Kendilerinden feragat ederler çünkü kimse, hiç kimse tek başına olmakla başa çıkamaz. | Open Subtitles | لأنه لا أحد، لا أحد إطلاقا لا أحد يستطيع التأقلم مع كونه بمفرده |
Uzağa bakmaya gerek yok. Sigorta sektöründeki şirketler bile olağanüstü hava olaylarının meydana getirdiği felaketlerle başa çıkmaya uğraşıyorlar. | TED | انظر مثلا الى سوق التأمين الذي يحاول التأقلم مع الخسائر المتزايدة إثر التزايد في شدة الكوارث الطبيعية. |
Değişime adapte olabilmek tamamen incinebilirlikle alakalı. | TED | التأقلم مع التغيير هي في صميمها انكشاف. |
İş hayatındaki diğer bir kural da, farklı şartlara adapte olabilmektir. Anladın mı? | Open Subtitles | قاعدة أخرى للعمل هي التأقلم مع المواقف المختلفة |
Anksiyeteyle yaşamaya alışmak uzun ve zor bir süreçtir. | Open Subtitles | التأقلم مع حالتك قد يكون طريقا طويلا وشاقا |
Bazen yeni bir çevreye alışmak zor olabilir. | Open Subtitles | أحيانًا يكون الأمر صعبًا في التأقلم مع مجموعة جديدة من الناس. |
Yeni bir hayata uyum sağlamak zordur. Tanık koruma vakalarında bunu gördün. | Open Subtitles | من الصعب التأقلم مع حياة جديدة، لاحظت ذلك مع قضايا حماية الشهود. |
JL: Hiç çocuk sahibi olmakla başa çıkamayağını düşündün oldu mu? | TED | ج ل:هل فكرت في عجزك عن التأقلم مع الأطفال؟ |
Durumunla başa çıkabilmen için daha fazlasını yapmalıydım. | Open Subtitles | كان يجدر بي فعل المزيد لكي أساعدك على التأقلم مع حالتك. |
İnsanlara kayıplarıyla başa çıkmasına yardım ediyorlar. | Open Subtitles | عزيزي هذا عملهم إنهم يساعدون الناس على التأقلم مع خسارتهم |
Biliyor musun, en azından gerçekle başa çıkabilirim. | Open Subtitles | كما تعلم، على الأقل يُمكنني التأقلم مع الواقع. |
Çünkü dinleyicilerimiz hala eğlenceli, bekar kankalar, Ryan ve Cate'in artık eğlenceli ve bekar olmadığı gerçeğine adapte olmaya çalışıyorlar. | Open Subtitles | لأن مستمعينا لازالوا يحاولون التأقلم مع حقيقة مرح الأعزبين رايان وكايت أليسوا مرحين وأعزبين |
Bilinemeyen karşısında nasıl adapte olduğunuz başarıyı belirler. | Open Subtitles | فان مايحقق النصر هو التأقلم مع ما هو غير متوقع |
Önümüzdeki 48 saatte yapmanız gereken bildiğiniz ya da güvendiğiniz her şeyi terk etmek ve yeni gerçekliğe adapte olmakla ilgili olmalı. | Open Subtitles | ما تتمحور حوله 48 ساعة القادمة هو التخلّي عن كلّ شيء تعرفونه أو تظنّون أنّكم تستطيعون الاعتماد عليـه و التأقلم مع واقعكم الجديـد |
Normal hayata yeniden alışmak falan... | Open Subtitles | كما تعلمى، أُعيد التأقلم مع ما هو طبيعي وما ليس كذلك. |
- Burada trafiğe alışmak zor. | Open Subtitles | من الصعب التأقلم مع زحام المرور هنا؟ |
-Burdaki trafığe alışmak zor. | Open Subtitles | من الصعب التأقلم مع زحام المرور هنا؟ |
- Burada trafiğe alışmak zor. | Open Subtitles | من الصعب التأقلم مع زحام المرور هنا؟ |
Annem ise para ve mahalledeki kadınlara uyum sağlama konularında endişeleniyordu. | Open Subtitles | أمي كانت قلقة كذلك بشأن المال وبشأن التأقلم مع نساء الحي |
Ancak gerçekte kendi genlerini diğerleriyle karıştırmaya ihtiyaçları vardır, böylece çevresel ekolojik konumlara uyum sağlayabilirler. | TED | ولكن الفكرة هي نشر الجينات .. واختلاطها مع جينات أخرى لكي تستطيع النباتات على الدوام التأقلم مع البيئات المختلفة |