"الحاويات" - Translation from Arabic to Turkish

    • konteyner
        
    • konteynır
        
    • konteynırları
        
    • konteynerler
        
    • konteynırlar
        
    • Konteynırların
        
    • kasalar
        
    • kutuları
        
    • konteynerin
        
    • konteynerleri
        
    • varillerin
        
    • kutulardan
        
    • konteynırlara
        
    • konteynırlarda
        
    konteyner taşımacılığı, bunun çok verimli olmasını sağlamıştır. TED النقل باستخدام الحاويات جعل الأمر على قدر كبير من الفعالية.
    Büyük gemilerden bahsediyorum, okyanusun diğer yanına binlerce konteyner taşıyan gemilerden. TED أتحدث هنا عن السفن الكبيرة، والتي تُستخدم في نقل آلاف الحاويات عبر المحيط.
    Gerçekte konteynır gemileri Çin'den Danimarkaya mallarla dolu geliyorlar. Ve geriye boş olarak dönüyorlar. TED حيث أنه في الحقيقة سفينة الحاويات كانت محملة بالأساس ببضائع من الصين للدنمارك ومن ثم أبحرت فارغة عائدة الى شانغهاي
    - konteynırları boşaltırken sandıklardan biri yerinden oynadı. Open Subtitles لقد كنا ننقل الحاويات وبعدها نٌقِل أحد الصناديق
    Bilgiyi bilgisayara girdi konteyneri bulup, masum olduğunu kanıtlamamızı sağladı böylelikle diğer konteynerler kolayca geçebildi. Open Subtitles لقد قام بزرع المعلومات في حاسبتهُ تركنا نعثر على تلك الشاحنة وقام باثبات برائته لكي يتمكن من تهريب الحاويات الاخرى
    Bu konteynırlar bizim dünyaca ünlü 'chardonnay'lerimizden 60 galon alır. Open Subtitles هذه الحاويات مملوءة بـ60 غالونِ من الشاردين المشهور عالميا
    Aslında bu bizi alakadar etmez. Konteynırların yakınında olmayacağız. Open Subtitles حسناً, هذا لن يؤثر علينا نحن لن نقترب من الحاويات
    Bavullar, taşıyıcılar, giysi çantaları, kasalar satıyoruz. Open Subtitles نحن نبيع الحقائب ، وحقائب الظهر ، والاكياس و الحاويات
    Bunu yapmanın tek yolu malzemeyi kutulardan alıp barkodlu kutuları kamyonda bırakmak. Open Subtitles الطريقة الوحيدة ليفعلها شخصا ما أن يزيل محتويات الصناديق بدون أن يتم كشف و ترك رمز الحاويات في الشاحنة
    Çocukların bulunduğu konteynerin izini sürmeye çalıştığınızda çıkmaza gireceksiniz. Open Subtitles عندما نحاول تعقب أي من الحاويات التي تركت فيها الضحايا
    Bu konteynerleri hayatımda daha önce hiç görmedim. Open Subtitles لم يسبق لي ان رأيت تلك الحاويات من قبل في حياتي
    Bugün ise bir konteyner gemisi 150,000 ton yük taşıyabiliyor. Daha az sayıda bir mürettebatla, öncekinden daha hızlı boşaltılabiliyor. TED أما اليوم فإن سفينة الحاويات تستطيع أن تحمل مئة وخمسون ألف طن . يمكن أن تعمل بطاقم أصغر، وتُفرّغ أسرع من ذي قبل.
    konteyner deposunda biyolojik silah vardı. O yüzden çatışma çıktı. Open Subtitles ثمة سلاحٌ بيولوجي في فناء الحاويات ذلك ما كانوا يتقاتلون من أجله
    Sonra da konteyner deposunda beraber çalıştığınız o mülteci arkadaşlarınla kazandığın paranın yarısını bana vereceksin. Open Subtitles وبعدها سوف تدفع لي نصف ما أدفعه لك من عرق جبينك وذلك يشمل أصدقائك الحمقى في ساحة الحاويات
    Her konteynır için izin talebinde bulunacaklar. Open Subtitles لقد رفعوا بطلب مذكرة لكل الحاويات المتبقية
    Buradaki konteynır trafiği son 30 yılda ona katlandı. Open Subtitles نشاط نقل الحاويات تضاعف 10 مرّات في آخر 30 سنة
    Gelecek ay bir düzine konteynır sevk edebiliriz. Open Subtitles يمكننا نقل دزينة من الحاويات في الشهر القادم
    Bu, bu tür konteynırları kullanan şirketin logosu. Open Subtitles هذا الرمز من الشركة التي تستخدم هذا النوع من الحاويات
    Bilgiyi bilgisayara girdi konteyneri bulup, masum olduğunu kanitlamamizi sağladi böylelikle diğer konteynerler kolayca geçebildi. Open Subtitles قام بزرع المعلومات في كمبيوتره وتركنا نعثر على تلك الحاوية وجعلنا نثبت برائته لكي تتمكن الحاويات الباقية من الولوج
    konteynırlar genelde 12 metre uzunluğundadır. Bu, içerden 10 metre. Open Subtitles الحاويات عادة يكون طولها 40 قدماً تلك الحاوية 34 قدماً فقط من الداخل
    Konteynırların kalanını da kontrol etsek iyi olur. Open Subtitles أعتقد بأنه يجب علينا أن نتفقد باقي الحاويات
    Geçen ay, kasalar için bir adam geldi. Open Subtitles الشهر الماضي جاء أحدهم لشراء الحاويات
    Temel kutuları bırak, onlara ihtiyacımız yok. Open Subtitles إرمي الحاويات المركزية نحن لا نحتاجهم
    O eleman sana birkaç konteyneri göndermen için bu kadar ödüyorsa o konteynerin içinde buradaki paradan daha değerli bir şeyler olmalı. Open Subtitles إن ذلك الشخص مُتسعد لأن يدفع لك هذا الكم من المال لشحن حاويات، فلا بد أن ما بداخل الحاويات قيّم أكثر من الذي هنا
    konteynerleri anlamıştım ama daha da ötesini düşünebilseydim keşke. Open Subtitles اسمع ، لقد علمت بشان الحاويات لكن الامر انني لم افكر في ابعد من ذلك
    O varillerin hareket ettirildiğini varsayarak operasyon yapıyoruz. Open Subtitles لقد كنا نعمل بافتراض أن الحاويات تم نقلها ماذا لو أنها لم تنقل؟
    Onları gömmeye giderken yakınlarda bir çarpışma, 15 yıl önce metal kutulardan birini kanalizasyona düşürerek kaybetmemize neden oldu. Open Subtitles عندما كنا في طريقنا إلى دفنها بسبب اصطدام فقدنا إحدى الحاويات فسقطت في المجارير قبل خمسة عشر عاماً
    Ben gelene kadar kimse konteynırlara dokunmasın. Open Subtitles لا أحَد يلمس تلك الحاويات حتى أصل إلى هُناك.
    Hurdalarını şu garip konteynırlarda topladıklarını da gördünüz. Open Subtitles كنت قد رأيت منهم نقلهم الى غريبة تلك الحاويات أنها أسقطت.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more