Cassandra'nın içindeki nesne bunun milyon katı bir çekirdek tepkimesi yaratabilir. | Open Subtitles | الجسيم داخل كاساندرا قد يسبب انفجار نووى اكبر بملايين المرات |
Sadece tamamen siyah bir nesne yıldızından gelen yeterli ışığı emerek böyle kavurucu sıcaklıklara ulaşabilir | Open Subtitles | الجسيم المعتم وحده ما يمتصّ ضوءًا يكفي من نجمه ليصل لتلك الحرارة الحارقة |
Bize göre, muhtemelen, hâlâ bilinmeyen birçok parçacık var ve çok daha büyük bir simetriye, çok daha büyük bir teoriye, | Open Subtitles | نحن نعتقد، ربما أن هذا الجسيم والعديد من الجسيمات الأخرى لا تزال هناك وكلها جزء من تماثل أكبر من ذلك بكثير |
Bunu anlamak için, bir parçacık ya da bir dalga gibi davranmanın ne demek olduğunu düşünmek gerek. | TED | ولاستيعاب ذلك، علينا أن نفكر في طبيعة سلوك الجسيم أو الموجة. |
Kaza yüzünden iç organları ağır hasar görüğü için sadece kafasını saklayabildik. | Open Subtitles | بسبب الضرر الجسيم الذى حدث لجسمه أثناء الحادث إستطعنا أن نحافظ على الرأس فقط |
Işığın temel parçacığı olan foton bir atom veya molekülden ortaya çıktığı sırada, ışık hızında doğar. | Open Subtitles | الجسيم الأساسي للضوء الفوتون خُلِقَ مسافراً بسرعة الضوء حين ينبثق من ذرة أو جزيء |
Bir parçacığın konumunu gayet iyi biliriz, ama onu da dalgaboyu yoktur; dolayısıyla momentumunu bilemeyiz. | TED | يُمكننا تحديد موقع الجسيم جيداً، ولكنه لا يملك طولاً موجياً، فلا نعرف قوته الدافعة. |
Eğer bu Mars benzeri nesne doğrudan Dünya'ya çarpmış olsaydı belki de bugün burada Dünya'nın yerine başka bir asteroit kuşağı olurdu. | Open Subtitles | لو اصطدم هذا الجسيم الشبيه بالمريخ بالأرض مباشرة لربما كان هناك حزام كويكباتٍ آخر حيث توجد الأرض اليوم |
Bu gizemli nesne bir dakikadan daha az bir sürede 5 kat daha parlak olabilir. | Open Subtitles | هذا الجسيم الغامض قد يزيد لمعانه خمسة أضعافٍ في أقلّ من دقيقة |
Büyük bir kütlesi olan nesne, daha güçlü çekim gücüne sahiptir. | Open Subtitles | كلما زادت كتلة الجسيم كانت جاذبيته أقوى |
Yuvarlak bir nesne oluştururlar. | Open Subtitles | بتشكيل الجسيم دائريًا |
Ardındaki nesne gerçekten tuhaf -- | Open Subtitles | الجسيم المسؤول عنه غريب |
Bu belirsizlik, iyi veya kötü ölçüm meselesi değildir; parçacık ve dalga doğalarının birleşiminin kaçınılmaz bir sonucudur. | TED | وهذا اللايقين لا يتعلق بسوء أو جودة القياس، ولكنه نتيجة حتمية تصاحب مزج طبيعتي الجسيم و الموجة. |
İsterseniz parçacık fiziğinin Newton kanunları diyebilirsiniz. | TED | هو قانون نيوتن، اذا اردتم لفيزياء الجسيم. |
Aslında, parçacık, üç boyutlu alandaki uyarımın, yani uzaydaki bölgesel bir sallantının başka bir adıdır. | TED | في الحقيقية ، الجسيم هو أسم آخر للوجود في مجال ثلاثي الأبعاد . فضاء متذبذب |
Sonra da ben ofisinde yapılan ağır yazım hatası yüzünden Donna'dan ayrıldım. | Open Subtitles | وأنا انفصلت عنها بسبب خطأ عيادتها الجسيم |
Saldırı, darp, cinayete teşebbüs, cinayete teşebbüs ağır yaralama, darp. | Open Subtitles | لائحة اتهام بتهمة الاعتداء والشروع في القتل و الشروع في القتل الاعتداء الجسيم |
Yüzbaşı Mathison ağır ihmal ile suçlanacak. | Open Subtitles | كابتن ماثيثون هنا تم إتهامها بالإهمال الجسيم |
Bugüne kadar hiçbir deney bir parçacığı ışık kadar hızlı hareket ettirmeyi başaramadı. | Open Subtitles | لم تُبتكر تجربة بعد يتمكن فيها الجسيم من التحرك بسرعة كسرعة الضوء |
Tanrı parçacığı, teorisi 1964'e dayanan, ...Higgs Bozon'undan başka bir şey değil. | Open Subtitles | الجسيم الإلهي هو جسيم هيغز نفسه الذي وضعت نظريته عام 1964 |
Önce, nano parçacığın çekirdeğiyle başlayalım. | TED | دعونا أولاً نبداً بجوهر ومحتوى الجسيم النانوي. |
Yani iki amaca hizmet eden nano parçacığın etrafına ayrı negatif yüklü bir katman ekleriz. | TED | ولذلك، نضيف طبقة إضافية سلبية الشحن حول الجسيم النانوي. والذي يخدم هدفين. |
Tahmin edin ne olur? Nano parçacığımız yabancı bir madde olarak algılanır. | TED | أتتخيلون؟ يعتبر الجسيم الثانوي المتناهي الصغر جسم غريب. |