Ama sen tüm bu teknolojik imkanlara sahipken, bana ne getirebildin? | Open Subtitles | ولكن لديك كل التكنولوجي ميزة يمكن تخيلها وماذا كنت أحضر لي؟ |
- Bu teknolojik çağda işçi sınıfının beyhudeliğini yansıtan bir sanat parçası. | Open Subtitles | انها لوحة فنية تمثل عدم فائدة ذوي الياقات الزرقاء في العصر التكنولوجي |
Faşizm ve diktatörlük geri gelebilir ama yeni bir biçimde ortaya çıkarlar, 21. yüzyılın teknolojik gerçekleriyle çok daha ilgili bir biçimde. | TED | ربما تعود الفاشية والديكتاتوريات، ولكنها ستعود في ثوب جديد، بشكل أكثر ارتباطًا بالواقع التكنولوجي الجديد في القرن 21. |
Bu çöplüğü satın alıp, maaşını ödeyen teknoloji milyarderi benim. | Open Subtitles | أنا الملياردير التكنولوجي الذي إشترى هذه المزبله و يصرف راتبك |
Ama potansiyel olarak projeden ortaya çıkabilecek olan teknolojinin muazzam değeri bundan daha önemlidir. | TED | لكن حقيقه الأكثر أهميه من ذلك هو القيمه الامحدوده من عملية التطبيق التكنولوجي التي يمكن الحصول عليها من هذا المشروع |
Az önce 500 yıllık teknik gelişmeyi kaybettik. | Open Subtitles | لقد فقدنا للتو 500 سنة من التفوق التكنولوجي |
Bu trajedilerin nedenlerine inmeyeceğim ama teknolojik değişimin yavaş olması nedenlerin bir kısmı. | TED | لن أخوض في أسباب هذه المآسي، لكنها جزء من السبب في حدوث التغير التكنولوجي ببطء شديد. |
Sonrasında, teknolojik gelişmelerin halk sağlığı önlemleriyle birleşmesi gıda miktarı, kalitesi ve çeşitliliğinin iyileştirilmesi ile sonuçlandı. | TED | ثم أدى التقدم التكنولوجي المقترن مع تدابير الصحة العامة إلى تحسين جودة وكمية الحياة، بالإضافة إلى العديد من الأطعمة. |
Acı çekmeyi tanrımız kapitalizmin mutlak bir takdiri olarak görürüz, teknolojik ilerleme yazılarını kesin doğru kabul ederiz. | TED | إننا نري المعاناة كقانون حتمي للرأسمالية ذلك هو إلهنا، إننا نقبل نص التقدم التكنولوجي كحقيقة لا تقبل الخطأ. |
Bu örnekte vurgulandığı gibi, kurumlarımızın önceliği, özellikle de okullarımızın, teknolojik zenginliğimizin hasadını kazanmamızdaki rolü büyüktür. | TED | ما يبرزه هذا المثال هو أولوية مؤسساتنا، وبشكل خاص مدارسنا، في السماح لنا بِجَني حَصَاد الإزدهار التكنولوجي الذي نعيشه. |
teknolojik gelişmenin nerede ve ne zaman duracağına biz karar veremeyiz. | TED | نحن لا نختار متى ولا أين يتوقف التقدم التكنولوجي. |
Yasalarımızın, teknolojik değişimi yakalama becerileri konusunda endişeliyim. | TED | أخشى أن لا تتمكن قوانيننا من مواكبة التغيّر التكنولوجي. |
Buhar gücü, makineler yeni kimyasal işlemler -- iki kelimeyle ifade etmek gerekirse, teknolojik gelişme. | TED | الطاقة البخارية، الآلات، العمليات الكيميائية الجديدة، بإختصار، الابتكار التكنولوجي. |
1858 Batı'da büyük bir teknolojik ilerlemenin yaşandığı seneydi. | TED | 1858 كان عام التقدم التكنولوجي في الغرب. |
Hadi teknoloji genel müdürünün sorusuna geri dönelim. | TED | دعونا نعود إلى سؤال رئيسنا التنفيذي التكنولوجي. |
Ruanda, kıtanın teknoloji merkezi olmaya karar veren bir ülke. | TED | و رواندا قررت أن تكون المركز التكنولوجي أو مركز تكنولوجي في القارة |
teknoloji toplumunun rahminde yaşayan, bizler? | Open Subtitles | أولئك منا الذين يعيشون داخل رحم المجتمع التكنولوجي ؟ |
İlişkilerimizi yeniden tanımlayabilir miyiz teknolojinin geliştiği bir dünyada, kişisel farkındalığın yüksek bir anlama sahip olmasi için? | TED | هل يمكننا إعادة تعريف علاقتنا مع العالم التكنولوجي بحيث نحصل على إحساس متصاعد بالوعي الذاتي الذي ننشده؟ |
Gelişen teknolojinin artık eskisi gibi düzenli olmadığı bir zamanda. | Open Subtitles | التطور التكنولوجي لم يعد بالإمكان ضبطه بعد الآن |
Bu teknik ekipmanların sizinle bir ilgisi yok nasılsa. | Open Subtitles | معدات التكنولوجي ليست متعلقة بكم أنتم على أي حال. |
Yerine geçecek TSB için hızlı olmalıyız ve efendim, bu isim için kendimi öneriyorum. | Open Subtitles | و يجب أن نكون سريعين في إختيار رئيس القسم التكنولوجي الجديد و سيدي، أقترح عليك أن تختارني لهذا المنصب |
CART ekibinin IP adresini takip etmesini istiyoruz. | Open Subtitles | علينا تكليف وحدة من القسم التكنولوجي بتعقب عنوان بروتوكول الإنترنت. |
teknolojik eskimenin en hızlı etkisine maruz kalmakta olan elektronik gibi çok çabuk gelişen teknolojiler ileride çıkabilecek fiziksel yenilikler ile uyumlu olacak şekilde tasarlanmış olmaları gerekecektir. | Open Subtitles | الثالث: التكنولوجيا التي تتطور بسرعة مثل الإلكترونيات التي تخضع لأسرع معدلات التقدم التكنولوجي |
MIT'deki bir sürü insanın kendilerini, bilim fuarındaki ortaokul çocukları gibi hissetmelerine sebep oldun. | Open Subtitles | أعرف بأنّك هيأت العديد من الزملاء في معهد ماساشوسيتس التكنولوجي كعلماء جيدين |