"البلدةِ" - Translation from Arabic to Turkish

    • şehir
        
    • şehre
        
    • kasabaya
        
    • kasaba
        
    • kasabada
        
    • şehirde
        
    • kasabanın
        
    • kasabayı
        
    • Şehrin
        
    • kasabadan
        
    • şehirden
        
    • Şehirdeki
        
    • şehri
        
    • şehire
        
    • Kasabadaki
        
    Aslında ediyor, Christian. Bu yüzden seni şehir dışına postalıyorum. Open Subtitles في الحقيقة، هو يَعمَلُ، مسيحي، لهذا السبب أُديرُك خارج البلدةِ.
    Hani şehre gidiyorduk. Open Subtitles إعتقدتُ بأنّنا كُنّا ذاهِبينَ إلى البلدةِ
    Sen bu kasabaya gelip marshal oluyorsun ama, Open Subtitles يجب ان تَتخلّى عن كونك الماريشال في هذه البلدةِ.
    Sadece Gazette'ye değil, kasaba dışındaki gazetelere de ilan veriyor. Open Subtitles هي لَيستْ فقط الجريدة الرسمية. هي تُعلنُ فيها خارج صُحُفِ البلدةِ.
    25 yıldır bu kasabada ne ateş edildi ne de cinayet işlendi. Open Subtitles في خلال 25 سنةِ، مكنش فية ضرب نار أَو قتل في هذه البلدةِ.
    Karantinaya alınmış bir şehirde askerî prosedürün bir parçası olduğuna inanılıyor. Open Subtitles هذا يُعتقد بأنه إجراء متبع من قبل الجيش لـحَجْر هذه البلدةِ
    Bu kasabanın "hiç kimse yapamaz" tavrı da nereden çıkıyor? Open Subtitles ما أمر هذه البلدةِ وأسلوب لا يمكنك فعل ذلك ؟
    Bir daha geldiğinde, O'na iş için şehir dışında olduğumu söyle. Open Subtitles في المرة القادمة عندما يَجيءُ،أخبره بأننى خارج البلدةِ
    Bu şehir sizi kolay unutmayacak. Open Subtitles أنتِ بالتأكيد تَركتَ علامتَكَ على هذه البلدةِ
    Bu şehir seni, benden esirgediği bir şefkatle kucakladı. Open Subtitles هذه البلدةِ أَخذتْك إلى قلبِه بطريقة ما بأنّهم أبداً لا عِنْدَهُمْ مَعي.
    şehre iş için gelmemiş. Open Subtitles حَسناً، هي ما كَانتْ في البلدةِ بخصوص العمل.
    Işıkları görünce şehre sirk geldiğini düşündüm. Open Subtitles رَأيتُ الأضويةَ، فكّرَ السيركُ كَانَ في البلدةِ.
    Lütfen kal. Kalabalığız ve seni sabah kasabaya bırakabiliriz. Open Subtitles من فضلك نحن عِنْدَنا المكان واسع و يُمْكِنُ أَنْ نوصلْك إلى البلدةِ في الصباحِ.
    Neden o küçük pis kasabaya dönmek istiyorsun? Open Subtitles لماذا تُريدُ العَودة إلى تلك البلدةِ الصَغيرةِ القذرةِ؟
    Ve bu olduğunda, bu kasaba ölmüş olacaktır. Open Subtitles عندما يَحْدثُ ذلك ، هذه البلدةِ هتكون ميتةُ.
    Tepeden sonra kasaba yolunu görürsün. Open Subtitles بالجانب الآخر للجبل طريق؛ ستوصلك إلى البلدةِ
    Belki kasabada bir sergi açarım. Open Subtitles لَرُبَّمَا هم سَيَعطونَني عرض في البلدةِ.
    Kes şunu! şehirde dostlarım var! Open Subtitles توقّف عن ذلك أنا عِنْدي أصدقاءُ في هذه البلدةِ
    kasabanın dışında bir postacı görünce, artık şaşırmayacaksınız. Open Subtitles لن يكون مستغربا إذا نشرت الرجالَ خارج البلدةِ.
    Abe, beş dakika içinde kasabayı terk edin. Open Subtitles آبي، أنا سَأَعطيك خمس دقائقِ لتَرْك البلدةِ.
    Bu Şehrin tozunu dumanına katacağız ve güzel Beverly Hills'te havuzu, bahçesi ve daha nicesi olan, çocuklarımızın da olacağı bir evimiz olacak, Ro. Open Subtitles وسندمر هذه البلدةِ و سَنصْبَحُ في التلالِ الجميلةِ لبيفيرلي مَع بركة حديقة تابلِ المخطط الكامل
    Evet, Bill bu küçük kasabadan ayrılıp Sandra Dee ve diğer bütün Hollywood bebekleri ile tanışacak. Open Subtitles نعم. بيل سَيَتْركُ هذه البلدةِ وسيُقابلُ ساندرا دي وكُلّ الفتيات الجميلات الأخريات في هوليود.
    Blaisdell'e sabah şehirden gitmesini söyledim. Open Subtitles أخبرتُ بليسديل أَنْ يَخْرجَ من البلدةِ بحلول الصباح.
    Anladığım kadarıyla, evin sahipleri vefat etmiş ve buradan elde edilecek gelir Şehirdeki bir araştırma merkezi ya da kliniğe gidecekmiş. Open Subtitles فَهْمي بان المالكون ماتوا ومهما كانت الأرباح المتروكة ستذهب الي نوع من مركز البحوث أَو عيادة في البلدةِ.
    Örneğin... bu sinir bozucu şehri seviyorum, gülen kadınları seviyorum. Open Subtitles أنا أَحبُّ هذه البلدةِ الغاضبة وأَحبُّ النِساءَ اللواتي يَضْحكنَ
    şehire yürüyordum. Open Subtitles لا ابْدأَ. فقط بَشْقُّ طريقي ظهرا إلى البلدةِ.
    İşte kızlar. Kasabadaki en iyi mal. Open Subtitles ها قد أتينا، يا بنات أفضل نوع في البلدةِ

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more