"الخبر الجيد هو" - Translation from Arabic to Turkish

    • İyi haber şu
        
    • İyi haber ise
        
    • İyi haberse
        
    • iyi haber şu ki
        
    Ancak... iyi haber şu ki, sanırım sana yardım edebilirim. Open Subtitles بأيه حال الخبر الجيد هو أنني اعتقد انه يمكنني مساعدتك
    İyi haber şu ki, bu muhbir FBI'ya ne söylediyse, ...sizi suçlamaya yetmiyor. Open Subtitles الخبر الجيد هو أن ما وشى به هذا المخبر للفيدراليين ليس كافيًا لاعتقالك
    İyi haber şu ki ben de bu tür sorunlarda uzmanım. Open Subtitles الخبر الجيد هو, أن اختصاصي هو في هذا النوع من المشاكل
    İyi haber ise para hala bir yerlerde, büyük olasılıkla kurumun özel ağında. Open Subtitles الخبر الجيد هو وجود المال بمكان ما على الأرجح في شبكة خاصة بالوكالة
    İyi haber ise, insanlara istediğimi alana kadar eziyet etme yeteneğimin olması. Open Subtitles الخبر الجيد هو أني أملك موهبة في مضايقة الناس حتى يمنحوني ما أريد.
    İyi haberse, ona hayatta kalma eğitimi vermiştim bu yüzden geri dönmesini bekliyorum. Open Subtitles الخبر الجيد هو ، إنّي أعطيته الكثير من تدريبات الدفاع، لذا أتوقع عودته الوشيكة
    Ama iyi haber şu ki Bin Ladin'in tanımladığı manada küresel cihad neredeyse bitti. TED و لكن الخبر الجيد هو أن الجهاد العالمي كما عرفه بن لادن قد انتهى تقريباً،
    Ama iyi haber şu ki, yıllardır süren araştırma ve geliştirme çalışmalarımız, daha iyisini yapmamıza izin veren teknoloji ve bilgiye ulaştırdı. TED ولكن الخبر الجيد هو عقود طويلة من التجربة والتطوير فد أنتجت تكنولوجيا وعلوم جديدة تتيح لنا أن نؤدي عملنا بشكل أفضل.
    Şimdi, iyi haber şu ki, etilen gazından tahminlerde bulunmaya kadar uzun bir yol geldik. TED والآن، الخبر الجيد هو أننا سلكنا طريقًا طويلًا من استنشاق غاز الايثيلين إلى صنع التنبؤات.
    İyi haber şu... Tavşan Ayağı her neyse, ufak. Böylece çalabiliriz. Open Subtitles الخبر الجيد هو أنه مهما يكن فقدم الأرنب صغير و بإمكاننا سرقته
    Hiç bilmiyorum. Ama iyi haber şu ki... gizli bir silahımız var. Open Subtitles لا فكرة لدي لكن الخبر الجيد هو أننا نملك سلاحا سريا
    Evet, iyi haber şu ki daha başındayken müdahale ettik. Open Subtitles نعم حسنا الخبر الجيد هو يبدو اننا قضينا عليها في المهد؟
    Peki, iyi haber ise tüm cinsel faaliyetler için... yeterince sağlıklı olduğunu ifade edebilirim. Open Subtitles حسنا الخبر الجيد هو انه يمكنني ان اعلن انك بصحة كافية لأي و كل الأنشطة الجنسية
    Ama iyi haber ise, tüm kalbinle aramızda kesinlikle romantik bir ilişki olmadığını söyleyebilirsin. Open Subtitles و لكن انظري, الخبر الجيد هو يمكنك القول بكل مصداقيه بأنه ليس هنالك شيء بيننا عاطفياً
    İyi haber ise artık veda etme vaktimiz geldiyse de hepiniz buradan gerçek dünyada başarı getirecek referanslardan yoksun kalmadan donanımlı, üniversite sıralarında ilerleyerek 20. yüzyıl sanayi toplumunun mutlu, enerjik üyeleri olacaksınız. Open Subtitles الخبر الجيد هو رغم أننا على وشك أن نفترق لن يغادر أحدكم هنا مفتقداً للإمكانيات من أجل النجاح في العالم
    Pekala, iyi haber ise görünüşe göre ilk filmin çok güzel tepki aldı. Open Subtitles حسنا, الخبر الجيد هو أن "متحركك" الأول جذب الكثيرين المقصود بالمتحرك هو الفيلم
    İyi haber ise Sam hapiste olduğu sürece etraflarında olmana gerek kalmayacak. Open Subtitles الخبر الجيد هو بوجود سام في السجن ليس عليكِ القلق بشأن التواجد قرب اي منهما لفترة من الوقت
    - Ama iyi haber ise küfretmeleri önemli ölçüde azaldı. Open Subtitles ...لكن، الخبر الجيد هو هبوط معدل القسم بشكل كبير
    İyi haberse K.C bana o kadar çok bağırıyor ki onu düşünmek için hiç vaktim olmuyor. Open Subtitles الخبر الجيد هو أن كاي.سي تصرخ علي في كل وقت وليس لدي وقت لأفكر به
    İyi haberse, onun grubunda klavyeci oldum. Open Subtitles الخبر الجيد هو انا العازف الجديد في فرقته

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more