Bu, Amerikadaki siyahların sadece ruhani sorunlarını değil tüm sıkıntılarını çözmelerini teşvik edecek bir yoldur. | Open Subtitles | ، ليس فقط روحيا ً .. و لكن ذلك سيعطينا الحافز على حل مشكلتنا هنا فى الموطن |
Babamın ölümüyle hayatımda meydana gelen değişim beni Kongre adaylığı için yarışmaya teşvik etti. | Open Subtitles | بعد الحدث الجلي عن وفاة والدي كان هذا الحافز لي كي أرشح نفسي لمجلس الشيوخ |
Karşılaşacağınız bir diğer problem ise motivasyon eksikliği. | TED | المشكلة الأخرى التي سوف تواجهها هي عدم وجود الحافز |
Bizi etkene yaklaştırmak veya uzaklaştırmak için motivasyon sağlar. | TED | تدفعنا إلى الحركة نحو أو بعيدًا عن الحافز. |
Bir etli çörekle böyle motive olacak kadar kolay birisin. | Open Subtitles | . أنت ساذجٌ جداً ليكون لديك مثل هذا الحافز بسبب فطيرة لحم |
Enerji, odak, tutku, motivasyon, istek ve dürtü ile bağlantılı olarak, beynin en ilkel kısımlarında bulunurlar. | TED | إنهم يقعون في الأجزاء الأكثر بدائية في الدماغ،وترتبط بالطاقة، التركيز،الشهوة، الحافز الرغبة والدافع. |
Bir kadın doğru motivasyonu olursa bir erkeği kolaylıkla öldürebilir. | Open Subtitles | المرأة بوسعها قتل أيّ رجلٍ ما إذا توفر الحافز المناسب. |
Biraz teşvik edildiklerinde insanlar sizi şaşırtabilir. | Open Subtitles | البشر يُمكنهم تقديم ما يُدهش عندما يُقدم لهم الحافز المناسب. |
- Bence şantajdan çok teşvik edici. | Open Subtitles | لا اعتقد انا ستطير لا اعتقد بقدر الابتزاز سوف يكون الحافز |
Şu an herhangi bir teşvik ya da bir ödül yokken neden hızlı süreyim ki? | Open Subtitles | والآن، في ظلّ غياب الحافز والمكافأة، لمَ عساي أقود بسرعة؟ |
ancak çocuğunu sevdiğini biliyorum, belki de o doğru şeyleri yapman için teşvik olacak. | Open Subtitles | لكني أعرف أنكِ تحبين ذلك الولد لذلك ربما يكون الحافز لكِ لكي تصححين الأمور |
İçsel motivasyon nedir, ya da ne olmalıdır? | TED | اذا، ما هو أو مالذي ينبغي أن يكون الحافز الجوهري؟ |
HM: Eh, içsel motivasyon öğrenmek olmalıdır. | TED | هيكي: حسناً، الحافز الجوهري يجب أن يكون التعلّم. |
Fizyoterapistler özel egzersizlerin iyileşme sürecini kısalttığına hemfikirler fakat hastalarda bunları yapmak için motivasyon yok. | TED | يتفق جميع أطباء العلاج الطبيعي على أن التمارين الخاصة تقلل الوقت اللازم للتعافي، ولكن المرضى ينقصهم الحافز للقيام بها. |
Tabii seni motive eden oydu. Ama bu sırada kendini harika bir koca adayına çevirdin. | Open Subtitles | بالتأكيدكان لديها الحافز ، لكن طوال الطريق جعلتُ نفسك في جحيم من المشاكل |
İş: Kendinizi tekrar motive ediyorsunuz. Ama dikkatli ilerleyin. | Open Subtitles | في العمل لديك الحافز ولكن عليك التقدم بحذر |
Süreci bölmeye ve gözlemlemeye başladığımızda, yani dürtü ve otomatik tepkiyle değil de, etkileri bakımından gözlemlemeye başladığımızda, artık çevresine otomatik olarak tepki veren, beden-zihin bilinciyle hisseden bir kişi olmaktan çıkarız. | Open Subtitles | تبدأ بكسر علاقاتها طويلة الأمد عندما نبدأ بالمقاطعة و نراقب ليس بدافع الحافز و الاستجابة و رد الفعل التلقائي.. |
Evet? Heike Musa: Herkese merhaba, ben Heike, ve sanırım bu içsel motivasyonu öldürür, kitap okumak isteyen bir çocuğu düşünürsek, ona sadece para ödeyerek, bu güdüyü ortadan kaldırırsınız, yani bu davranışı değiştirir. | TED | هيكي موسى: مرحباً بالجميع، أنا هيكي، و أعتقد أنها تقتل جوهر الحافز، فالنسبة لذلك الطفل، اذا أردت أن تقرأ، فعليك أن تستبعد هذا الحافز عبر الدفع لهم، بحيث يغيّر السلوك. |
Daha önemlisi, bu kadar malzemeyle dolu bir merkeze taşınmamıza karşın, herhangi bir şey yapmak için hiç motivasyonun yok gibi Ryuzaki. | Open Subtitles | الأهم من هذا، رغم انتقالنا لهذا المركز المليء بالمعدات يا ريوزاكي، إلا أنك تفتقد الحافز لفعل أي شيء؟ |
Ama bu bilginin yayılmasını baskılarsak belki de daha baştan yaratılmasına sebep olan ekonomik teşvikleri de azaltırız. | TED | ولكن إذا كان باستطاعتنا تقليل انتشار هذه المعلومات، فربما يقلل ذلك من الحافز الاقتصادي لإنتاجها في المقام الأول. |
Ve belki doğru teşvikle, bunu bana yapan insanlara düşman olacağımı düşünüyorsunuz. | Open Subtitles | وربما، فقط مع الحافز الصحيح ساعمل ضد من فعل بي هذا |
Gereksinim ve b*k. | Open Subtitles | الحافز والرغبه |
Bunları erken yaşta görmesi, belli arzularını tetiklemiş. | Open Subtitles | لقد أظهرت رغبات معينة التعرض المبكر كان الحافز |