| Uzun vadeli hafızamızdaki bilgilere ulaşmamızı sağlar ve ihtiyacımız doğrultusunda bazılarını ortaya çıkarıp, mevcut hedefimiz ışığında, karıştırır ve işleme alır. | TED | و تسمح لنا بالوصول الى ذاكرتنا طويلة المدى و سحب جزء منها عندما نحتاج, تخلطه و تعالجه على ضوء اهدافنا الحالية. |
| Kanseri iyileştirmeyen mevcut tedaviler de pahalı ve üstelik, bu durumlarda hasta ölüyor. | TED | العلاجات الحالية غير الجراحية للسرطان هي أيضا مكلفة بالإضافة إلى ذلك يموت المرضي. |
| Bu birçok Batılı elitin kendi siyasi düzenleri hakkında yaptığı bir iddia, kibir, Batı'nın şu anki sorunlarının kalbindedir. | TED | إنه الإدعاء العالمي الذي تدّعيه العديد من النخب الغربية حول نظامهم السياسي، الغطرسة، التي هي أساس علّة الغرب الحالية. |
| Kayıt için adınızı, rütbenizi ve şu anki ikametgahınızı belirtir misiniz, efendim? | Open Subtitles | هلا ذكرت اسمك و رتبتك و منزلتك الحالية ليتم تسجيلها يا سيدي؟ |
| Bu patentler şirketinizin şimdiki ve gelecekteki milyonlarca dolarlık gelirinizi ifade ediyor. | Open Subtitles | وهذه الاختراعات تمثل الاف الملايين من الدولارات من ارباح شركتك الحالية والمستقبلية |
| Biliyorum ki cinsiyet objektifini güncel müfredata dahil etmenin önemini görecekler. | TED | وأعلمُ أنهم سيرون قيمة دمج عدسة نوع الجنس في المناهج الحالية. |
| Muhtemelen en az mevcut fizik kadar derin yapılar inşa etmeliyiz. | TED | علينا بناء هيكل من المحتمل أن يكون عمقه بعمق الفيزياء الحالية. |
| Güçlü Süreçler Çok fazla insan, mevcut koşullarında kendini kıstırılmış, sıkışmış hisseder. | Open Subtitles | يشعر الكثير من الناس أنهم عالقون أو مسجونون أو مقيدون بظروفهم الحالية |
| Gerçi bunu başka bir şey için saklıyordum ama mevcut durumu düşününce... | Open Subtitles | كان لديّ خطط أخرى لتلك الزجاجة الأخيرة ولكني أظنها مناسبة للظروف الحالية. |
| Gerçi bunu başka bir şey için saklıyordum ama mevcut durumu düşününce... | Open Subtitles | كان لديّ خطط أخرى لتلك الزجاجة الأخيرة ولكنـّي أظنـّها مناسبة للظروف الحالية. |
| Ne yazık ki, mevcut gerilim seviyesi göz önüne alındığında elçiliğimin umduğumdan daha önce Mars'a geri dönmeme ihtiyacı olacaktır. | Open Subtitles | لسوء الحظ ، بسبب مستويات التوتر الحالية سفارتي تحتاج مني إلى العودة إلى المريخ في وقت أقرب مما كُنت أتمنى |
| Mesele şu ki şu anki bütçemiz 53,6 milyon dolar. | Open Subtitles | المقصد من هذا أن الميزانية الحالية للشعبة 53.6 مليون دولار |
| Şu anki işini gece bekçisine ver sonrasında önceden olduğu gibi yürüyüşe çağır. | Open Subtitles | اعطي وظيفتك الحالية لحارس ليلي ثم اطلبيني لأسير في أعقابك إذا جاز التعبير |
| Şu anki bildiklerimizden daha azına sahipken hazırlamıştık o teklifi. | Open Subtitles | لا, هذا بديهيا عندما كنا نعمل على نصف المعلومات الحالية. |
| Bir planımız var ama şu anki durumuna bakılırsa olumsuz değerlendireceksin. | Open Subtitles | لدينا خطة لكن أشعر أنه في حالتك الحالية ستحكمين عليها بسلبية. |
| Maeby dairenin şimdiki işgalcisine rast geldiğinde büyük bir kariyer fırsatını kaybetmişti. | Open Subtitles | ميبي قد خسرت لتوها فرصة مهنية كبيرة عندما توجهت إلى الشقة الحالية |
| Kulağa çok sıradan geliyor fakat sıradanın dışında her şey olan şimdiki zamanda çok az zaman harcıyoruz. | TED | أنها تبدو عادية جداً، و رغم هذا ننفق القليل جداً من الوقت لكي نقدر اللحظة الحالية و التي ليست عادية على الإطلاق |
| İlk başta El-Kaide operasyonu idi ve şimdiki hevesleri IŞİD. | TED | كان ذلك في البداية أنها مؤامرات تنظيم القاعدة والآن الدولة الإسلامية هي النكهة الحالية |
| güncel gelişmeleri ele aldığımız Uyan, Britanya programına hoş geldiniz. | Open Subtitles | مرحبا بكم فى انهضى يا بريطانيا العرض المهتم بالشؤون الحالية |
| Şu andaki görevim ait olduğum yerde kalmamı sağlıyor. | Open Subtitles | مُهِمَتِي الحالية هي أَنْسَبُ مَكَانٍ لي |
| Şu an kanseri en iyi görüntülemenin üç yolundan birini kullanıyoruz. | TED | أفضل الطرق الحالية لاكتشاف السرطان تتوزع ضمن واحدة من ثلاث مجموعات. |
| son yaşanan olayların ışığında Okul Yönetimi bir karar aldı. | Open Subtitles | وأيضا وفى ضوء الأحداث الحالية وكعبارة عن هدية من المدرسة |
| Sonuçlara baktığımızda beyaz sütun günümüz koşulları, kırmızı sütun ise yüzyılın ilerleyen zamanlarındaki koşullar. | TED | وإذا نظرتم إلى النتائج يشير العمود الأبيض إلى الظروف الحالية ويشير الأحمر إلى تلك الظروف في أواخر القرن. |
| Şu anda yaşadığımız zorluğun sorumlusu olduğunuzu bilmiyor da ondan. | Open Subtitles | لأنه لا يعرف إلى أى مدى أنت سبب مشكلتنا الحالية |
| İkincisi, özel hayatımı, kız arkadaşı şeyine taktığı çorap olan biriyle tartışacak değilim. | Open Subtitles | وثانياً,وأنا لن أقوم بمناقشة حياتي الشخصية مع واحد تكون حبيبته الحالية جورب رياضي |
| Biliyor musun Michelle, öğüt vermeyi pek beceremem, ama bu durumda... | Open Subtitles | انا لا امنحك نصيحة كبيرة هنا يا ميشيل ولكن بالظروف الحالية |