| Politico'daki herkes onu okuyor, çünkü Slugline flaş haberleri flaş olmadan önce veriyor. | Open Subtitles | الجميع في تلك الصحيفة يتابعه لأنه يأتي بالأخبار العاجلة قبلهم. |
| Londra'daki herkes benim önemli bir menajer olduğumu bilir | Open Subtitles | الجميع في لندن يعرفني باعتبارها متعهد المهم. |
| Teoride, İsrail'deki herkes orduya hizmet etmekle yükümlü. | TED | نظريا يجب على الجميع في إسرائيل أن يخدموا في الجيش. |
| Ama buradaki Herkes seni seviyor ve ne diyeceğini takmayacaktır. | Open Subtitles | وكما يفعل الجميع في الداخل ولا أحد يهتم بما ستقوله |
| Brigham'daki herkesin bunu bilmesini istemem. | Open Subtitles | لا أود أن يعرف الجميع في بريجهام عن هذا الشأن. |
| Senin Kraliçe'den bir çocuğun olsa bile, Burgund'taki herkes çocuğun Siegfried'in piçi olduğu dedikodusunu yapacak. | Open Subtitles | حتى لو حملت الملكة طفلاُ منك فإن الجميع في بورغيند سيثرثرون بشائعات بأنه ابن سيغفريد |
| San Francisco'daki herkesi öldürmeye mi çalışıyorsun serseri! | Open Subtitles | هل تحاول قتل الجميع في سان فرانسيسكو كنت الأحمق؟ |
| Biliyorum, bu benzersiz bir fırsat derken Aven Exem'daki herkes adına konuşuyorum. | Open Subtitles | و أعرف أني أتكلم نيابة عن الجميع في إكزم آفين حين أقول أن هذه فرصة فريدة |
| Charleston' daki herkes iyi bir hayalet hikayesini sever, ve gerçekten şeytan çıkaran birini tanıyorum kasabaya da daha yeni taşındı. | Open Subtitles | أعلم أن الجميع في تشارلستون يحب قصة شبح و كنا نسمع عن طارد الارواح الشريرة الذي توالت في المدينة |
| ÇTYK'daki herkes adam sanki rock yıldızıymış gibi davrandı. | Open Subtitles | عامله الجميع في الوكالة القضائية كما لو أنه مغني روك مشهور. |
| Buraya onları nasıl yeneceğimizi öğrenmek için gönderildim ama Hisar'daki herkes benimle konuşmaya zahmet edenler bile hepsi daha gezenlerin varlığından şüphe ediyor. | Open Subtitles | لقد أرسلت إلى هنا لتعلم كيفية هزيمتهم، ولكن الجميع في القلعة، أولئك الذين سيتحدثون معي، |
| Güney'deki herkes Kennedy taraftarı değil sanıyordum. | Open Subtitles | أعتقد أن الجميع في الجنوب لم ينتخب لكينيدي. |
| Programın UCLA'ye transfer olabileceğini duyduğumuzda Namboze'deki herkes çok endişelendi. | Open Subtitles | الجميع في قرية نامبوزي كانوا قلقين عندما سمعنا أن البرنامج قد ينتقل الى جامعة كاليفورنيا |
| Suyunda bir şey olmalı... ya da enginarlarda çünkü bu kasabadaki... Herkes seni seviyor. | Open Subtitles | لابدأنهناكشئمابالماء, أوالخرشوف, لأن الجميع في هذه البلدة يحبونك |
| Po Chi Lam'daki herkesin ondan uzak durması gerekiyor | Open Subtitles | الجميع في بو تشاي لام يحاولون الباقء بعيدا عنها |
| Harding İthalat'taki herkes ve şehirdeki tüm bayilikler size bağlı. | Open Subtitles | الجميع في "هاردنج للتوريدات" وكل تاجر في هذة المدينة يشجعونكم |
| Eğer büyüyü yaparsa aynanın büyüsü Storybrooke'daki herkesi başka birine dönüştürecek. | Open Subtitles | إذا ألقتها، سيجعل سحرها الجميع في "ستوري بروك" ينقلبون ضدّ بعضهم |
| Her nasılsa New York'taki herkesi bir yastıkta kocanabilecek kimseler gibi gösterdi. | Open Subtitles | وعلى نحو ما جعل الجميع في نيويورك يبدون كا شريك رومانسي متاح |
| Yani Herkes bir yerden başlıyor, sonra bir şey yapıyor veya başına bir şey geliyor,.. | Open Subtitles | كما يبدأ الجميع في مكان ما ثم يفعلوا شيئاً أو يصلوا إلى مرحلة تغير حياتهم |
| Bana bak, Wingate'teki herkes senden yıldız bir oyuncu olmanı bekliyor. | Open Subtitles | اسمع الجميع في وينجايت يتوقع ان تصبح نجم و لاعب كرة قدم |
| Biz de L.A.'de herkesin yaptığı gibi yaparız. Parayla gireriz. | Open Subtitles | إذاَ نفعل ما يفعله الجميع في " لوس أنجليس " |
| Marsilya'da herkes Zakii'yi uyuşturucu olayına adını karıştırmadığı için işe ortak ettiğinizi bilir. | Open Subtitles | الجميع في "مرسيليا" يعلم ذلك عندما قمتَ بالبيع لـ(زاشيا) وكان الشرط بدون مخدّرات |
| Yalnış yerdesiniz, diğer herkes üst katta restoran kısmında. | Open Subtitles | إنك في المكان الغلط, الجميع في الأعلى في غرفة الطعام. |
| Ya Amerika'daki herkese bedava sağlık sigortası verseler ve kimsenin buna ihtiyacı olmasaydı? | Open Subtitles | ماذا لو مَنحوا الجميع في أمريكا ضمانة صحّيّة مجانيّة و لم يكن أي أحد بحاجتها؟ |
| Chester's Mill'deki herkesi sevdiğini söyler dururdun? | Open Subtitles | أنتَ تقول دائماً بأنكَ تحب الجميع في " تشيستر ميل " ؛ |
| Tamam, o duruma geldiğininde, İletişim'deki herkesin hazır olmasını istiyorum. | Open Subtitles | حسناً عندما يحدث هذا، أريد أن يبقى الجميع في حالة استعداد |