| Böyle basit ve zevkli bir göreve seçildiğin için çok şanslısın. | Open Subtitles | أنت محظوظه لأنه وقع عليكِ الإختيار لأداء تلك المهمه البسيطه والساره |
| gübah çıkarma hücrelerinin dışına... konulacak basit bir kutu süreci işler hale getirecektir. | Open Subtitles | الوسيله البسيطه لصندوق العملات, خارج كل كرسي الاعتراف, ربما يجعل العملية سهل التحكم. |
| Bir insan ölmeden önceki potansiyelini anlaması basit bir insanın köklerinde bile vardır. | Open Subtitles | انها متأصله في رغبه الانسان البسيطه في تحقيق واحد من الاماني قبل الموت |
| Bu Geraldo'nun küçük düzenlemelerle kullandığı kısım. | Open Subtitles | ذلك الجزء الذى إستخدامه جيرالدو مع بعض التحريات البسيطه. |
| Evet, aslında birkaç küçük aksama oldu ama ona hâkim oluyorum. | Open Subtitles | حسناً,كما تعلم كان هناك بعض الإنتكاسات البسيطه و لكن.. |
| Şimdiki çocuklar. En basit şeyleri bile öğrenemiyorlar. | Open Subtitles | اطفال اليوم لا يمكنهم حتى تعلم الأشياء البسيطه |
| Marconi hakkındaki basit gerçek sinyallerin iletimi için Tesla'nın sistemini kullandığı ve bu fikirleri kendisinin geliştirmiş olduğunu iddia ettiğidir. | Open Subtitles | الحقيقه البسيطه عن ماركوني انه استخدم نظام تيسلا ليبث اشاءات وأدعي ان هذه الافكار هو طورها بنفسه |
| basit G4, 10 metreden patlatılan basit fünye. | Open Subtitles | جي 4 البسيطه ، فتيل سريع الاشتعال بمسافة 20 قدم ، عوده للطرق القديمه |
| Ama basit sonuçlar çıkartmayıp onlara göre davranmayacak kadar akıllıyım. | Open Subtitles | ولكنى ذكى بما فيه الكفايه لكى لااشغل نفسى باستخلاص الاستنتاجات البسيطه والعمل عليها. |
| basit komutları takip edemiyor. | Open Subtitles | رغم ذلك,قادر على اتباع بعض الاوامر البسيطه |
| Kör, sünmüş ve ayaksız kör kertenkeleler basit, zararsız solucanlar gibi görünebilirler, ama değiller. | Open Subtitles | على الرغم من أن السيسيليان بدون أرجل وفاقده البصر تقريباً لكنها ليست من ديدان الأرض البسيطه الغير مؤذيه |
| Nazilerin Slav uzmanları, bu basit halkın basit geleneklere sahip bu halkın, bu durumdan hoşlanacağını umdu. | Open Subtitles | التجربه النازيه مع السلافيين كانت تأمل أن ينسجم هؤلاء البسطاء بتقاليدهم البسيطه مع هذا الوضع |
| Yapma bebeğim, basit zarafet çaba gerektiren bir şeydir. | Open Subtitles | ياعزيزتى , الاناقه البسيطه شئ نسعى جميعا اليه |
| Bu basit giysiyi tercih ederek, günlük elbiselerini bir kenara koyarlar. | Open Subtitles | يتركون ملابسهم اليومية لصالح هذه الملابس البسيطه |
| - basit araba kazamız gerçekten de öyle olmayabilir. | Open Subtitles | حادثتنا البسيطه ربما لا تكون ولا واحده من هؤلاء |
| Yeşil basit yaralanmalar için sarı ise ciddi yaralanmalar için. | Open Subtitles | هنا شيفرة للالوان , ليان ,الاخضر للجروح البسيطه ..الاصفر للجروح ال أنا أعرف الالوان |
| Sevgili Niki'm, yaşayacağımız birkaç küçük mutluluk için milyonerleri ve Beşinci Cadde'yi bir kenara bırak. | Open Subtitles | عزيزي نيكولا , فلتترك عالم الاعمال والجاده الخامسه لبعض المتع البسيطه |
| Ailemizin küçük tartışmasını dinlemek zorunda kaldığın için üzgünüm. | Open Subtitles | انا اسفه لا بد انكى سمعتي ما تناقشه العائله البسيطه |
| Bir kaç küçük numara öğrendim. Tozlar ve iksirlerle yapabileceğiniz şeyler falan. | Open Subtitles | تعلمت بعض الحيل البسيطه, اشياء يمكن فعلها باستخدام المساحيق و الاكاسير. |
| Eskiden küçük şeyler için O kadar çok kavga ediyorduk ki. | Open Subtitles | لقد اعتدنا ان نتشاجر على الاشياء البسيطه |
| küçük bir mini felç geçirdi kafayı yedi ve tam bir sağlık hastasına dönüştü. | Open Subtitles | حدثت له هذه الجلطه البسيطه اصبح بعدها استثنائياً واصبحت صحته مضاعفه |