"الجلوس في" - Translation from Arabic to Turkish

    • oturup
        
    • oturmak
        
    • oturabilir
        
    • oturmaktan
        
    • oturabilirsiniz
        
    Ve böyle bir odada oturup elinizde joystik, kulağınızda kulaklık ile bunun gibi bir robotu okyanus tabanında oradan oraya sürebilirsiniz. TED ويمكنك الجلوس في غرفة مثل هذه مع عصا تحكم وسماعات رأس وقيادة روبوت مثل ذاك حول قاع المحيط في الوقت الحقيقي.
    Kasvetli odamda bütün gün oturup can sıkıntısından kafayı sıyırmamı mı? Open Subtitles الجلوس في غرفة الفن كل يوم، والخروج من عقلي بسبب الملل؟
    Yani belki ikimiz de aynı masaya oturup yemek yiyebiliriz. Open Subtitles لربما يمكن لكلانا الجلوس في نفس الطاولة سويًا وتناول الطعام
    Çember şeklinde oturmak, ateşin etrafında oturmaya benzer. TED الجلوس في دائرة تشبه الجلوسَ وسط النار.
    Ben de kadınlara özel odada oturmak zorunda kalıyordum ve kurulda olup bitenden haberim bile olmuyordu. TED كان علينا الجلوس في غرفة مستقلة للنساء، دون أدنى دراية بما يحدث داخل المجلس.
    Öne oturabilir miyim? Open Subtitles هل بإمكاني الجلوس في المقدمة؟ بالطبع بإمكانك الجلوس في المقدمة
    Yine sizi örnek alıyor derdim ama koridorda oturmaktan bıkkınlık geldi. Open Subtitles كنت لأقول أنها تقلدكِ مجددًا، ولكني مللت من الجلوس في الردهة
    Ben açıkta otururum. Siz kapalıda oturabilirsiniz. Open Subtitles أنا سأجلس في الدرجة العلوية و أنتما يمكنكنا الجلوس في الأمام
    Orada başkentteki koltuğunda oturup evini ve ailesini öldüren insanları nasıl koruyabiliyor? Open Subtitles كيف يمكنه الجلوس في الكابيتول والدفاع عن الذين دمروا منزله وقتلوا عائلته؟
    Bütün gün evde oturup yas tutma lüksüne sahip değilim. Open Subtitles إنني لا أملك رفاهية الجلوس في المنزل في حالة حزن
    Bu buz gibi hücrede oturup ölümü beklemekten daha mı kötü? Open Subtitles هل هو أسوأ من الجلوس في خلية تجميد، في انتظار الموت؟
    İçinizden bir kişi bile, yerinde oturup iki elini kullanarak alkışlamanın dışında azıcık farklı bir şekilde alkışlamayı düşünmedi. TED لم يفكر ولا واحد منكم حول التصفيق بطريقة مختلفة قليلاً فضلاً عن الجلوس في مقاعدكم هناك وإستخدام يديكم.
    Evde oturup dahil olamamak benim için çok zordu. TED كان من الصعب بالنسبة لي الجلوس في المنزل وألّا أكون عنصرًا فاعلًا.
    Bir ofiste oturup birilerini öldürme emri vermenin insanları mıhlamaktan bir farkı yok. Open Subtitles الجلوس في المكتب واعطاء اوامر للآخرين بالقتل ليس مختلفا عن وضع رصاصه في قلب رجل
    Ofiste oturup, birilerinin ölüm emrini vermekle bir insanın kalbine bir kurşun sıkmanın, hiç bir farkı yoktur, inan bana. Open Subtitles الجلوس في المكتب واعطاء اوامر للآخرين بالقتل ليس مختلفا عن وضع رصاصه في قلب رجل
    En iyisi sessizce oturmak ya da çok fazla konuşmaktır. İkisi de aynı. Open Subtitles من الأفضل الجلوس في صمت، أو التحدث كثيرا، فكلاهما سيان
    Neden onun içinde oturmak zorundasın? Open Subtitles حسناً، لقد إعتدتَ على الجلوس في ذلك الحوض الساخن
    İç çamaşırıyla sahte bir akvaryumda oturmak mı? Open Subtitles الجلوس في خزان الأسماك وهمية في الملابس الداخلية؟
    - İstediğimiz yere oturabilir miyiz? Open Subtitles أيمكننا الجلوس في أيّ مكان؟ أجل، أيّ مكان ممكن.
    cellom ile birlikte arabada oturabilir miyim? Open Subtitles أيمكنني الجلوس في السيارة مع الكمان خاصتي؟
    Bir süre odasında oturabilir miyim diye soracaktım. Open Subtitles كُنْتُ فقط أَتساءلُ إذا يُمْكِنُني الجلوس في الغرفة لفترة
    Üçüncü kişi oturduktan sonra ise, sonuncu kişiye dördüncü sandalyeye oturmaktan başka seçenek kalmaz. TED وبعد جلوس الشخص الثالث، لا يتبقى للشخص الرابع أي خيار سوى الجلوس في المقعد الرابع.
    İstediğiniz yere oturabilirsiniz. Open Subtitles يمكنكم الجلوس في المكان الذي ترغبون به، إتفقنا؟

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more