Neden olmasın?" dedim. Bay Corleone, solunuzda oturan beyefendinin kim olduğunu söyler misiniz? | Open Subtitles | سيد كورليونى, هل من الممكن أن تُعرف اللجنة بالسيد الجالس الى يسارك ؟ |
Bir torba dolusu paranın yanında oturan adamın dediğine bak. | Open Subtitles | الرجل الجالس بجانب حقيبة الأموال الضخمة هو من يقول ذلك |
Solumda oturan beyefendi çok meşhur, belki fazlasıyla meşhur birisi, Frank Gehry. | TED | السيد الجالس على يساري هو الشهير جداً، ربما الشهير زيادةً عن اللزوم فرانك جيري |
Ben hala şurada oturan adamı görüp görmemeni umursamıyorum. | Open Subtitles | إذا كُنتِ مازلتِ تَـريْ هذا الرّجُـل الجالس هنا أم لا |
Şurada oturan yaratığa bir bakın. | Open Subtitles | الآن ، ألقوا نظرة على عذا المخلوق الجالس هناك |
Yüzbaşının yanında oturan genç dostumuz kim? | Open Subtitles | من هذا الشخص ضئيل الحجم الجالس بجوار الكابتن .. |
Bay Corleone, solunuzda oturan beyefendinin kim olduğunu söyler misiniz? | Open Subtitles | سيد كورليونى, هل من الممكن أن تُعرف اللجنة بالسيد الجالس الى يسارك ؟ |
Bay Corleone, komisyonumuza sol yanınızda oturan, Beyfendinin kim olduğunu söyleme inceliğinde bulunur musunuz? | Open Subtitles | سيد كورليونى, هل من الممكن أن تُعرف اللجنة بالسيد الجالس الى يسارك ؟ |
Bay Corleone, solunuzda oturan beyefendinin kim olduğunu söyler misiniz? | Open Subtitles | سيد كورليوني, هل من الممكن أن تُعرف اللجنة بالسيد الجالس إلى يسارك ؟ |
O Tamam.Yerleş öyle kalacak. oturan oturacaktır.İyi günler! | Open Subtitles | حسناً فليظل الجالس بالداخل كما هو وليبقى من فى الخارج كما هو ، يومك سعيد |
Sayın kurul üyeleri, karşınızda oturan bu adam bir zamanların kötü şöhretli, kötü dahisi. | Open Subtitles | السادة أعضاء اللجنة، إن الجالس أمامكم العبقري الشرير الذائع الصيت قد شفي تماما |
Onların kralı romada tahtında oturan nokta şapkalıdır. | Open Subtitles | ملكهم الجالس فى روما مرتديا القبعة المثلثة |
Kafasında taçı ile , Roma'daki sarayında oturan Kral'ı. | Open Subtitles | ملكهم الجالس فى روما مرتديا القبعة المثلثة |
Karısı, şu köşede oturan otelciden maden için bir teklif almış. | Open Subtitles | تلقت أرملته عرضاً على أرضه من صاحب النزل ذاك الجالس في الزاوية |
Belki yanında oturan biri hayatını Rebecca'yı mutlu etmeye harcamak istiyorsa. | Open Subtitles | ربما الشخص الجالس بجوارك يريد ان يقضي بقيه حياته لجعل ريبيكا سعيده |
Ve şunu anla, yanıbaşında oturan birinin var oluş sebebi sen olabilirsin. | Open Subtitles | و اعلمي ان الشخص الجالس بجوارك يمكن ان يكون وجودك باكمله |
Şu adam çok hoş şu arkamda oturan. Onu görebiliyor musun? | Open Subtitles | هذا الرجل لطيف جداً الجالس خلفي هل يمكنك رؤيته ؟ |
Eğer bu işe yaramazsa, yanımda oturan adamdan kazanacağını umduğum dosyayı araklarım. | Open Subtitles | و إذا لم ينجح فاسرق الحياة من الشخص الجالس أمامك و أمل أنه ناجح |
Küçük trajik ofisinde katlama bir masada oturan arkadaşıma da saygı gösterir misin? | Open Subtitles | هلا احترمتِ صديقي المسكين الجالس على طاولة قابلة للطي، في مكتبه البئيس؟ |
Kızıl Bulut'un kaç adamı o gün Little Bighorn'da oturan Boğa ve Çılgın At ile birlikteydi, merak ediyorum doğrusu? | Open Subtitles | اريد ان اعرف كم من الغيوم الحمراء *الشباب* يصطادون في وادي بيجهورن مع الثور الجالس و الحصان المجنون *اسماء هنود* |
Belki mobilette arkamda oturanın kim olduğunu bilmememdendi. | Open Subtitles | ربما لأنه لم تكن لدي أدنى فكرة عن الرجل الجالس خلفي |
Ertesi gün geldi, biraderlerim ve elimden geleni yaptım sabah ve akşam aynı oyunu oynamak kendimi itaatkar, iyi bir malşik gibi göstermek için işkence sandalyesindeydim aşırı-şiddet sahnelerini ekrana yansıttıklarında ses bandında, yalnızca müzik vardı. | Open Subtitles | وجاء اليوم التالي وبذلت أقصى جهدي صباحاً وبعد الظهر لألعب بطريقتهم دور الشاب المتعاون الجالس على كرسي التعذيب |
Muhtemelen biraz baskı altında hissettiniz, belki de yanınızdaki kişiden şüphe duydunuz. | TED | ربما كنت تشعر بالقليل من الضغط، ربما الشكّ في الشخص الجالس بجانبك؛ |