İnanırım. Ama, bir süreliğine başka seans yapmayacağız. | Open Subtitles | أصدقك ، وسوف لن تكون هناك مزيداً من الجلسات لبعض الوقت |
Bunu bir seans olarak ele almam gerektiğini anlıyorsundur. | Open Subtitles | و أنتِ تفهمين أنه يجب أن أعتبر هذه إحدى الجلسات |
Ama bu seanslar sağ olsun, şimdi iyiyim galiba. | Open Subtitles | لكن هل تعلم انني استفدت من هذه الجلسات ، اظن انني بخير الآن |
Özel seanslar, eşlerin özel sorunları üzerinde çalışmamıza olanak sağlıyor. | Open Subtitles | الجلسات الخاصة تساعدنا على الاهتمام بالمشاكل الشخصية بين الزوجين |
Emin olamayız ama bu seanslara devam edeceğiz, belki hipnozu bile deneyebiliriz. | Open Subtitles | لكننا سنتابع هذه الجلسات وقد نجرّب التنويم المغنطيسي |
Keşke terapi de bu kadar kolay olsaydı. | Open Subtitles | أتمنى لو كانت الجلسات النفسية بهذه السهولة |
Bak ben psikiyatristim. Bu sorunu bir seansta çözebiliriz... | Open Subtitles | أنا طبيب نفسي، ربما بإمكاننا إخراج مشاكلك في الجلسات |
Vergi muafiyeti olan kurumların oturumları süresince. | Open Subtitles | في سياق هذه الجلسات المعفاة من الضرائب على المؤسسات |
Devam edelim. seans notlarını henüz bize göndermemişsin... | Open Subtitles | حسناً، دعنا نكمل نريد ملاحظاتك عن الجلسات |
Niçin eski seans notlarına bakmıyorsun? | Open Subtitles | لمّ لا تنظر ملياً في ملاحظات الجلسات القديمة؟ |
Eğer gerçekten de zeki olsaydım rehberlik hocası ile birkaç seans geçirmeni söylerdim. | Open Subtitles | وإذا كنت ذكية حقاً، كنت لأنصحك بأن تقوم بحجز بعض الجلسات عند المستشارة الإجتماعية |
seanslar arası mola verecek çok da vaktimiz bulunmuyor. | Open Subtitles | وعندها لن نستغرق وقتاً طويلاً بين الجلسات |
Bu seanslar sayesinde durumunuzun nasıl olduğu konusunda bilgi ediniyorum. | Open Subtitles | تسمحُ لي هذه الجلسات بمتابعةِ أخبارك و معرفةِ أحوالك. |
- ...karıştı ve seanslar sırasında odaklanma yetisini azalttı. | Open Subtitles | مُسببة في تقليل قدراته في التركيز أثناء الجلسات. وشكراً لك. |
Geçen hafta her gün bu seanslara katıldım ama annemin onu burada saklamasıyla, bir şey değişmeyecek. | Open Subtitles | أنا أحضر تلك الجلسات يومياً منذ أسبوع لكن لن يتغير أي شئ إن لم تكف عن إخفائه هنا |
Jessi ondan özel terapi görüyor. | Open Subtitles | لدى جيسي بعض الجلسات العلاجية الخاصة معها |
Ona seansta söylediğim bir şeyi Maureen Kingsley'ye mi anlatmış? | Open Subtitles | هل قال شىء لـ"مورين كينجسلى" من كلامى له اثناء الجلسات |
Grup oturumları öncesi sorusu olan? | Open Subtitles | لذا، هل هناك اسئله، قبل الجلسات الجماعيه؟ |
Wendy, acaba 10 seansa katıldığımı göstermek için formumu imzalar mısın? | Open Subtitles | كنت أتسائل فيما إذا كنت توقعين بأنني حضرت جميع الجلسات العشر؟ |
Nathan Dungan isimli biri de dâhil, bir grup genç ve yetişkini belli bir süre bir araya getirip bir dizi oturum düzenledi. | TED | قام شخص اسمه نيثان دونجان بتكوين مجموعة من المراهقين والبالغين ليجتمعوا معًا ويلتقوا في سلسلة من الجلسات لفترة محددة. |
Belki muayenehane dışında daha çok özel seansın yardımı dokunabilir. | Open Subtitles | ربما المزيد من الجلسات لنا معاً خارج المكتب ستكون نافعاً |
Sanırım oturumlar biraz ertelenebilir. | Open Subtitles | -في الحقيقة أعتقد أن الجلسات ستؤجل لفترة |
Kurulum halka açık bir duruşma isteyebilir. | Open Subtitles | لجنتي لها القوّة لعقد الجلسات العامّة العلنية |
Terapiyi seninle sınırlamamız gerektiğini. | Open Subtitles | -أظن أنه يجب علينا أن نبقي هذه الجلسات عنك |
Dünkü duruşmada ifade veren CIA ajanına bir şey demiyorum ama Mark; | Open Subtitles | عميل المخابرات المركزية الذي شهد الجلسات أمس |
Yani,burada oturumlarda çalıyor, etrafta yardım ediyor. | Open Subtitles | لقد كان يعزف فى الجلسات ويساعد هنا |
Grup seanslarında daha dışa dönük. Ama pek bir şey anlatmamış. | Open Subtitles | إنها وديه قليلاً في الجلسات لكن ليس إلى هذا الحد |