"الترحال" - Translation from Arabic to Turkish

    • Seyahat
        
    • yolculuk
        
    • hareket
        
    • gezmek
        
    • gezmeyi
        
    Ama bu boyla Seyahat etmek hep de kötü değil. TED ولكن الترحال بهذا الحجم، ليس سيئًا مطلقًا.
    Deniz yolu ile, çok Seyahat görüyorum. Open Subtitles أرى الكثير من الترحال أنت ترحل بالبحر ، أاليس كذلك ؟
    Her zaman Seyahat etmek istedim. Hiç fırsatım olmamıştı. Open Subtitles أردت الترحال دوماً ولكن لم تواتني الفرصة.
    Senin gibi bir kız yolculuk yapmalı, dünyayı görmeli. Open Subtitles فتاه مثلك يتعين عليها الترحال لترى القليل من العالم
    Daha önce hiç yük arabasıyla yolculuk yapmamış olan Lanford Hastings tarafından bu kısa yola yönlendirildiler. Open Subtitles تم تشجيعهم على اتخاذ الطريق الاختصار من قبل لنفورد هاستينغز الذين لم يسبق لهم الترحال بالعربات
    Yeterli yiyecek bulabilmek için sazlıktan sazlığa hareket etmek gerekir. Open Subtitles لإيجاد الطعام، ينبغي بك الترحال من غور قصبٍ إلى آخر
    Sürekli Seyahat ediyor ve bize yazacak hiç zamanı yok. Open Subtitles هو دائم الترحال ولا يتوفر له وقت للكتابة لنا
    Bankacılıkla ilgili en sevdiğim şey Seyahat olanaklarıdır. Open Subtitles إنها فرصة الترحال التى أفضلها أكثر من غيرها فى العمل المصرفى
    Artık Seyahat etmek yok. Bir yuva yapacağız. Open Subtitles لا مزيد من الترحال الآن، سوف نجعل هذا منزلنا..
    Eğer istersen, burada oturup hobi ve Seyahat dergilerinden okuduklarımı anlatabilirim. Open Subtitles .. حسناً ، إذا أردت ، أنا أستطيع أستطيع أن أجلس هنا و أتحدث عن بعض الهراء الذي قرأته . عن السفر و الترحال من اجلك
    Sadece, annemin çok fazla, Seyahat ettiğini biliyordum. Open Subtitles كل ما عرفتها عنها أنها كانت كثيرة الترحال.
    Sekiz yıl önce V-Day çerçevesinde Seyahat etmeye başladığımda birşey oldu. TED شئ حدث عندما بدأت الترحال في V-Day قبل ثماني سنوات.
    Bana soracak olursan, karada yapılan yolculuk kadar sıkıcı bir şey yok. Open Subtitles إنْ أردتَ رأيي، فليس هناك شيءٌ مضجرٌ أكثر مِن الترحال سيراً
    İnsanlarımızı korumak için kadim şefler yolculuk etmeyi yasakladı ve artık kim olduğumuzu unuttuk. Open Subtitles ولحماية قومنا، الزعماء القدامى منعوا الترحال والآن نسينا ما نحن عليه
    Host olsaydınız bedavaya yolculuk edebilirdiniz. Open Subtitles يمكنك الترحال مجاناً لو كنت مضيف طائرة
    Babamın keşiflerinde her zaman bir yolculuk olurdu. Open Subtitles حَمَلات أبي دائماً تتظمن الترحال
    Deniz kızlarının diyarlar arası yolculuk edebildiği doğru. Open Subtitles صحيحٌ أنّ حوريّات البحر يستطعن الترحال عبرَ العوالم...
    Hızlıca uzaklara koş, hareket halinde ol ve yakışıklı bir aptalla karşılaştığın zaman yapacaklarını unutma zayıflıklarını biliyorsun. Open Subtitles اهربي بعيدًا وسريعًا وتابعي الترحال من مكان لآخر وإن قابلت شابًّا وسيمًا أحمق، فاحذري من نقاط ضعفك.
    hareket hâlinde olmaya zorlanmak, değerli zamanımızı heba ediyor. Open Subtitles ، أجبرونا على الترحال أفقدونا وقتا غاليا
    -Çok iyisin. -Bu senin için cazip bir teklif. Sen hep gezmek isterdin. Open Subtitles أنت ذكى ظننت أن الفكرة ستعجبكِ , لطالما أحببتِ الترحال
    Bizimle kalmak için mi gezmeyi bıraktı? Open Subtitles هل توقف عن الترحال ليبقى معنا؟

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more