Her detayı sürekli mıncıklayıp, seni nasıl deli ettiğini. | Open Subtitles | بأنهاقادتكللجنون, تهتم بكُلّ التفصيل الصَغيرة |
Bu küçük detayı olay yerindeki dedektiflerden başka, sadece bir kişi bilir; | Open Subtitles | ماعدا المحقق في مسرح الجريمة, فإن الشخص الوحيد الذي يعرف هذا التفصيل الصغير |
Bu küçük detay üzerinde, herhangi bir kontrolünüz yok, değil mi ? | Open Subtitles | لا. أنت ما عندَك أى سيطرة على ذلك التفصيل القليل، اليس كذلك؟ |
Kadın vücudunu hiç bu kadar yakından ve detaylı görmemiştim. | Open Subtitles | لم أر مسبقاً الجزء النسائى عن قرب وبهذا التفصيل الدقيق |
Aslında, o ayrıntı hakkında fikrin olmadığına eminiz. | Open Subtitles | في الحقيقة نعتقد أنك لا تعرف هذا التفصيل |
Dürüst olmak gerekirse, bu tarz detayları sormak için kötü bir tavır. | Open Subtitles | و لأكون صريحاً فمن السئ أن تقومي بالسؤال عن مثل هذا التفصيل |
Neden kendimi bu tür detaylar koymak için yorayım? | Open Subtitles | لماذا يكلف نفسه عناء وضع هذا النوع من التفصيل في ذلك؟ |
Ancak bu da Hıristiyanlığı, İslamiyeti ve Budizmi pek çok alt kategorilere ayırıyor yani çok ayrıntılı. | TED | ولكن ذلك يقسم المسيحية والإسلام والبوذية إلى العديد من المجموعات الفرعية، والتي كانت شديدة التفصيل. |
Buradaki laboratuvarlarımız hemen hemen her cinayetteki motivasyon ve şartları, ...mikroskobik detaylara kadar yaratabilir ve bir katilin, ...yatağını ıslatıp ıslatmadığını ve annesi ile ilişkilerini bile ortaya çıkarabilir. | Open Subtitles | مختبراتنا هنا يمكن أن يمتّع، خارج الأكثر التفصيل المجهري، الحافز والظرف إلى تقريبا أيّ قتل، |
Doğal bir ölüm olduğunu düşünebilirdik tabi bu küçük detayı fark etmeseydik. | Open Subtitles | كان يبدو كموت لأسباب طبيعية لو لم نكتشف هذا التفصيل الصغير |
Eğer bu küçük detayı göremeseydik doğal sebeplerden öldüğünü düşünecektik. | Open Subtitles | كان سيبدو كموت لأسباب طبيعية لو لم نكتشف هذا التفصيل الصغير |
Bekliyorlar ve ben makyaj yapmak için bir saat uğraşıyorum şehrin diğer ucuna kadar gidiyorum ve bu küçük detayı anca o zaman söylüyorlar. | Open Subtitles | التجميل مساحيق وضع في ساعة أقضي أن إلى ينتظرون بسيّارتي المدينة نصف أقطع ثم الصغير التفصيل بهذا يخبرونني وبعدها |
Bekliyorlar ve ben makyaj yapmak için bir saat uğraşıyorum şehrin diğer ucuna kadar gidiyorum ve bu küçük detayı anca o zaman söylüyorlar. | Open Subtitles | ينتظرون إلى أن أقضي ساعة في وضع مساحيق التجميل ثم أقطع نصف المدينة بسيّارتي وبعدها يخبرونني بهذا التفصيل الصغير |
Neticede gerçekleşen şey katılımcılar olarak biz hem insanların hem makinaların beklentilerini yönetmek için ihtiyaç duyduğumuz detay düzeyini öğrenmeye başlıyoruz. | TED | وما يحدث في النهاية أننا كمشاركين نبدأ في التعلم مستوى التفصيل الذي نحتاجه لندير توقعاتنا من كل من البشر والآلات. |
Bir küçük detay daha, senin sonunu yazıyorum kendiminkini değil. | Open Subtitles | يا واحد بمزيد من التفصيل البسيط و أنا لا أكتب النهاية بلدي، أنا أكتب لك. |
Dolayısıyla, diğer yıldızların gezegenlerini güneş sistemimizdeki gezegenleri incelediğimiz gibi detaylı bir şekilde inceleyemiyoruz. | TED | وهكذا، لا يمكننا فعلا أن ننظر إلى كواكب حول نجوم أخرى بنفس مقدار التفصيل الذي ننظر به إلى الكواكب في نظامنا الشمسي. |
Beni bağışlayın, diğer kısmı size okuyacağım. Çünkü bu çok taze bir olay ve avukatlarımız... ...biraz detaylı bir şekilde bunu bitirdiler... ...ve benden bunu tam istenilen şekilde yapmamı istiyorlar. | TED | والآن أن يغفر لي، وأنا ذاهب إلى قراءة بت القادم لأنها قضية حية جداً، ولدينا محامون وقد تم من خلال هذا بشيء من التفصيل وأنهم يريدون لي الحصول على ذلك الحق. |
Bu ayrıntı gazetelere çıkmadı. | Open Subtitles | هذا التفصيل لم يعرض على الصحافة ابداً أترى ؟ |
Canaletto'yu çok severim. Çünkü bu mükemmel detaya sahip ve şöyle bir kalkıp resimdeki tüm detayları görebilirsiniz. | TED | و أنا أحب الكاناليتو لأن كاناليتو لديه هذا التفصيل الرائع و يمكنك الحصول عليها و ترى كل التفاصيل في اللوحة |
Fakat bu kurbanın ifadesinde detaylar alışılmadık şekilde kuvvetli. | Open Subtitles | لكن أعطى بيان الضحيّة، التفصيل الواضح جدا... |
...gördüğün gibi ayrıntılı şekilde göründüğü gibi bu resimde neyi anlatmaya çalıştıkları anlaşılıyor zaten. | Open Subtitles | هذا القسم ستري كل التفصيل بهذه الصورة هنا |
Demek istediğin, lise gazeteciliğine göre detaylara dikkatin yeterli. | Open Subtitles | أقصد أنتباهك إلى التفصيل في صحافة المدرسة |
Ve aradığında bu detaydan bahsetmeyi unuttun mu? | Open Subtitles | و أنت نسيت ذكر هذا التفصيل عندما كلمتني ؟ |
O zamanlar böyle değildi, biz bu ayrıntıyı fark ettik ve düzelttik, şimdiyse bunu bütün firmalar yapıyor. | TED | ولكن وقتها انتبهنا إلى هذا التفصيل ووجدنا الحل، واليوم الكل يقوم بنفس الشيء. |
Ayrıntılar beyler. Sizin düşmanınızı mı, yoksa düşmanınızın sizi mi öldüreceğine Ayrıntılar karar verecek. | Open Subtitles | التفاصيل أيها السادة التفصيل ستحدد الفرق بين قتلك لهدفك |
Ama sineğinkinin aksine, bizim gördüklerimiz oldukça detaylıdır . | Open Subtitles | وبخلاف الذبابة، ما نلتقطه دقيق التفصيل. |