| Eski bir psikolojik numaradır. gerçek bir erkek olmamıza yardım eder. | Open Subtitles | انها حيلة نفسية قديمة , وهى تساعدنا لنقترب من الرجل الحقيقى |
| Din. gerçek dinin, geçmişe ait bir şeye dönüştüğünü görsen ağlardın. | Open Subtitles | سوف تنتحب إذا عرفت كيف أصبح الدين الحقيقى جزءا من الماضى |
| Şeyh Ali İbrahim arkadaşım ve büyük emir, Muhammed el-Hayır, beklenen gerçek Mehdi olarak beni tanıdığını kabul etti. | Open Subtitles | الشيخ على ابراهيم قد استحث من قبل صديقى الامير العظيم محمد الخير ان يعترف بى كالمنتظر ، المهدى الحقيقى |
| Kocanızın gerçek ismi aslında Paul Renauld değildi, ama George Connor'du, değil mi? | Open Subtitles | الاسم الحقيقى لزوجك لم يكن بول رينو بل جورج كونر أليس كذلك ؟ |
| Sana oy vermememin iyi bir sebebi vardı, ama asıl sebep değildi. | Open Subtitles | السبب الذى لم اصوت لك كان سبب جيد ولكنه ليس السبب الحقيقى |
| Eğer bu görevin arkasındaki gerçek nedenle ... bana gelmiyorsan, tamam. | Open Subtitles | لو لم تخبرني بالهدف الحقيقى من هذه المهمة ففي هذه الحالة |
| gerçek bilim adamlarının yaptığı... gerçek keşifler o kayaların içinde. | Open Subtitles | فى الصخور . و الصخور هى موقع إكتشافات العلماء الحقيقى |
| Eşinizi öldürüp, servetine konuyorsunuz ve zamanı gelince, gerçek aşkınızla evleniyorsunuz. | Open Subtitles | ان تقتل زوجتك, وترث اموالها , ثم تتزوج من حبك الحقيقى |
| Yokluğunuzdan beri her gün göstermekle yükümlü olduğum yüzüm gerçek bir maskedir. | Open Subtitles | و لم أتخلى أبدا عن التواجد خلال غيابك هذا هو قناعى الحقيقى |
| Bu İntikam Melekleri olayı gerçek dünyada bizden bahsediyor olmalılar. | Open Subtitles | بسبب الملائكه المنتقمه لابد أنهم يتحدثون عنه فى العالم الحقيقى |
| Bu inanılmaz siyah demirden satır bu yemeğin gerçek sırrıdır. | Open Subtitles | هذا الساطور المدهش ذو الحديد الأسود. السر الحقيقى لهذا الطبق |
| gerçek dünya yansımaları olmasaydı, ...bu simulasyon bir şeye benzemezdi, değil mi? | Open Subtitles | لن تكون محاكاه لو أن لديها مضاعفات العالم الحقيقى أليس كذلك ؟ |
| Beni gerçek dünyanın işleyişiyle hiçbir alakası olmayan saçmalıklara göre yetiştirdin. | Open Subtitles | لقد ربيتينى فى فقاعة غبية بعيداً عما يدور به العالم الحقيقى |
| Ve eminim ki gerçek aşkı böyle bir şehirde bulmayı beklemiyordum. | Open Subtitles | وبحق لم أتوقع أبداً أن أجد الحب الحقيقى فى مدينة كهذه |
| Dedektif Han' ın evi terk etmesinin gerçek nedenini biliyorsan söyle hemen. | Open Subtitles | السبب الحقيقى وراء مغادرة المحقق هان للبيت اخبرنى به ان كنت تعرف |
| gerçek dünyaya hoş geldin. Bu, okulun kurallarını hiçe sayabilirsin anlamına gelmiyor. | Open Subtitles | مرحباً بكَ فى العالم الحقيقى, لا يعنى هذا أنكَ يُمكنكَ العيش بقوانينك |
| gerçek haçın peşinde koşan birisi için Vincent seninle çok fazla ilgileniyor gibiydi. | Open Subtitles | اتعلم , بالنسبة لشخص يبحث عن الصليب الحقيقى فينسنت بدا مهتماً بك بالتأكيد |
| Sanırım Noel'in ilk günü gerçek aşkım beni tehdit etmişti. | Open Subtitles | اعتقد ان فى اول يوم فى الكريسماس حبى الحقيقى بيهددنى |
| Gelecek sefer ağız suyu yerine gerçek nane kullanacağım. - Tamam. | Open Subtitles | فى المرة القادمة , سأستخدم النعناع الحقيقى بدلاً من غسول الفم |
| Epidemiyoloji, gerçek hayatta karşılaştığını şeylerin sizin için iyi ya da kötü olduğunu ayırdetme yoludur. | TED | علم الأوبئة هو علم كيف نعلم فى العالم الحقيقى ما إذا كان إنتشارُ شيئ ما هو أمرٌ جيد أو سيء فيما يخص البشر |
| Ama asıl kafa karıştırıcı ertesi gün geldi. | Open Subtitles | و لكن الإعصار الحقيقى أتى فى اليوم التالى |
| Arka tarafta gerçekten eski bir viski saklayan bir yer duydum. | Open Subtitles | سمعت ان لدى هذا المكان مخبئاً للويسكى الحقيقى المعتق مخفى بالخلف |
| Güzel olandan sonra arzu edebiliriz, ama esas cazibemiz şeytanla yatıyor. | Open Subtitles | ربما نرتقى به الى الخير فيما عدا أفتناننا الحقيقى بأكاذيب الشر |
| gerçekte neden burada olduğumuzu biliyorsun herhalde. | Open Subtitles | اعتقد أنك تعرف السبب الحقيقى لوجودنا هُنا. |
| İçeride oturup ölümü düşünürken Hakiki ölüm karşıma dikidli. | Open Subtitles | و حينما كنت اجلس افكر فى الموت الموت الحقيقى جاء الى بالفعل |