| Oldukça da pahalıya patladı. Şimdiyse tekrardan pazarlık yapmak istiyorum. | Open Subtitles | وقد كلفني هذا العديد من الأموال والآن اريد إعادة التفاوض |
| Onu, pazarlık yapmaktan hoşlanmadığın ve yeni bir araba almak istemediğin için satmıyorsun. | Open Subtitles | كنت تبقيها لأنك لا ترغب في التفاوض وانت لم تكن ترغب بسيارة جديدة |
| Ama Ruslan Denisov ile pazarlık yapmayacaksınız ve benimle de pazarlık yapmayacaksınız. | Open Subtitles | ولكنك لن تتفاوض مع رسلان دينيسوف ، وأنك لن يتم التفاوض معي. |
| Davacı köpek için çok üzülmüş ama müzakere edebileceğimizi düşünüyorum. | Open Subtitles | المدعي مستاء حقا عن الكلب، ولكن أعتقد أننا يمكن التفاوض. |
| Tabi bu 50 devletin de devlet başkanları ve bakanlarıyla anlaşma imzalamak için görüşmek anlamına geliyor. | TED | هذا يعني التفاوض مع رؤساء الدول، ووزراء الخارجية ل 50 دولة لتوقيع معاهدات. |
| Batı bize onlarla 10 sene pazarlık yapmamız gerektiğini söylüyor Ahmadinejad: | Open Subtitles | الغرب يخبرنا أن علينا التفاوض مهم لما يقرب من عشرة أعوام |
| Askeri bir müdaheleden çok pazarlık ve hoşgörüyü kullanıyorlar. | TED | يستخدمن التفاوض و التسامح فى كثير من الأحيان من رد الفعل المسلح. |
| Elimde hiçbir veri yokken, nasıl pazarlık yapabilirim? | Open Subtitles | كيف أستطيع التفاوض مع ضياع كل البيانات.. |
| Onunla pazarlık yapılamaz. O ikna edilemez. | Open Subtitles | لا يمكن التفاوض معه، لا يمكن التفاهم معه |
| Üssü kullanmak için pazarlık yaparken, etrafta her şeye burnumuzu sokup durarak... onun nasıl ve neden yapıldığını bulmak zor olacaktır. | Open Subtitles | انه من الصعب التفاوض على اتفاق لاستخدام المحطة وفى نفس الوقت نتلصص لنعرف كيف ولماذا بنيت |
| İhtiyar Beetroot'la pazarlık yapmamalısın dostum. | Open Subtitles | لا تحاول التفاوض ثانية مع بيتروت الكبير ، يا بني |
| Dr. Crane, pazarlık yeteneklerimden dolayı endişelisiniz biliyorum ama merak etmeyin. | Open Subtitles | دكتور كريت أستطيع أن أرى أنك قلق .. عن مهاراتي في التفاوض و لكني ليس عليك ذالك .. |
| Bir liderlik ya da hükümet var mı, barış için pazarlık edebileceğimiz? | Open Subtitles | هل هناك حكومة ما يمكننا التفاوض معها للسلام ؟ |
| Bu başıbozuk heyette benimle müzakere etme salâhiyeti olan biri var mı? | Open Subtitles | هل هناك أحد من هذا الحشد له سلطة التفاوض معي؟ |
| Bu rehin ölürse , mahvoldum müzakere. | Open Subtitles | إذا مات ذلك الرهين فقد . انتهيت من التفاوض |
| Düzeltme Departmanıyla Memurlar Sendikası arasındaki başarılı pazarlığın, sonucuna göre bir anlaşma imzalandı. | Open Subtitles | بناء على النتائج الإيجابية من جراء التفاوض بين إدارة التصحيح و إتحاد الضبَّاط يوجد لدينا عقد |
| pazarlığa, amaçlarına ulaşmak için politik yöntemler kullanmaya razı olduğunu söylüyor. | Open Subtitles | يقول أنه ينوى التفاوض ليستخدم وسائل سياسية لتحقيق رغباته |
| Kalabalık kontrolü, görüşme takımı bölgeye gitsin. | Open Subtitles | السيطرة على الحشود، وفريق التفاوض إلى الموقع. |
| pazarlığı sürdürmek için Eyal için beslediğim duygulara bel bağladın. | Open Subtitles | أنت كنت تعتمد على مشاعري لإيال للسيطرة على هذا التفاوض |
| Ve Hava Kuvvetlerine katılma nedenim uzaylı yerleşimleriyle anlaşmak için değildi, yani... | Open Subtitles | و التفاوض مع مستعمرة غرباء ليس من الاشياء التى انضممت من اجلها للقوة الجوية. |
| Her halükârda bize 9 ay boyunca günbegün aralıksız pazarlıklara mal oldu, sonunda bu yıkımı önleyecek anlaşmaya varmak. Bu sadece iki sene önceydi. | TED | ولكن على أية حال، استغرق تسعة أشهر من التفاوض اليومي دون توقف أخيرا للحصول على الاتفاقية الموقعة لمنع هدمه، وكان ذلك قبل عامين فقط. |
| Başka bir bağımsız devlet olsaydı efendim, müzakereye zorlardım ama K.D.H.C... | Open Subtitles | لو كانت سيدى دولة ذات سيادة كنت اقترح التفاوض ولكن الدى بى ار كى |
| Başka bir havayolu şirketiyle sözleşme görüşmeleri yaparken aldığı rüşvet banta çekilmiş. | Open Subtitles | الرجل الذي امسك في شريط يتقاضي رشوة خلال التفاوض مع شركة طيران أخري |
| Orospu çocuğuyla uzlaşmak çok zor, ama anlaşmadan memnunum. - Şerefe. | Open Subtitles | انهم سفلة يصعب التفاوض معهم لكنها كانت صفقة جيدة |
| İnanılmaz insan becerileri, uzlaşma becerileri var. | TED | لقد تميزن بمهارات لاتصدق وقدرة على التفاوض |
| Biliyorsundur, resmi ABD politikası ret ediyor teröristlerle bir anlaşmayı. | Open Subtitles | انا متاكد انك تعرف ان سياسة الولايات المتحدة هي عدم التفاوض مع الارهابيين |
| Bu şartlar altında, sözleşmemizi gözden geçirmekte fayda var. | Open Subtitles | وأعتقد أنه في ظل هذه الظروف ، نحن ينبغي لنا إعادة التفاوض على العقد. |