Evet ama planın o kısmı pek de iyi gitmemiş. | Open Subtitles | نعم، ذلك الجزء من الخطة لم يسر على نحوٍ حسن |
Bir görüşe göre beynin bu kısmı bir çeşit pompa gibi davranıyordu. | Open Subtitles | و فكرة أن هذا الجزء من الدماغ يعمل كمضخة أو ما شابه |
Sana törenin bu kısmını keselim demiştim. Bu tamamen çağdışı. | Open Subtitles | أخبرتك أن نقتطع هذا الجزء من المراسم إنه عتيق جداً |
Kütüphanenin çoğu referans kitabının binanın bu kısmına göç ettiğini duydum. | Open Subtitles | سمعت أن مراجع معظم المكتبة هاجرت إلى هذا الجزء من المبني |
Bana ülkenin bu kısmında şık görünümlü bir erkeğin hep hoş karşılandığı söylendi. | Open Subtitles | قيل لي أن الذكور المؤهلين هم علاج نادر في هذا الجزء من البلاد |
Denizaltının bu bölümü saldırının en ağır kısmını göğüslemiş olmalı. | Open Subtitles | لابد وأن هذا الجزء من الغواصة قد تعرض لأقصى هجوم |
Yani, o zaman dünyanın bu kısmından ayrılamaya karar verdim. Ve ben orta batıya gidecektim. | TED | إذاً، بعد ذلك قررت مغادرة ذلك الجزء من العالم. وكنت ذاهباً الى وسط الغرب. |
Acı ve ıstırap dolu dünyanın o kısmı çok ezici gözüküyor. | Open Subtitles | حجم الشقاء والمعاناة فى ذلك الجزء من العالم يبدو ساحقاً للغاية |
En azından sunumun bu kısmı ile ilgili talimatlarımı takip edebilmişler. | Open Subtitles | حسناً، على الاقل انهم يتبعون تعليماتي بخصوص هذا الجزء من العرض |
- Şehrin o kısmı çok ıssızdır. - Viraneye benziyor. | Open Subtitles | ـ هذا الجزء من المدينة مهجور ـ أنه يبدو مزبلة |
Zemin katın bu kısmını Anna için yapmasında babama yardım etmiştim. | Open Subtitles | لقد ساعدت أبي في إصلاح هذا الجزء من القبو خصوصاً لأجلها |
İşin bu kısmını sevmediğini biliyorum ama bu da işin bir parçası. | Open Subtitles | أعلم أنّك لا تُحب هذا الجزء من العمل، ولكنه جزء من العمل |
Neyse ki onun yanındaki iki çocuğun ormanın bu kısmına düştüğü görülmüş. | Open Subtitles | لحسن الحظ، ولدان من معارفه رأيا سقوط هإلى هذا الجزء من الغابة |
Malesef örgütümüz de onun için kendini dünyanın o kısmına taşıdı ve bildiğin gibi, diğerleriyle çok iyi geçinemiyoruz. | Open Subtitles | ولسوء حظّه، كانت منظّمتنا .قد وضعت يدها على هذا الجزء من العالم وكما تعلم، فإنّنا لا نطيق لنا شريك. |
Kırmızı renkli yerler okyanusun bu kısmında para kaybediyoruz demek. | TED | حيث سيدل اللون الأحمر على خسارة مالية من الصيد في ذلك الجزء من المحيط، |
Ata topraklarının gücü geçici gözükse de dünyanın bu kısmında aslında esastır. | TED | السلطة من الوطن الأم لذا الأساس لهذا الجزء من العالم يبدوا أنه مسكن |
Yeniden-kombinasyonun tam yerini tam olarak saptayan, DNA'nın kısa bölümü budur. | Open Subtitles | هذا هو الجزء من الحمض النووي الذي يحدد مكان إعادة التركيب |
Senaryonun bu kısmından emin değilim. | Open Subtitles | الان , هذا هو الجزء من النص الذى لست متاكده منه |
Dünyanın bu tarafında, dolunay Ekim festivalinin sonlarına doğru denk gelir. | Open Subtitles | في هذا الجزء من العالم، الحصاد سوف يكون مهرجان أواخر أكتوبر. |
Eğer şirketin bu kısmının varlığı durdurulursa, kredi verenler için bir karışıklık olacak. | Open Subtitles | ،إن كان ذلك الجزء من الشركة لم يعد موجوداً فسـوف يصبح فوضى للدائنين |
Seni şehrin bu tarafına getiren şey nedir? Halka mı karışıyorsun? | Open Subtitles | ما الذي جلبك إلى هذا الجزء من المدينة , تتجول ؟ |
Bataklığın bu tarafını bilmiyorum. | Open Subtitles | يجب أن نتبعه أنا لا أعرف ذلك الجزء من المستنقع |
Geçen yıl rüzgâr çıktı ve bazı külleri buraya savurdu, ormanın bu tarafı yandı. | Open Subtitles | السنة الماضية الرياح هبت وتناثربعضالرمادهنا .. وحرقت هذا الجزء من الغابة وتقيباًجزءمن بيتي.. |
Bilirsiniz maceranın bu bölümünde sosislere sarılı vaziyette ölümle yüz yüze kalma gibi bir huyunuz olduğu aklıma geldi. | Open Subtitles | وتعرف لذا توقعت انك تنوي ان ينتهي بك المطاف ملفوفا بالنقانق وتواجه الموت المحقق في هذا الجزء من المغامره |
Ve eğer Amerikanın bu bölgesindenseniz Burası için için yanan kömür yığınına benzer. | TED | وإذا ذهبتم لهذا الجزء من البلاد، هذه ما تبدو عليه هذه الأكوام المحروقة من مخلفات الفحم. |
Bu çukura girdiğinde hattın bu bölümünü gözlemekten sorumlusun, tamam mı? | Open Subtitles | عندما تكون هنا فأنت مسؤول عن مراقبة هذا الجزء من الجبهة. |