Bir şeyin yok. Bebekli ağlayan bir Romalı, kesinlikle havalısın. | Open Subtitles | لا بأس بك الروماني الباكي مع طفل، هذا جميل جدا |
ağlayan aşk bütün dünyada bulunur, ama ağlayan aşk çimini Güney Afrika'da bulursun. | Open Subtitles | الحب الباكي موجود في كل انحاء العالم و لكن عشب الحب الباكي هذا هذا يوجد في جنوب أفريقيا |
Bu ağlayan kız çocuğuna Brooke'u geri kazandıracak planın ne olduğunu duymak için beklemedeyim. | Open Subtitles | انا فقط انتظر سماع الخطـة كيف ستستطعين استرجاع بروك ؟ لهذا الباكي كـ فتاة صغيرة |
İyi haber şu ki, biz altı bezli kel bir herif hakkında sıkıcı ağlak bir film yapmıyoruz. | Open Subtitles | الأخبار الجيدة إننا لا نقوم بفيلم ممل مثل فيلم الطفل الباكي أو شخص أصلع في حفاظة |
Öp beni, seni sulu gözlü. | Open Subtitles | قبلني, يا الطفل الباكي الكبير. |
Babişe posta kamyonu çarpınca ağlayan bir çocuk olacağım. | Open Subtitles | كنت دائماً الطفل الباكي الذي دُهس أباه بواسطة سائق سيارة الحليب |
Neyse, şu kedisi olan ağlayan elemanı biliyorsunuz. | Open Subtitles | على ايه حال, تعرفون ذلك الرجل الباكي صاحب القطة؟ |
Sağınızda kasap bölgesinin ağlayan palyaçosu var. | Open Subtitles | على يمينك، لقد وصلنا إلى منطقة المهرج الباكي في منطقة تعليب اللحوم. |
Onu geri getirin yeter, çünkü şunu belirteyim Marie'nin ağlayan suratı. | Open Subtitles | فقط ارجعوه ... لانه يجب ان اقول لكم وجه ماري الباكي |
Ama önce soruları cevaplamalısın ağlayan bebek. | Open Subtitles | ولكن يجب ان تعطيني اجوبة قبلا ايها الطفل الباكي |
Doaa çocuğu alıp da annesi boğulunca, ağlayan çocuğa dedi ki, "Annen sadece sana su ve yiyecek bulmaya gitti." | TED | عندما أخذت "دعاء" الولد الصغير وغرقت الأم، قالت للطفل الباكي: "ذهبت لتحضر لك الطعام والشراب". |
Ama gerçekte tek tek şu an burada bulunan herkesin içindeki kızı onurlandırmak için yapmak istiyorum, ağlayan parçamızı onurlandırmak için duygusal parçamızı onurlandırmak için, kırılgan parçamızı onurlandırmak için, geleceğimizin bu kısımlarda yattığını anlamak için. | TED | ولكننى بالفعل أريد أن أفعل ذلك من أجل كل شخص هنا لتقدير الفتاة بداخلنا لتقدير الجزء الباكي لتقدير الجزء الشاعري لتقدير الجزء الحساس لفهم أين يكمن المستقبل |
ağlayan Buda. Ruhsal yükünü sırtlanır. | Open Subtitles | بوذا الباكي عبء روحي علي أكتافك |
daha bilinen adıyla ağlayan aşk çimi. | Open Subtitles | يُعرف عادة باسم عشب الحب الباكي |
O ağlayan çocuk sana tutunmuyor artık. | Open Subtitles | هذا الفتي الباكي لا يتشبث لك من بعد |
Kabilenin acı çekmesine sebep olan ağlayan cüce. | Open Subtitles | القزم الباكي الذي سبّبَ معاناة قبيلتِكَ |
İnan bana, ağlayan herif yalan söylemiyor. | Open Subtitles | ثقي بي ، ذلك الفتى الباكي لا يكذب |
İçeri gidip o ağlak gammazı izleyelim biraz daha. | Open Subtitles | دعنا نعود للداخل ونشاهد المزيد من ذلك الطفل الباكي الواشي |
Sana 'fakir' ya da 'ağlak' 'şişko' ya da 'çatlak' dediklerinde ve seni bir yabancıya dönüştürdüklerinde onların asidini içip gizledin" | Open Subtitles | عندما تم نعتك بالطفل الباكي أو المسكين أو السمين أو المجنون. وحولك هذا إلى مخلوق فضائي. تجرعت حمضهم وأخفيت الأمر. |
- Evet, otur sulu gözlü. | Open Subtitles | -إذهب هناك, و إجلس ساكناً -أجل, إجل أيها الطفل الباكي |
İmza, sulugöz Jerry Seinfeld'ın avukatı. | Open Subtitles | توقيع محامي الطفل الباكي جيري سينفيلد. |