"البقاء في" - Translation from Arabic to Turkish

    • kalmak
        
    • kalıp
        
    • devam
        
    • da kalmaya
        
    • kalmayı
        
    • kalmanızı
        
    • kalın
        
    • kalmalısın
        
    • kalmamı
        
    • içinde kal
        
    • evde
        
    Ömrümün sonuna kadar bu işte kalmak istemiyorum ama... ayrılmaktan korkuyorum. Open Subtitles لا أريد البقاء في وظيفتي لبقية حياتي لكنني أخاف أن أتركها
    Bugüne kadar yaptığım tek sihir 9 yıl boyunca okulda kalmak ...ve Idaho'daki karavan parkına geri dönmemek oldu. Open Subtitles عملي الوحيد هو إيجاد طريقة تمكنني من البقاء في الجامعة لـ 9 سنوات كي لا أعود إلى منزلي الحقير
    Bu aşama da tek şansları içeride kalıp bitmesini beklemek. Open Subtitles في هذه اللحظه الافضل لهم البقاء في اماكنهم ومحاولة التأقلم
    Yani bir cisim onu değiştiren bir şey olmadığı sürece hareket etmeye veya aynı yerde durmaya devam edecektir. TED لذلك، يستمر الجسم بالتحرك أو البقاء في نفس المكان ما لم يؤثر عليه شيئًا
    Sen Storybrooke'da kalmaya karar verdiğin zaman ben oradaydım. Open Subtitles هناك كنت. ''عندما قرّرتِ البقاء في ''ستوري بروك.
    Her ne halt olursa olsun, yine de evimde kalmayı yeğlerdim. Open Subtitles لا يوجد أي معنى في هذا. كنت تفضل البقاء في المنزل.
    Hava biraz bozabilir. Bu nedenle kemerleriniz bağlı halde yerlerinizde kalmanızı isteyeceğiz. Open Subtitles قد يصبح الأمر مضطربا قليلا لذا سنطلب منكم البقاء في مقاعدكم
    Eğer yardım gerekiyorsa, olduğunuz yerde kalın. Open Subtitles إذا كنتم في حاجة للمساعدة فرجاء البقاء في أماكنكم
    Beni uyutmadın. Bugün evde kalmalısın. Open Subtitles أبقيتنى مستيقظة يجب عليك البقاء في المنزل اليوم
    Bu odada kalmak seni, telefonlarıma cevap vermeyen, iş ahlakına uymayan diva olma açısından senden önceki kullanıcısına dönüştürüyor. Open Subtitles البقاء في هذه الغرفة يحولك إلى ذلك الشخص القديم المشغول الذي كان يتجاهل اتصالاتي و ليس لديه أي أخلاق
    Geçen sefer kaldığınız yerde kalmak istemezsiniz değil mi efendim? Open Subtitles أنت لا تريد البقاء في آخر شقة استأجرتها صحيح سيدي؟
    Şayet bu ofiste kalmak istiyorsan seninde birine ihtiyacın olacak. Open Subtitles وأنت ستحتاج لواحدًا أيضًا إن أردت البقاء في هذا المكتب
    Eğer bir otelde kalmak isterseniz size bir yer ayarlayacağız. Open Subtitles إذا كنت ترغب في البقاء في فندق، سنضعك في الفندق.
    boşlukta belirli bir noktada kalmak istiyor. TED هي تحاول البقاء في نقطة ثابتة في الفضاء.
    Belki de bu yüzden benimle tatile çıkmak yerine kalıp turta yemek istiyor. Open Subtitles ربما لهذا فضل البقاء في المنزل وأكل الفطائر على الذهاب في عطلة معي.
    Hasta mıyım? Çünkü eğer hastaysam, evde kalıp biraz s'more yapayım. Open Subtitles لأني إن كنتُ مريضًا، فعليّ البقاء في المنزل وأصنع مخفوق الفواكه
    Kasabada kalıp kısa sürede bunu yapmak çok büyük risk. Open Subtitles من الخطر البقاء في المدينة و الإنطلاق مجددا بهذه السرعة.
    Bugün milyonlarca kadın bu şekilde taviz veriyor, eşit çalışma için eşit ücret alamadıkları işlerine devam ediyorlar. TED اليوم، تقوم الملايين من النساء بهذه التسوية، البقاء في الوظيفة دون تقاضي الراتب المتساوي في الموقع الوظيفي المماثل.
    Polonya'da kalırsan çalışmalarına devam etmen mümkün olmaz. Open Subtitles إذا كنت البقاء في بولندا لا يمكنك أن تذهب ربما على في دراستك.
    Storybrooke'da kalmaya karar verdiğimi nereden biliyorsun? Open Subtitles كيف تعلم متى قرّرتُ البقاء في ''ستوري بروك''؟
    O sabah da kalmaya çalıştı ama izin vermedim. Open Subtitles ‫في ذلك الصباح، حاول أيضا البقاء ‫في المنزل ولكن لم أسمح له
    Tıpta hayatta kalmayı istiyorsan Carla, Kural kuraldırı kabul etmek zorundasın. Open Subtitles لو أردتِ البقاء في الطب، عليكِ تقبل أن القواعد هي القواعد.
    Tedbir olarak, sorun çözülene kadar evinizde kalmanızı isteyeceğim. Open Subtitles كتدبير احترازي أطلب منكم البقاء في منازلكم حتى نسوي هذه المشكلة
    Yeni bir emre kadar lütfen ranzalarınızda kalın. Open Subtitles أرجوا منكم البقاء في حجراتكم حتى إشعار أخرى
    Hayır, okulda kalmalısın. Ama münasebetin sona ermeli. Open Subtitles عليك البقاء في المدرسة، لكن لا بد أن تنتهي العلاقة
    Harika, yani mutsuz olduğum bir işte kalmamı mı istiyorsun? Open Subtitles رائع، اذا انت تريد مني البقاء في وظيفه لا اطيقها؟
    Tıpkı bir yılanbalığı gibi suyun içinde kal. Open Subtitles البقاء في الماء مثل ثعبان البحر أنت.
    Seni almaya geleceğimi ve evde rahat rahat bekleyebileceklerini söyledim. Open Subtitles قلت لهما إنني سآتي لأخذك ويمكنهما البقاء في المنزل والاسترخاء

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more