- Bu hayal gücüne bağlı. Bazı erkeklerin diğerlerinden fazla var. | Open Subtitles | ذلك يعتمد على قدرة التخيل رجال لديهم ما ليس لدى الاخرون |
Babam toplanmasına yardım ederken annemin bir gün sakince çekip gidişini hayal edebiliyorum. | Open Subtitles | بإمكاني التخيل أن والدتي تغادر البيت بهدوء بينما والدي يساعدها في حزم حقيبتها |
Bu sefer nasıl sapkınca bir şey düşündüğünü hayal bile edemiyorum. | Open Subtitles | لايمكنني حتى التخيل أي فعل شاذ ملتوي فكرتي به هذه المرة |
Babamla yaşamak için giderse ne olur tahmin edebiliyor musun? | Open Subtitles | هل تستطيع التخيل ماذا سيحصل اذا ذهبت للعيش معه ؟ |
Bebeğinin babasıyla evlenmenin nasıl bir hata olacağını tahmin edemem. | Open Subtitles | لا أستطيع التخيل أنها ستكون غلطه أن تتزوجي والد طفلك. |
Öldüğü güne kadar haberim olmadı. Düşünebiliyor musun? | Open Subtitles | لم أكتشف هذا إلا في يوم وفاته هل يمكنك التخيل ؟ |
beraber delireceğim daha iyi bir grup düşünemiyorum. | Open Subtitles | لا يمكننى التخيل مجموعه أخرى أكون مجنونه فيها شكراً لكم لحسن إستماعكم |
Gerçek kadınlar tarafından kaç kez reddedildiğini hayal bile edemiyorum. | Open Subtitles | لا أستطيع التخيل كيف بأمكانك أن تتعامل مع المرأة الحقيقية |
Senin buraya çalışmaya gelirken hissettiğin dehşeti ben yalnızca hayal edebilirim. | Open Subtitles | استطيع فقط التخيل الخوف الذي تحس به ان تاتي للعمل هنا. |
Ve babamın ahbaplarının çoğunun seyyar arabayı bu hâliyle sevdiği kolayca hayal edilebilir. | Open Subtitles | ومن السهل التخيل بان عدداً من المقربين لأبي يحبون سلة التفاح كما هي |
hayal edebilirsiniz ki 2 bin senkronize YouTube videosu ile düzenleme zamanı epey uzun oluyor. | TED | يمكنكم التخيل مع 2000 فيديو متزامن من يوتيوب يجعل التوقيت عمل فظيع |
Ve aslında, bunlardan bizde ne kadar çok varsa -- bir pişmanlığa karşı ne kadar çok vasıta ve ne kadar çok hayal gücü o pişmanlık o kadar şiddetli olur. | TED | في الحقيقة، كلما كنا قادرين على فعل أى من هذين الأمرين .. كلما كنا أكثر قدرة على التغيير وقدرة على التخيل مع إحترام الندم الذي يساورنا، كلما كان الندم حاداً وقاسياً. |
demeye ve yapacaklarını hayal etmeye başladı. | TED | و التخيل ما سيفعلون وهنا شخصان ممن شاهدناهما يرون أنه من المثير للإهتمام التفكير حول هذا الأمر |
Karın şu nasıl bir dönemden geçiyor tahmin bile edemem | Open Subtitles | لا يُمكن التخيل ما الذي يدور في بال زوجتك الآن. |
tahmin edebileceğiniz gibi birkaç ilginç sohbette bulundum. | TED | كانت لدي احاديث ممتعة كما يمكنكم التخيل |
- tahmin edebilirim. | Open Subtitles | أجل يمكنني التخيل لم أكن لأعرف ماذا أفعل |
Bu hayata kendini kaptırdığında birden kaybediyorsun ve birdenbire geleceğini tahmin etmek daha zor oluyor. | Open Subtitles | ثم عندما بدأت بتصديقه يذهب وفجأةً أصبح مستقبلاً صعب التخيل |
Ailen sandıklarının aslında gerçek ailen olmadığını öğrenmek nasıl bir şey tahmin edebilir misin? | Open Subtitles | ..هل يمكنك التخيل ان هذهِ علامه فارقه حولَ والداكَ الحقيقيين؟ |
Bu anı ne kadar heyecanla beklediğimi tahmin bile edemezsin. | Open Subtitles | لا يمكنك التخيل كم انتظرت طويلاً لأجل هذا |
Eğer kabuklu doğsaydık ve büyük hayvanlar kabuğumuzu kırıp bizi yeselerdi ne olurdu Düşünebiliyor musunuz? | Open Subtitles | هل يمكنكم التخيل إذا كنا قد ولدنا داخل أصداف، وبعدها حتى حيوانات أكبر فتحت الأصداف لتأكلنا؟ |
Herhangi bir futbol partisi verdiğimizi düşünemiyorum bile. | Open Subtitles | أعني، لا أستطيع التخيل أننا نقوم بأي نوع من حفلات كرة القدم هنا |
Doğru olan şu, evli kadınlar Fantezi kurmayı sever. | Open Subtitles | الحقيقة أن النساء المتزوجات يحببن التخيل. |
Burada sensiz geçireceğim bir günü düşünmek bile istemiyorum. | Open Subtitles | لا استطيع التخيل ان اكون هنا بدونك ليوم واحد |