişko suratın. | Open Subtitles | ولكنه وجهك الضخم، البدين هو من يضعونه على جوانب الباصات |
| Eğer geldiğin yerde kalsaydın, bir liberal olarak sen de bizimle otobüslere, taksilere biniyor olurdun. | Open Subtitles | كاليبرالي، إن سنحت لديك الفرصة لصعدت الباصات وسيارات الأجرة، مثلنا تماماً |
| Bence otobüs şirketi ile anlaşabiliriz. | Open Subtitles | أعتقد بأنه يمكننا أن نسوّي المسألة مع شركة الباصات |
| Kaynak noktası şehir merkezi ana otobüs terminali. | Open Subtitles | النقطة المصدر هي محطة الباصات الرئيسية في داون تون |
| Indiana'da otobüs durağındaki o büyük kavgamızın olduğu zamandı. | Open Subtitles | لقد كان ذلك عندما حصل بيننا ذلك الشجار عندما كنت في موقف الباصات في إنديانا |
| Şu adama otobüs durağının nerede olduğunu soralım. | Open Subtitles | دعنا نجد اي أحد لنسأله اين محطة وقوف الباصات |
| beyni sulanmış, bir otobüs şöförü, pencere temizleyicisi spazm geçirmiş olabilir, ama sipastik değil. | Open Subtitles | أو رأسك كالهريسة وتقوم بلعق نوافذ الباصات أو شخص بسيط |
| Bütün otobüs duraklarını kontrol etmenizi istiyorum. Görgü tanığı çıkarsa bana getirin. | Open Subtitles | حسنا تأكد من جميع مواقف الباصات, إنظر إن كان هناك شهود, وأحضرهم لي |
| otobüs ve tren istasyonlarına resmini koyalım. | Open Subtitles | ضع صور أشخاص مفقودين في القطارات ومحطات الباصات |
| Çünkü otobüs durağı banklarına reklam vereceğimi söylediğimde bana gülmüştünüz. | Open Subtitles | لانكم ضحكتم على عندما اشتريت مقاعد الباصات تلك |
| In Chun'a doğru otobüs değiştirdiği ve bu inşaat sahasında bir gün boyunca saklandığı görülebilir. | Open Subtitles | يمكن رؤية المشتبه به وهو يقوم في التنقل بين الباصات المتجهة إلى الصين و قام بالإختباء في ورشة بناء لمدة يوم |
| Otobüsler yukarıda, trenler aşağıda. | Open Subtitles | الباصات إلى أعلى هناك, القطارات إلى أسفل |
| Otobüsler gelip onları St. Gabriel'e götürmüş. | Open Subtitles | قبل أن تأتي الباصات و تأخذهم لسانت غابرييل |
| Yolu genişletirsen Otobüsler artık şehir içine girmeye başlar ve insanları yol üzerinde indirmek zorunda kalmaz. | Open Subtitles | هاي إذا وسّعُت ذلك الطريقِ ثمّ رُبَّمَا في حقيقة الأمر الباصات ستأتي الى مركزِ البلدةِ بدلاً مِنْ أنْ تضع الناس في البر |
| - İnsanlar o ekmeği almak için otobüse binerler. | Open Subtitles | الناس تستقل سلسلة من الباصات كي تحصل على خبز راي |
| Pekala, Amtrak zaten insanları otobüslerin içinde tutuyor. | Open Subtitles | حسناً، في الواقع أن تعرف أن شركة أمترك تنقل الناس في الباصات |
| Otobüsümüs bizi San Francisco'dan Londra'ya götürüyor. otobüsleri büyük bir gölette değiştirdik. | TED | رحتلنا بالباص أخذتنا من سان فرانسيسكو الى لندن. نقوم بإستبدال الباصات عند البرك الكبيرة. |