aşık olduğum kız, eski sevgilisiyle birlikte olmak için buraya taşındı. | Open Subtitles | هذه الفتاة التي أحبها إنتقلت إلى هنا مع حبيبها السابق |
Annesi aşık olduğum kadın ve isimlerimiz de aynı. | Open Subtitles | أمه هي المرأة التي أحبها ونحمل نفس الاسم |
Bu çok sevdiğim hayvanların korunması için gerçekten ne katkı yaptığımla ilgili olarak kendimi sorguluyorum. | TED | أسال نفسي عن المساهمات الحقيقية التي قمت بها من أجل المحافظة على تلك الحيوانات التي أحبها |
Sen, sevdiğim bir kadın ve dünyaya yeni getirmiş olduğu çocuğumdan bahsediyorsun. | Open Subtitles | انت تتحدث عن المرأة التي أحبها والطفلة التي أنجبتها لتوي إلى العالم. |
Her şeyden daha çok sevdigim kız oluyor ve bu da benim suçum. | Open Subtitles | الفتاة التي أحبها أكثر من أي شئ تموت وهذا بسببي |
Senin En sevdiğim yönün değil ama kulüplerden anlarsın ve eğlenmeyi de biliyorsun. | Open Subtitles | هذه ليست الميزة التي أحبها فيك لكنكَ تعرف مظهر الملهى وكيف تحظى بالمرح |
Piz'in sevdiğim yanlarından biri de bu. | Open Subtitles | هذا واحداً من الأشياء التي أحبها في (بيز) |
Kont yıkılmıştı. sevdiği kadın ona ihanet etmiş, yalan söylemişti. | Open Subtitles | الكونت كان محطماً , المرأة التي أحبها عروسه , خدعته |
Ve bu cihazlardan biri, benim sevdiğim, video kullanımı. | TED | وإحدى الأدوات التي أحبها شخصيًا هي استخدام الفيديو. |
Yalnızca eve gitmek ve aşık olduğum kızı görmek istiyorum ama onun yerine belki hiçbir zaman yapmayacağım şeyler yüzünden ölebilirim! | Open Subtitles | أريد فقط العودة للمنزل و أريد رؤية الفتاة التي أحبها ولكن بدلا من ذلك قد أموت على شيء ما |
Muhtemelen bunu aşık olduğum hatuna dememeliyim ama korkağın tekiyimdir. | Open Subtitles | , ربما لا يجب أن أقول هذا للمرآة التي أحبها لكنني ضعيف |
aşık olduğum kadını, evleneceğim kadını verdi. | Open Subtitles | لقد منحني المرأة التي أحبها ... المرأة التي سأتزوجها |
2014'te, yasanın değiştiği günde, gerçekten çok sevdiğim eşimle evlendim. | TED | وفي عام 2014، وفي اليوم الذي تغير فيه القانون، تزوجتُ زوجتي التي أحبها كثيرًا، بالفعل. |
Sonra da çok sevdiğim o büyük, mavi gözleri gördüm ve bana şüpheyle bakıyorlardı. | TED | وبعدها رأيت هذه العيون الزرقاء الواسعة التي أحبها كثيرًا، تحدق فيّ بشك. |
Ben üzerime düşeni yapıyorum, bir feminist olmaya çalışıyorum, dünyadaki kadınların seslerini yükseltiyorum ve evde de, en çok sevdiğim kadınları susturmak için yüksek sesimi kullanıyorum. | TED | لذلك فإنني هنا أقوم بواجبي، محاولًا لأكون مناصرًا للمرأة، موصلًا أصوات النساء حول العالم، وفي البيت، أستخدمُ صوتي العالي لإسكات صوت المرأة التي أحبها أكثر شيء. |
Ama İngiliz çalışmasıyla çalışmış olan bilim insanları sebepleri elde etmek için çok çalıştılar, Ve bu, benim özellikle sevdiğim bir çalışma. | TED | ولكن العلماء الذين يعملون مع هذه الدراسة البريطانية يعملون بجدية ليعلموا الأسباب، وهذه هي الدراسة التي أحبها بشكل خاص. |
sevdiğim bir şey de nasıl iç karartıcı olduğu. | Open Subtitles | إنها أكثر الأشياء التي أحبها فيها، مدى إثارتها للإحباط. |
Her şeyden daha çok sevdigim kız oluyor ve bu da benim suçum. | Open Subtitles | الفتاة التي أحبها أكثر من أيّ شيء تحتضر ، والذنب ذنبي |
Fakat tahta benim En sevdiğim malzeme ve size tahta hakkındaki hikayeyi anlatacağım. | TED | ولكن الخشب هو المادة التي أحبها أكثر، وسأخبركم قصة الخشب. |
Diane'in sevdiğim milyonlarca şeyi var. | Open Subtitles | من الأشياء الكثيرة التي أحبها بخصوص (ديانا) |
sevdiği kadın geçen sene ölmüş o da kendini çalışmaya vermiş: | Open Subtitles | المرأة التي أحبها توفت العام الماضي وهو أغرق نفسه في العمل على الطريقة اليابانية كرجل مجنون |
Söyle kızlara, benim sevdiğim şarkıyı çalsınlar. | Open Subtitles | اطلبي من الفتيات أن يعزفن الأغنية التي أحبها |
sevdiğim kadına benden ayrılması için yüz bin dolar teklif ettin. | Open Subtitles | عرضت على المرأة التي أحبها مئة ألف دولار لهجري |
Ona sevdiğim kadınla arabamın arka koltuğuna gittiğimi.... ...ve 10 dakika dönmeyeceğimi söyle. | Open Subtitles | أخبره انني ذاهب للمقعد الخلفي لسيارتي مع المرأة التي أحبها ولن أعود لمدة 10 دقائق |