"البوفيه" - Translation from Arabic to Turkish

    • büfeye
        
    • Büfe
        
    • büfeden
        
    • büfede
        
    • büfenin
        
    • büfeyi
        
    • büfedeki
        
    Benim planım bir kaç kitap alıncaya kadar onu büfeye yollamaktı. Open Subtitles خطتي كانت فقط إبقائه في البوفيه بينما أعود من الحجز
    Önce göt ve sik yalarlar sonra da büfeye gelip vejetaryenim derler. Open Subtitles وبعدها تطهر في البوفيه وتقول انها نباتية
    Evet.. Büfe buraya.. blackjack şuraya.. Open Subtitles أجل البوفيه كان هناك طاولات اللعب هنا طاولة المشاريب كانت هناك
    Yüzbaşı Corrigan Büfe menüsünü onaylamanız için sizi bekliyor. Open Subtitles كابتن كورجن لازال ينتظر الموافقة على القائمة البوفيه
    Biriyle olan ilişkinin istediğin kısmını kesip atıp açık büfeden seçer gibi istediğin kısımları ayıramazsın. Open Subtitles لا تستطيع أن تقطيع جوانب العلاقة إلى أجزاء منفصله وبعدها تختار الذي تريد مثل البوفيه
    Yemek salonundaki büfede, masa örtülerinin altında bir kitap buldum. Open Subtitles وجدت كتاب في غرفة البوفيه لتناول الطعام، تحت مفارش المائدة
    Ve üç bayan da açık büfenin orada beni kesiyorlardı. Open Subtitles و هناك ثلاث فتيات يجلسون على البوفيه و عينهم علي
    Fırsatı olan biri neden büfeye gitmez bilmiyorum zaten. Open Subtitles لا أعرف لماذا، عندما يكون الخيار متاحًا، سيطلب أي شخص البوفيه.
    İstediğiniz zaman açık büfeye geçebilirsiniz. Open Subtitles أنتم أحرار بالذهاب إلى البوفيه في أي وقت
    O kadar kısmetli olmayanlar da soğuk büfeye. Open Subtitles وتناولوا الطعام مع الأقل حظاً في البوفيه.
    Hadi, çocuklar. Açık büfeye gidelim. Open Subtitles هيا يا أولاد لنذهب ونهجم على البوفيه
    Sınırsız açık büfeye içecekler dahil mi? Open Subtitles كل ما يمكنك اكله هو البوفيه مع شراب
    Siz üçünüz gelin bakalım. Büfe kendi kendine mi işleyecek? Open Subtitles تعلن انتن الثلاثه، الآن هل سيرتب البوفيه نفسه بنفسه؟
    Karşılıklı, e.. hazır menü ya da Büfe tarzı. Open Subtitles مقارنة بلائحة الخدمات أو البوفيه المفتوح
    Açık Büfe yaparsak daha rahat olur ve insanlar istedikleri yere oturur. Open Subtitles من شأن البوفيه أن يكون غير رسمي قليلا و الناس تستطيع الجلوس حيث هي
    Evet, düşündüm ki açık büfeden sana bir şey getirmeden gidemezdim. Open Subtitles -لم أستطع الرحيل دون أن أحضر لكِ شيئاً من البوفيه
    Rica etsem büfeden bana bir su alır mısın? Open Subtitles اصنع لي معروفا، أحضر لي مائا من البوفيه
    Şu tenekedeki jel, büfede yiyecekleri sıcak tutmak için kullandıkları. Open Subtitles ستيرنو، العلب الصغيرة التي يضعونها في البوفيه ليبقوا الطعام دافئاً
    Açık büfede oturmuş, yemek yiyormuş ve bir kadın görmüş. Open Subtitles كان يتناول الطعام في البوفيه ثم رأى إمرآة
    Öyle ki açık büfenin oraya gittiğinde karidesler soğumuştu. Open Subtitles وأدعها تقف بالقرب من طاولة البوفيه لتبقي القرديس بارداً
    büfenin orada dururken kadınlardan birinin şey dediğini duydum... Open Subtitles لاشيء كنت بجانب البوفيه وسمعت احدى الأمهات تقول
    Vali gecikecekmiş, o yüzden büfeyi arka tarafa taşımalıyız. Tamam. Open Subtitles سوف يتأخر المحافظ لذلك يجب علينا تحريك "البوفيه" إلى الخلف
    Her ne kadar kavga etmeye çalışsa da açık büfedeki yiyecek gibi koymuştun. Open Subtitles بأنكِ ترقيدهم مثلما تأكلي في البوفيه الخاص بكِ على الرغم بأنه مات وهو يُحارب

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more