Muz deposu şuraya yapılacak, otomatik işleme ünitesi de şuraya- | Open Subtitles | هذا هو المكان الذي تحصل المخزن مع الموز المعالج التلقائي. |
Burada önemli olan bunun siz önünden geçtiğinizde açılan otomatik kapı sensörü gibi çalışmıyor olması. | TED | كل ما في الأمر أن القطعة لا تعمل مثل مستشعر الباب التلقائي الذي يفتح عندما تمشي أمامه. |
Bu gördükleriniz Kuzey ve Güney Kore arasındaki askerden arındırılmış bölgede sevk edilmiş iki otomatik keskin nişancı üssü. | TED | هذه وحدتين للقنص التلقائي الموجودة حاليا في المنطقة المجردة من السلاح بين كوريا الشمالية وكوريا الجنوبية. |
Sistemde şu an çok fazla gariplik var, bu otomatik oynatma sizi çok garip yerlere götürüyor. | TED | هناك أشياء غريبة للغاية في النظام الآن فيأخذك التشغيل التلقائي إلى أماكن غريبة جدا. |
Çünkü dönüşemezsin Çekiş kontrolü kapalı tamamen. | Open Subtitles | لاني لا استطيع ايقاف التحكم التلقائي بشكل جيد |
Maymunun Kendiliğinden iyileşmesinin durduğuna emin olduğumuzda, kendi hücrelerini aşıladık. | TED | وعندما كنا متأكدين بأن القرد وصل إلى مرحلة الإستقرار من التعافي التلقائي الطبيعي، زرعنا خلاياه الخاصة. |
Bir ana paraşüt ve bir yedek paraşüt var eğer hiçbir şey yapamazsam otomatik açılma sistemi olduğundan yedek paraşüt açılacak. | TED | لذلك توجد مظلة رئيسيةٌ وآخرى احتياطيّةٌ، فإن لم أقم بما يجبُ، فستثفتح المظلة الاحتياطيّةُ بسبب جهازِ الفتح التلقائي. |
Tercümeden alınan sırlar doğrudan düşünceye, otomatik yanıta dönüşecek. | Open Subtitles | ثم التصرف التلقائي لا حاجه للإنضباط الشخصي فاللغه تصدر من هنا , وليس من هنا |
otomatik imha saatini, geçidi çalıştırma fırsatını yakaladıktan 2 dakika sonraya ayarlayın. | Open Subtitles | علينا وضع القاعدة للتدمير التلقائي بعد دقيقتين من فتح الـستارغيت |
Süreci bölmeye ve gözlemlemeye başladığımızda, yani dürtü ve otomatik tepkiyle değil de, etkileri bakımından gözlemlemeye başladığımızda, artık çevresine otomatik olarak tepki veren, beden-zihin bilinciyle hisseden bir kişi olmaktan çıkarız. | Open Subtitles | تبدأ بكسر علاقاتها طويلة الأمد عندما نبدأ بالمقاطعة و نراقب ليس بدافع الحافز و الاستجابة و رد الفعل التلقائي.. |
Bu otomatik ateşlemenin zamanlaması fırlatmanın en riskli kısmı. | Open Subtitles | توقيت هذا العدّ العكسي للإشتعال التلقائي هو أخطر جزء من عملية الإطلاق |
Kapının otomatik kapanmasını engelleyebilir misin? | Open Subtitles | هل تستطيع ايقاف الأبواب من التراجع التلقائي ؟ |
Şehrin bu tür şeyleri önlemek için bir takım otomatik kapatma protokolü olduğunu zannediyordum. | Open Subtitles | أعتقد أن المدينة لديها نوع من الإغلاق التلقائي لمنع الأشياء مثل هذه فعلا |
New York'un ilk otomatik umumi tuvaleti. | Open Subtitles | الأول المراحيض العامة التلقائي في نيويورك. |
otomatik yıkama sisteminin üç kullanımda bir devreye girdiğini ve yaklaşık 14 litre su harcandığını bildirdiler. | Open Subtitles | دورة الغسيل التلقائي هو تسبب بعد كل استخدام الثالث. ويتطلب حوالي ثلاثة غالونات من الماء. |
Bu durumda Vanessa otomatik tuvalete yanında bununla girdi ve vücudunda yaralar açtı. | Open Subtitles | وهذا يعني انها جلبت هذه إلى الحمام التلقائي معها، و لحقت بها إصابات بهم. |
Vanessa senin kanını alınca otomatik umumi tuvaletlerden birine girdi. | Open Subtitles | ثم عندما وصلت إلى الدم، أخذت ذلك معها إلى في المراحيض العامة التلقائي. |
Bu araç otomatik vitesten manüel vitese geçmiş. Teddy sakso çekmiş. | Open Subtitles | لقد تحولت السيارة من النظام التلقائي إلى النظام اليدوي |
Bu kayıt, Cook İlçesi Hapishanesinin otomatik kaydıdır. | Open Subtitles | هذا نظام الهاتف التلقائي لسجن مقاطعة كوك |
Çekiş kontrolünün düzgün kapatılmadığını söyleyecektir. | Open Subtitles | سيقول التحكم التلقائي لم يقفل بشكل جيد |
Bugün Ajan Scully Kendiliğinden alev alan insanlar dediğinde kalbim yerinden fırlayacak gibi oldu." | Open Subtitles | قفز اليوم قلبي عندما الوكيل سكولي الإحتراق الإنساني التلقائي المقترح. |
Zihin okumaktan ve kendi kendine doku yenilenmesinden bahsetti. | Open Subtitles | كان يتكلم عن قراءة الأفكار و التجديد التلقائي |