| Ekranın üst kısmında argiope bahçe örümceğine ait kılavuz lifinin tekrar ünitesini görüyorsunuz. | TED | في اعلى الشاشة تشاهدون وحدة مكررة من خيط الجذب من عنكبوت الحديقة المتعرج |
| Hepimiz arabadan çıktık, arabayı Park etmeyi bile unutmuştum o derece. | Open Subtitles | نحصل على كل من السيارة ، نسيت لوضع سيارتي في الحديقة. |
| O parka giderek Parkı kendisi için bir araç haline getirdi. | TED | ومن خلال الذهاب لتلك الحديقة، أصبحت تلك الحديقة بمثابة المركبة لهم. |
| Ben de bahçede bulunduğum yerden yemek odasında ışık yanmadığını görebiliyordum. | Open Subtitles | من مكاني في الحديقة كنت أرى أن غرفة الطعام كانت مظلمة |
| Yaptığım hesaba göre, şurada gördüğün yapıların tam arkasındaki bahçeye çıkacağız. | Open Subtitles | طبقاً لحساباتى سنهرب من الحديقة وراء تلك البنايات هناك بلاد مفتوحة |
| Birazdan Gonca buraya gelecek... sana bakacak, topu parkın dışına kadar yollamak... ya da kötü şekilde kaçırmak için bir tek şansın olacak. | Open Subtitles | الآن وفي أي دقيقة روز بد ستأتي للوقوف هنا انظر إلى نفسك وسيكون لديك فرصة واحدة لترمي إلى خارج الحديقة أو خارجاً ببؤس |
| Ama sonra ahırın arkasındaki diğer bahçeyi buldum çalıların arkasına saklanmış olanı. | Open Subtitles | لكني وجدت الحديقة الأخرى وراء تلك الحظيرة. تلك الحديقة ذات السوار السلكي. |
| Bahçıvanlık bana, bahçe ekmenin ve yetiştirmenin, hayatımızı şekillendirmekle aynı süreç olduğunu öğretti. | TED | البستنة علمتني أن زرع الحديقة والاعتناء بها هي نفس العملية في تكوين حياتنا. |
| Etrafta fazla dolaşıyor: Yok bahçe kulübüydü yok gençlik derneğiydi. | Open Subtitles | لو طلبت رأيي،إنها تدير أمور أكثر من اللازم،نادي الحديقة هذا |
| Bu yeterli bir süre değil, mutfağı henüz şekle sokmaya başladı, ve bunu sana söylemek istemedim ama bahçe düzenlemesinin de lafı geçti. | Open Subtitles | هذا الوقت ليس كافي , لقد بدأت لقد بدأت تزخرف المطبخ , وأنا لم أرد أخبارك بهذا لكن هنالك حديث عن أعشاب الحديقة |
| Park Caddesi ve 34. Cadde'de kaza var gibi görünüyor. | Open Subtitles | يبدو بأن هناك حادثاً قد وقع في الحديقة والشارع 43 |
| Central Park'ta yaptığımız piknik yüzünden hala benimle dalga geçiyorlar. | Open Subtitles | فهم ما زالوا يضايقوني بعد نزهة لنا في الحديقة المركزية |
| Briana, Sam Wilson'la buluşmak için... parka gittiğinde onu takip ettiniz. | Open Subtitles | عندما مشى برينا في الحديقة لتلبية سام ويلسون، الذي تتبعه لها. |
| İçinizden benimle parka gelip satranç oynamak isteyen var mı? | Open Subtitles | هل يريد أحدكم الذهاب إلى الحديقة للعب بعض الشطرنج معي؟ |
| Tatlım baksana. Megan bahçede çalışırken uyuya kaldı. Ne kadar da sevimli? | Open Subtitles | عزيزتي انظري قد نامت ميغان عندما كنا في الحديقة كم هي لطيفة؟ |
| Senin her zaman bahçede Don Carini'yle beraber çalıştığını düşünmüştüm. | Open Subtitles | كنت اعتقد انك دائما تعمل في الحديقة مع دون كاريني |
| Görünüşü o kadar kötü ki, gündüz dışarı, bahçeye çıkamıyor. | Open Subtitles | بشع الهيئة، حتى إنه لا يمكنه الخروج إلى الحديقة صباحًا |
| Yürümeye başlasak iyi olur çünkü parkın ta diğer ucunda. | Open Subtitles | لذا علينا التحرك لانها تقع على الجانب الأخر من الحديقة |
| Ah, bahçıvana gülleri budamasını ve ön bahçeyi gübrelemesini hatırlatır mısın? | Open Subtitles | اه , وستذكر البستاني ان يقلم الورود ويعيد تسميد الحديقة الامامية |
| parktaki ortağına, onun üstüne gittiğim için üzgün olduğumu söyle. | Open Subtitles | أخبِر صديقك في الحديقة أنّي آسفٌ على مُضايقتي له هكذا. |
| Yani bahçeden geçip, bahçeye açılan kapıya kadar geldiniz, sonra ne oldu? | Open Subtitles | إذن فقد أتيتِ عبر الحديقة وتوجهتِ خلال النوافذ الفرنسية ثم ماذا حصل؟ |
| Yani bu demek ki, teknik olarak, buna evinizin arka bahçesi da dahil. | TED | وذلك فنيًا يعني، أن هذا ينطبق على الحديقة الخلفية لمنزلك في ضاحية المدينة. |
| Paltonu kap. Gece yeni başlıyor. Madison Square Garden'a gidiyoruz. | Open Subtitles | امسك معطفك إن الليل صغير نحن ذاهبون إلى الحديقة رينجسايد |
| Bu resim, baharın başında ekildiğinde bahçenin nasıl göründüğünü gösteriyor; çok fazla çeşitlilik, çok fazla sağlıklı ürün. | TED | هذه في الواقع صورة عن شكل الحديقة عندما زرعت في بداية هذا الربيع، كثير من التنوع والمحاصيل الصحية. |
| Ancak burada yapmaya çalıştığımız, binanın kendisini doğanın bir parçası haline getirmek, ki böylelikle doğa parktan şehre doğru uzansın. | TED | ولكن ما نريد أن نفعله هنا أن نجعل المبنى جزءًا من الطبيعة، ليمكننا من تمديد الطبيعة من الحديقة إلى المدينة. |
| Bence bu olay, hayvanat bahçesinde isimsiz bir kadınla görüşmenin tehlikelerini gösteriyor. | Open Subtitles | ان أردت رأيي فهي تبدو خطرة مثل أن تلتقي بإمرأة في الحديقة |