"البسيطة" - Translation from Arabic to Turkish

    • basit
        
    • küçük
        
    • ufak
        
    • sıradan
        
    • hafif
        
    • önemsiz
        
    • sade
        
    • basitçe
        
    • küçücük
        
    • kolay
        
    ve bunun gibi şeyler... basit ama sonucunda büyük değişikler yapabileceğimiz şeyler. TED وأشياء من هذا القبيل. والأشياء البسيطة مثل هذه تستطيع إحداث فرق كبير.
    Bu basit performans ölçümüzde dört veya beş kat daha hızlı. TED إنه أسرع بحوالي أربع أو خمس أضعاف بمقياس هذه التجربة البسيطة.
    Birkaç basit kural uygulayarak Uluslararası Şirketler ağınının kopyasını üretebiliyoruz. TED ويمكننا بسهولة نسخ شبكة الشركة الانتقالية مع بعض القواعد البسيطة.
    Aramızdaki en temel ortak bağ... bu küçük gezegeni... paylaşıyor olmamız. Open Subtitles الصلات البسيطة المشتركة بيننا هى أننا جميعا نسكن هذا الكوكب الصغير
    ...Oysa hayatın küçük mutluluklarına karşı ne kadar da hassastı. Open Subtitles ولم يمنحها ابدا البهجة بالرغم من ذلك لتستمتع بالحياة البسيطة
    Ama sıradan bir sekreter, ev hanımı ya da genç kendi sınırlı imkanıyla karanlık bir odada ufak bir ışık yakabilir. Open Subtitles لكن حتى سكرتيرة عادية أو ربة منزل او مراهقة يستطيع كل منهم بطريقته الخاصة البسيطة إضاءة ضوء صغير في غرفة مظلمة
    Çok basit ve uyduruk bir taslak hazırlıyorsun! Utanç verici. Open Subtitles أنتِ تقومين بمثل هذه المهة البسيطة بدلا مني هذا مهين
    basit, sıradan hayatımızı yaşıyoruz. Ve zulüm güvenli dünyamızı parçalıyor. Open Subtitles نحن نعيش حياتنا اليومية البسيطة وأعمال وحشية تمزّق عالمنا الآمن
    Diğerleri, sadece çok basit şeyleri anlayabiliyorlar, ...bir casusun, cezasını çekmesi gerektiği gibi... Open Subtitles هؤلاء الآخرون فقط قادرين على فهم الامور البسيطة مثل حقيقة دفع عقوبة المتجسس
    Sperm sayım arttı, ayrıca basit şekilleri ve desenleri ayırt edebiliyorum. Open Subtitles إحصاء حيواناتي المنوية بتصاعد، وعدت قادراً على معرفة الأشكال والأنماط البسيطة
    Bana anlattığın şu basit Planın klip çekimi vardı ya? Open Subtitles هيه، تتذكر بأن عرض فيديوالخطة البسيطة هل أنت اخبرتني عنه؟
    Bsiklete binmeyi öğrenmenin basit mekanik kurallarının ötesinde bir anlam taşır. Open Subtitles إنها تحمل معانٍ أكثر من مجرد التقنية البسيطة لتعلم قيادة الدراجة
    Eğer senin için de mahzuru yoksa birkaç basit test yapmak istiyorum. Open Subtitles إذا كانت كل هذه الأشياء صحيحة , فسأحتاج للقيام ببعض الفحوصات البسيطة
    Bu basit teori yaşam hakkında her şeyi yaşamın güzelliğini, evrenin karmaşıklığını açıklıyor ve oldukça da tatmin edici. Open Subtitles هذه النظرية البسيطة بشكل لا يصدّق كانت حقا قادرة على تفسير كل ما يتعلق بالأحياء.. الجمال ، والتعقيد، والتنوع.
    Brodelli vücudu anlamaya yönelik uğraşında onu basit bileşenlere ayırdı. Open Subtitles قام بوريلي في محاولاته لفهم الجسم بتحليله إلي مكوناته البسيطة
    Canlı vücudu bileşenlerine ayrılmış hayat basit fizik kanunlarına indirgenmişti. Open Subtitles جُزِّء الجسم إلي مكوناته البسيطة اختزلت الحياة إلي قواعد فيزيائية
    Peki, hayat tek bir hamlede basit hücrelerden karmaşıklığa gerçekten sıçrama mı yaptı? Open Subtitles فهل قفزت الحياة حقاً من الخلايا البسيطة إلى التعقيد في ضربة واحدة ؟
    ...Oysa hayatın küçük mutluluklarına karşı ne kadar da hassastı. Open Subtitles ولم يمنحها ابدا البهجة بالرغم من ذلك لتستمتع بالحياة البسيطة
    Aradaki küçük farkların, bugün planladıkları operasyonla ilgili bilgi verme ihtimali var. Open Subtitles فهنالك احتمال بأن تسفر بعض الفروق البسيطة عن معلومان عن عمليتهم الحالية
    Kısaca, vergilerdeki bu küçük indirim, devlet okullarında büyük bir fark meydana getirecektir. Open Subtitles باختصار هذه الزيادة الضريبية البسيطة يمكن أن تحدث فرقا كبيرا في مدارسنا العامّة
    ufak kırıklıklar varmış, ...ama parçalanmaya yok açacak hiçbir belirti yok. Open Subtitles كان هناك بعض الكسور البسيطة ولكن لا شيء يشير الى تمزيق
    Bana silah almıyor... ve benimle ancak hafif futbol oynarmış. Open Subtitles لم يدعنى أحصل على بندقية ويلعب معى فقط كرة القدم البسيطة لا يعترضنى أبداً
    Sadece mutlu, önemli anlarda değil, bunun gibi önemsiz zamanlarda bile. Open Subtitles ليس فقط قضاء الاوقات السعيدة لكن فقط اللحظات البسيطة مثل هذهِ
    Ancak ben zemindeki sade baskıya sadık kaldım. TED ولكنني تمسكت بالطباعة البسيطة على الأرض.
    basitçe, öldürülmüş kurbanlara ihtiyacımız var. Eldiven sadece yeni ölmüş olanlarda çalışıyor. Open Subtitles نحتاج إلي ضحايا جرائم القتل، البسيطة كتلك، القفاز يعمل فقط علي الحالات الميّته مؤخّراً,
    Bütün gerzekler onun hakkında konuşup duruyor gürültüleri Sonja'dan bana kalan küçücük hatırayı bastırıyor. Open Subtitles ‫كل الحمقى الذين ثرثروا عنها ‫ضجيجهم أغرق تلك الذاكرة البسيطة ‫عن صوتها الذي تبقى لي
    İşlevsel testlerimiz, buradaki küçük testler gibi, çok daha hızlı ve kolay olduklarını gösteriyor. TED وتلك التجارب الوظيفية البسيطة التي نقوم بها ، جميعها تثبت بأن تلك الطريقة أسرع بكثير ، وأسهل بكثير.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more