"البوظة" - Translation from Arabic to Turkish

    • dondurmayı
        
    • dondurmaya
        
    • dondurmanın
        
    • Alemci
        
    • dondurmacı
        
    • dondurmalı
        
    • çikolata
        
    • - Dondurma
        
    • dondurmacıda
        
    • kumsala
        
    • yarısına satış
        
    • işe geldiğinizde
        
    Bak gerçekten, gerçekten özür dilerim. Ama şu an ayakkabındaki dondurmayı yalamam gerekiyor. Open Subtitles أنا في غاية الأسف ، الآن دعني أزيل هذه البوظة من على حذائك
    dondurmayı çöp kutusuna dökerken ondan nefret ettiğini söyle. Konuş onunla. Open Subtitles بينما تغرفون البوظة في سلة المهملات أخبروها كم تكرهوها ، تحدثوا إليها
    Bu dükkandan bir milyonuncu külâh dondurmayı siz aldınız. Open Subtitles تهانئي، اشتريت لتوك مخروط البوظة رقم مليون الذي باعه المتجر
    Bu davadan sonra dondurmaya biraz ara vereceğim. Open Subtitles بعد هذه القضيّة، قد ابتعد عن تناول البوظة لفترة. حسناً.
    Ne kadar süredir kayıp olduğunu bilmiyorum ama dondurmanın durumuna bakaraktan bir veya iki saat olduğunu tahmin ediyorum. Open Subtitles انا لست متأكدة كم من الوقت وهي مفقودة ولكن من منظر البوظة اعتقد منذ ساعة او ربما اثنتين
    Alemci kız, Alemci kız, Alemci kız! Open Subtitles [يضحك] [فقط يرددون]: البوظة فتاة، خمر فتاة، خمر فتاة،
    dondurmacı neden o kadar fotoğraf asmış bilmiyorum. Open Subtitles لا أعلم لماذا كان بائع البوظة يعلق كل تلك الصور
    Markası önceden tahmin edilebilen şampanyanız, 1 numara sayılamayacak pizzanız ve "Daha vanilyalıyı doğru yapamazken neden 31 ayrı tat yaparsınız?" dedirten dondurmalı pastaniz. Open Subtitles إلا إن أشكركم على الشمبانيا غير الممتعة والبيتزا العادية وكعكة البوظة التي تذكرنا
    Onu serbest bırakırlarsa, dondurmayı bırakacağıma yemin ettim. Open Subtitles تعهدت بالتخلي عن البوظة لو قاموا بإطلاق سراحه
    Hepsi bu. Pekâlâ, öyleyse, sanırım ameliyattan sonra verdiğimiz o bedava dondurmayı da istemiyorsun. Open Subtitles اذا هيك معناها مابدك البوظة تبع بعد العملية
    Kız kardeşimle ben alt katta gizlenir anne, babamız uyuduğu zaman bütün dondurmayı çalıp hepsini yerdik. Open Subtitles أنا وأختي اعتدنا التسلل للطابق السفلي عندما كان أبوينا نائمين ونسرق البوظة كلها ونأكلها كلها.
    dondurmayı, sıcak çikolatayı, muzu ve fındıkları sen alacaksın. Open Subtitles ستحصل على البوظة وحلوى الخطمي السيئة والموز والمُكسرات
    dondurmayı nereden buldun? Open Subtitles الان من اين حصلت على تلك البوظة ، هاه ؟
    Cevap ver. dondurmayı nereden buldun? Open Subtitles اجب عليّ من اين حصلت على تلك البوظة ؟
    Söylemek istediğim aslında bana o dondurmayı aldığın için çok mutluyum. Open Subtitles أريد فعلاً أن أقول... أنني مسرورة للغاية كونك اشتريت لي تلك البوظة
    dondurmaya batırıyorsun kamışı dibindeki kök birasına kadar batırıyorsun. Open Subtitles ثمّ تطعنين البوظة... تدفعين القصبة للأسفل نحو جعة الجذور في القعر،
    Seni bilmem ama bir dondurmaya hayır demezdim. Open Subtitles لا أعرف بخصوصك ولكني سأحب تناول البوظة
    Bana bırak. Birkaç top dondurmanın çözemeyeceği hiçbir problem yoktur. Open Subtitles ثقا بي، ما مِنْ مشكلة لا يمكن حلّها بقليل مِن البوظة
    - Alemci kız seni seviyor. Open Subtitles البوظة الفتاة يحب لك.
    Beni okula bıraktı ve arkadaşıyla buluşmaya gideceğini söyledi, dondurmacı olan. Open Subtitles لقد أوصلتني وقالت أنّ عليها مُقابلة صديق، رجل البوظة.
    Ve birkaç tane de dondurmalı sandviçlerden. Open Subtitles و اظن انه يوجد شطائر البوظة
    Bak, dondurma aslında domuz yağından ve çikolata ise motor yağından yapıldı. Open Subtitles البوظة في الواقع مجرّد شحم خنزير وصلصة الشوكولاتة هي زيت محرّك
    - Dondurma konusunda ciddiyim. Open Subtitles -إنّي جادّ بشأن البوظة . -حسناً.
    Hey İskoçyalı, ana cadde üzerindeki bir dondurmacıda el bombası patladı. Open Subtitles .أنتَ أيها الإستكلندي .لقد إنفجرت قنابل بمحلِ البوظة بشارعِ رئيسي
    Bir gün işe geldiğinizde, kuzeniniz Teddy de dondurma aracı ile kumsala gelmektedir. TED وذات يوم جاء الى الشاطىء مكان عملك إبن عمك " تيدي " ومعه عربة بيع البوظة خاصته ، و هو في الحقيقة يبيع ذات نوع البوظة الذي تبيعه أنت
    Kimse çeyrek milden fazla yürümez ve iki satıcı da kumsaldakilerin yarısına satış yapar. TED وعليه كلا البائعين يبيعان البوظة لنصف زبائن الشاطىء
    Bir sonraki gün, işe geldiğinizde, Teddy arabasını kumsalın ortasına getirmiştir. TED في اليوم التالي حين جئت إلى موقع العمل وجدت أن تيدي قد حرك عربة البوظة الخاصة به إلى منتصف الشاطىء

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more