33 yaşındayım, ergenlik problemlerini daha atlatamadan yaşlılığın getirdiği problemlerle yüzleşiyorum. | Open Subtitles | بلغت 33، ومازلت اعاني مشاكل البلوغ وانا اواجهه مشكله التقدم بالعمر |
Kıkırdak doku ölçümü yapabiliriz ama sadece bakarak söyleyebilirim ki yağ doku hücreleri, yüzdeki tüylenme ve kas gelişimi ergenlik öncesi gibi görünüyor. | Open Subtitles | يمكننا أن نقوم بتقييم لوحة النمو ولكن فقط من خلال العين ، يمكنني أن أقول لك نسيجه الدهني تحت الجلد يظهر قبل البلوغ |
Bir virgül sekiz milyar genç kız ve erkek yetişkin olmak üzere. | TED | 1.8 مليار فتى وفتاة يقفون على عتبة البلوغ. |
Ya da, göz neslesi olan Bar mitzvah çocuğu gibi. | Open Subtitles | أو في هذه الحالة كطفل يهودي في احتفال البلوغ مصاب بالتهاب في العين |
ergenliğe girerken deri altlarına bir doğum kontrol implantı yerleştiriliyor. | Open Subtitles | إنها شرائح لمنع الحمل تحت الجلد يتم زرعها عند البلوغ |
yetişkinlik hayatında her yıl, çiftleşmek için aynı noktaya döndü. | Open Subtitles | كل عام من عمره بعد البلوغ يعود لنفس المكان للتزاوج |
Aynen pek çok hayvanın kendilerini eğittikleri gibi onlarda kendilerini yetişkinliğe hazırlıyorlar. İleride onlarda tüm gün güneşi takip edebilecekler. | TED | انها تحاول تدريب نفسها كما تقوم الحيوانات الصغيرة قبل ولوجها في مرحلة البلوغ حيث ستقوم لاحقاً بتعقب الشمس طيلة اليوم |
Ergenlikten sonra, önemsiz oluyor. | TED | في مرحلة ما بعد البلوغ, نصل إلى الحد الأدنى على الخارطة. |
Asıl sorun şu ki, şimdilerde çoğu insanın, özellikle de gençlerin, iki farklı ergenlik atlatmaları gerekiyor. | TED | والمشكلة التي تواجه الناس اليوم .. خاصة الذين يمرون بمرحلة البلوغ .. انه يتوجب عليهم المرور بتلك المرحلة مرتين .. |
Kızının ergenlik öncesi ve ergenlik sonrası en çok dikkatini çeken değişikliğin utangaçlık düzeyindeki değişim olduğunu söyleyen bir arkadaşımın çok güzel bir anektodu var: | TED | لديّ حكاية لطيفة من أحد أصدقائي إذ يقول بأن أكثر ما لاحظه في ابنته المراهقة قبل وبعد البلوغ هو مستوى إحراجها أمامه. |
Elbette hepimiz tutmuşuzdur, ama onlar her gün tutuyor. ergenlik çağında adet görmeye başladıklarında artık pes ediyorlar. | TED | جميعنا قمنا بذلك من قبل، لكنهم يفعلون ذلك كل يوم وعندما يصلون سن البلوغ و يبدء الحيض يصبح الامر لا يطاق. |
Erkekler de ergenlik testisler testesteron salgılamaya başlayınca başlar. | TED | عند الرجال، يبدأ البلوغ عندما تبدأ الخصيتان بإفراز التستوستيرون. |
Bu durum dişilerle erkekleri ayırmaya olanak veriyor ve onlar da sadece erkeklerin yetişkin evreye gelmesine izin veriyor. | TED | مما سمح لهم تصنيفها كذكور وإناث وسمحوا للذكور فقط للنمو حتى مرحلة البلوغ. |
Daha bir çocukken bir yetişkin olmak zorunda bırakıldı. | TED | فانتقلت من مرحلة الطفولة وأُجبرت على دخول مرحلة البلوغ. |
Sen olacaksın, Bar Mitzvah çocuğu. | Open Subtitles | تذهب إلى عليك أن تفوز بها, يافتى حفل البلوغ |
Ama sonra ergenliğe girdi ve evde sanki bir yabancı vardı. | Open Subtitles | ثم دخل إلي مرحلة البلوغ و أصبح مثل غريب في المنزل |
Ancak hiç bir zaman yetişkinlik başlangıcındaki seviyeye kadar uzanmıyor. | TED | ولكن إلى نقطة اللاعودة إلى المستويات التي نراها في المراحل المتقدمة من البلوغ. |
Dinazorların çocukluktan yetişkinliğe geçerken çok değiştiğine ilişkin pek çok kanıt bulduk. | TED | ووجدنا الكثير من الادلة على ان الديناصورات تتغير على طول مرحلة نموها منذ الصغر نحو البلوغ |
Ergenlikten biraz daha radikal bir değişim ama üzülmeye değmez. | Open Subtitles | انه امر راديكالي اكثر بقليل من سن البلوغ لكن لا شيء خصوصيا يصبح غاضباً من اجله |
Sorumlulukların bilincindesin. Bundan hoşlanırım. Ama aşırı olgun davranmak diye bir şey var. | Open Subtitles | أنتِ كبير لتتحمّلي مسئولية، يعجبني ذلك ولكن هناك شئ مثل البلوغ |
Ne olduğunu hiç bilmeden Büyümek çok mu iyiydi? | Open Subtitles | هل البلوغ وأنت لا تعرف من تكون أفضل حقا؟ |
Biliyorsun,herkes ergenliğin hormonlarla ilgisi var diyor. | Open Subtitles | أتعلمين، الكثير من الناس يقولون أن البلوغ ،له علاقة بالهرمونات |
Çünkü senin reşit olmayan bahçıvanınla ilişkin oldu. | Open Subtitles | لأنكِ أقمتِ علاقة مع البستاني تحت سن البلوغ |
Ekselansları, kesin olan bir şey var ki, Prens olgunluk çağına gelemeden Kral ölecek. | Open Subtitles | سموك, من المؤكد بأن الملك سيموت قبل أن يصل الأمير الى سن البلوغ |
Evet. Bütün ejderhalar gibi Gronckle da 5 Olgunlaşma evresine sahiptir. | Open Subtitles | نعم وبخلاف كل التنانين يقولون أن لديه خمس مراحل من البلوغ |
Bunu sağladığım yollardan biri, çocuklara, ergenlikte bedene ne olduğunu anlatan cinsiyetsiz bir kılavuz hazırlamak. | TED | أحد الطرق التي أفعل بها ذلك هي إنشاء دليل غير محدد الجنس لمرحلة البلوغ يمكنّه أن يعلّم الأطفال عن جسدهم أثناء نموّهم. |
16 yaşına gelene kadar kusmanın yetişkinliğin bir işareti olduğunu sanıyordum. | Open Subtitles | فى الواقع , عندما بلغت 17 سنة ظننت أن القيء هو علامة البلوغ |