Afrika'nın değişim potansiyelini gösteren tonlarca örnek mevcut. | TED | هناك آلاف الأمثلة التي تبرهن على قابلية التغيير في أفريقيا. |
Gerçekten de ABD'de eşcinsel erkekler arasında 1980'lerde böyle bir değişim yaşandı. | TED | و في الواقع رأينا نوع من التغيير في الثمانينيات بين صفوف الشواذ جنسياً في الولايات المتحدة |
Laboratuvarımızın dışında, toplumda da değişim izleri görmeye başladık. | TED | وخارج جدران مختبرنا بدأنا نرى بوادر التغيير في المجتمع |
Bu beni incitti ve geleceğe dair bir değişim yaratmanın anlamı nedir diye düşündürdü. | TED | أنها تؤذيني وتجعلني أعتقد، ما هي الفائدة من صنع التغيير في المستقبل؟ |
Korkarım küçük randevumuzda bir değişiklik yapmamız gerekecek. | Open Subtitles | يؤسفني أنني سأجري بعض التغيير في اتفاقنا |
Düşündüğünüz zaman, aslında devasa bir yatırım fırsatı ve politik değişim ve filantropiyi teşvik edecek bir fırsat. | TED | إذا فكَّرتم في الأمر، إنها بالفعل فرصة هائلة للاستثمار وفرصة لدفع عجلة التغيير في مجال السياسات والأعمال الخيرية. |
Ve insansal sermaye düşüncesindeki bu değişim Hindistan'ın demografık bir temettüden geçtiği gerçeğiyle bağlantılıdır. | TED | وهذا التغيير في التفكير في رأس المال البشري مرتبط بحقيقة أن الهند تبنت خيار الديمقراطية |
Bu değişim sadece Monterey Körfezi'nin talihini... ...dramatik bir değişime yol açan düşünce değildir,... ...aynı zamanda dünya etrafındaki yerleri dramatik bir değişime yol açan düşüncedir. | TED | أدى هذا التغيير في التفكير إلى نقل جذري ليس فقط في ثروة شاطئ مونتيري لكن في أماكن كثيرة حول العالم. |
Ve eğer bu eğrideki değişim oranını doğru saptayabilirseniz... | Open Subtitles | وإن حددت نسبة التغيير في هذا المنحني بشكل صحيح، |
Hava basıncındaki bu değişim sıcak havayı güneydeki Hint Okyanusu'ndan bu bölgelere kadar taşır. | Open Subtitles | التغيير في الضغط الجوي يعادله الهواء الرطب الدافئ من المحيط الهندي في الجنوب. |
Ama havada bir değişim var. | Open Subtitles | لكن التغيير في الهواء يتغيّر الفصل مجدداً |
Ama kurban seçimlerindeki değişim enteresan. | Open Subtitles | لكن التغيير في اختيار الضحايا مثير للاهتمام |
Herhangi birindeki değişim iklimi büyük oranda tahmin edilebilir şekilde etkiler. | Open Subtitles | و تركيز غازات الإحتباس الحراري في الهواء. التغيير في أيٍ منهم يؤثر في المناخ بِطُرقٍ متوقعة بشكلٍ عام. |
Zaman çizgisindeki bu değişim de kanıtı. | Open Subtitles | و هذا التغيير في خطنا الزمني دليل على ذلك |
Ve gördüğünüz gibi bu kütledeki değişim 48 bağımsız bölüme eşsiz bir şekil ve boyut veriyor, fakat daima bir çeşit kontrollü sınır dahilinde, değişen bir dış kabuk. | TED | ويمكنك أن ترى أن هذا التغيير في الكتلة كما يعطي كلاً من ال ٤٨ من الشقق شكلاً وحجماً فريدين، ولكن دائما ضمن ، نوع من ، الحدود المحكمة ، أطار للتغيير. |
Erkeklerin ve kadınların bir hareketi, sosyal değişim için gerekli olan değişim, öyle bir değişim ki sonrasında büyük ahlaki değişimi getirecek. | TED | والحركة المؤلفة من الرجال والنساء هي ما نحتاجه لنجلب التغيير في المجتمع، التغيير الذي سيستهدف هذا التحدي الأخلاقي الكبير. |
değişim, Doğu Afrika'nın her yerinde. | Open Subtitles | التغيير في كل مكان في شرق أفريقيا. |
Evet, değişim rüzgarları esiyordu. Koklayabiliyordum. | Open Subtitles | نعم، لقد كان التغيير في الأجواء |
Planda bir değişiklik oldu. Oh, bu doğru mu? | Open Subtitles | بعض التغيير في الخطط , يا إليوت آه , هل هذا صحيح ؟ |
İnsanlar bu ülkede bir değişiklik arzuluyorlardı, güzel sonuç ise gerçek yenilikçiler önderliğinde gerçek bir devrim! | Open Subtitles | الشعب كان يتوق إلى التغيير في هذه البلاد... جيد، النتيجة أن ثورة تبدأ الآن... قائدها المجدد الحقيقي، الشعب البريطاني |
Toplumda bir değişiklik oluşturmak üzereyiz." | TED | يمكننا إحداث التغيير في المجتمع ". |