"البسكويت" - Translation from Arabic to Turkish

    • kurabiye
        
    • bisküvi
        
    • kurabiyeler
        
    • kraker
        
    • kurabiyeleri
        
    • çörek
        
    • bisküviler
        
    • bisküvileri
        
    • kurabiyeyi
        
    • kurabiyelerden
        
    • krakeri
        
    • krakerler
        
    • Biscuit
        
    • krakerleri
        
    • kurabiyesi
        
    Bizi kurabiye yemeye hazırlamak için beynimiz midemizin kazındığı hissini verir. TED وأدمغتنا قد تسبب تلوّي معداتنا قليلاً، لكي تتجهز لتناول هذا البسكويت.
    Yaşlı insanlar çok şeker yemez Bart fakat sana biraz kurabiye yapabilirim. Open Subtitles كبار السن لا يأكلون الكثير من الحلوى لكن بإمكاني صناعة البسكويت لك
    Neyse ki jeneratörümüz ve bir sürü bisküvi ve çayımız var. Open Subtitles من حسن الحظ فأننا لدينا مخزون كافى من الشاى و البسكويت
    Annem arkada bisküvi yiyor her şey domuz eti kokuyor. Open Subtitles أمي في الخلف، تتناول البسكويت. كل شيء رائحته كاللحم النتن.
    Bu Makolatalı yemişli pasta, bunlar da Makolata kızartmalı kurabiyeler. Open Subtitles و هذه كعكة التوت بالموكليت و هذه رقائق البسكويت بالموكليت
    Hemen tuzlu kraker ve zencefilli gazoz alıp geri geliyoruz. Open Subtitles سنعود على الفور ونحضر لكِ بعض البسكويت المملح والمياه الغازية
    İşte oradasın. kurabiyeleri boyamama yardım edebilirsin. Open Subtitles ها أنت ذا ، يمكنك مساعدتي بصناعة البسكويت
    Çünkü beni bütün bu kurabiye işiyle meşgul ettiğini düşünüyordum. Open Subtitles لأنني دائما ما كنت أحس بأنك تحصريني في بيع البسكويت
    Tek istediğim kurabiye yapmak. Oh, aman Tanrım, harika bir fikrim var. Open Subtitles كل ما أريد فعله هو صنع البسكويت يا إلهي لدي فكرة عظيمة
    Örtünün üzerindeki balıktan hediyelik eşya ve sehpanın üzerindeki kurabiye tabağın yok. Open Subtitles لا توجد منحوتات سمك على رف الموقد، وطبق من البسكويت على الطاولة.
    Sabahın 8'inde bu kadar kurabiye muhabbetinin fazla olduğu kesin. Open Subtitles هذا بالتأكيد كلام كثير حيال البسكويت بالنسبة للـ 8 صباحًا.
    Gerçekten onca ağır şeylerin çatımız altında olmasının yanında, en çok denenmiş ve gerçekten müdahale edilen şey, fırında kurabiye yapmaktır. TED بحق , حتى في حين حدوث الامور الثقيلة تحت سقفنا واحدة من أكثر التدخلات المجربة والحقيقة التي عرفنا بها, هي خبز البسكويت
    Buna dondurma ve kurabiye gibi şeyler de dâhil. TED وهذا يشمل منتجات مثل الآيسكريم، البسكويت
    Ben bisküvi yiyerek beslenebilirim ama Tanrı kaplanları etobur olarak yaratmış. Open Subtitles يمكنني أن أتغذى على البسكويت لكن الله خلق النمور من المفترسات
    Evet, onu hatırlıyorum, Bay Mallard. bisküvi de alır mısınız? Open Subtitles الآن اتذكرك سيد مالارد هل تريد قطعة من البسكويت ؟
    Sonraki üç bisküvi hayvanlara yedirdiğimiz miktarı temsil ediyor mısır, buğday ve soya gibi. TED قطع البسكويت الثلاثة الموالية تمثل الطعام الذي نقرر إطعامه للماشية، الذرة، والقمح، وفول الصويا.
    Hala göldeki en lezzetli kurabiyeler seninkiler. Open Subtitles لا تزالين الأفضل في إعداد البسكويت في المنطقة
    Ya da zencefilli bira ve kraker seviyorsan tükettiğin yiyecekler ki ben seviyorum. Open Subtitles أو طعام تأكله حينما تكون تحب البسكويت والزنجبيل والبيرة وأنا كذلك يا إلهي
    Kurabiyeci anlaşılmaz bir şekilde iyi çalışıyor. kurabiyeleri seviyor musun? Open Subtitles متجر البسكويت ناجح بشكل أو بآخر أنت تحب البسكويت
    Evde hâlâ bir çörek kutusu ve boş bir kanepe... Open Subtitles مازال لدى علبة البسكويت تِلك كاملة. و فِراش فارغ فى الصباح.
    Bal hardallı jambon ve kaşar peynirli, mini portakallı bisküviler. Open Subtitles البسكويت البرتقالي الصغير مع لحم خنزير وخردل وعسل وجبن تشادر
    Ben de bisküvileri şimdi fırına vereceğim. Open Subtitles أَوْشَكْتُ أَنْ أَرْمي هذا البسكويت في الفرن
    Eğer insanlar bu kurabiyeyi görse bütün problemlerimiz çözülürdü. Open Subtitles لو نظر الناس إلى البسكويت وحسب، لحُلت كافة مشاكلنا
    - kurabiyelerden maaş ödeyecek kadar kazanıyoruz. - Kesinlikle! Open Subtitles ـ نحن نجني مالا من البسكويت يكفي لدفع بعض المال لها ـ صحيح
    Şimdi bütün bebekler, Berkley'dekiler bile krakeri sever ve çiğ brokoliyi sevmez. TED وكل الصغار حتى في بيركلي، يحبون البسكويت ولا يحبون القرنبيط غير المطهو.
    Fakat yer fıstıklı krakerler nerede yapılıyor? Open Subtitles لكن ، أين يصنعون البسكويت المحتوي على زبدة الفول بداخله؟
    Konu Biscuit değil ki. Open Subtitles حسنًا ، هذا الأمر لي عن البسكويت
    Şelale, orkideler, ve minik paketlerde mısır unu krakerleri vardı. TED هنالك شلالات مياه، هنالك زهور الأوركيد، وعُلب البسكويت الصغيرة.
    Sonuçta hepsi, işte, tavuk... pirinç, çorba ve talih kurabiyesi ve hepsi bu. Open Subtitles الأرز , الشوربه وايضا البسكويت وهذا كل شئ

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more