| Bana deli diyebilirsin ama bunaklık ilaçlarına bahis oynamadan duramıyorum. | Open Subtitles | ادعوني بالمجنون، ولكن لا أستطيع التوقف على الرهان على الخرف. |
| Kalbim o kadar saf olmalı ki, bunaklık herşeyi sildiğinde hala yaşayabilmeli. | TED | أحتاج إلى قلب غاية في النقاء، بحيث أنه إن جرده الخرف من كل شيء سيبقى على قيد الحياة. |
| Evet, bunak hastamın torunu yüzünden. | Open Subtitles | ؟ نعم ، بسبب حفيدة مريضتي المصابة بمرض الخرف |
| O bunama hastalığından mustarip ve tamamen hemşire bakımı altında. | Open Subtitles | تعاني الخرف الشيخوخي وسوف تتلقى العناية لكل الوقت في يناير |
| Bunamaya, fiziksel bozulmaya ve sonunda ölüme neden olur. | Open Subtitles | يسبب الخرف والتدهور البدني وفي نهاية المطاف الموت |
| -Eşi demansın son safhasında | Open Subtitles | زوجته تعاني مرحلة متقدمة من الخرف وانا أحاول مساعدتهم |
| Yeğeninizin erken bunamadan muzdarip olduğunu söylüyorsunuz. | Open Subtitles | إنك تقولين أن إبنة أختك تعانى من الخرف المبتسر |
| İleri derecede bunaklığı olan tatlı bir ihtiyar. | Open Subtitles | هو رجل عجوز لطيف لديه حالة متقدمة من الخرف |
| Bunaklığın geldiğini hissediyorum. | Open Subtitles | أشعر ببعض الخرف قادم الآن |
| büyükannem kalçasını incitti ve bir de bunaklık var bende ona para yolluyorum ama durmadan kaybediyor. | Open Subtitles | جدتي اصابت وركها,و تعاني من الخرف. و كنت ارسل لها اموال لكنها تواصل تضيعها. |
| Hapishane kaçınılabilir, bunaklık değil | Open Subtitles | السجن يمكن الخروج منه، أما الخرف فلا |
| Anne bu kadar bunak olamayacak kadar genç ve tatlısın. | Open Subtitles | أمي، أنت أصغر وأجمل من أن تكوني بهذا الخرف. |
| Birçok bunak hastada, kaçmalarına karşın nerede olduklarını aileleri bulabilsinler diye GPS cihazı vardır. | Open Subtitles | الكثيرُ من مرضى الخرف يرتدون أجهزةَ تعقب حتى تستطيع عائلاتهم العثور عليهم أذا ضَلّو الطريق |
| bunama geçiren yaşlı hastaların bakımında kullanılıyor. | TED | تستخدم في دور رعاية المسنين ومع مرضى الخرف. |
| Richard Bunamaya ve AIDS'le ilişkili hastalıklara yenik düştü. | Open Subtitles | استسلم "ريتشارد" لداء الخرف وعدد هائل من الأمراض المرتبطة بالأيدز. |
| Ateş durumu bir demansın belirtisi olabilir. | Open Subtitles | إن الحمى قد تكون إحدى عوارض الخرف |
| Bunların çoğu beyinlerindeki küçük damarlar tıkandığı ve sinir hücreleri oksijenli kan alamadığı için bunamadan muzdarip olan insanlar. | Open Subtitles | الغالبية العظمى مِن الناس تعاني الخرف نتيجة لأوعيتهم الدموية الرقيقة في دماغهم التي تَنسَدّ وخلاياهم العصبية كونها لا تنال نصيبها من الدم المؤكسَج |
| Kiliseden birileri buraya gelip anlatmaya çalıştılar ama böyle bir travma genelde bunaklığı daha da kötüleştirir. | Open Subtitles | حاول بعض أبناء الكنيسة إخباره لكن صدمة كهذه في العادة توصله لحالة أعمق من الخرف |
| Bunaklığın ilk aşamalarındaydı. | Open Subtitles | -كانت في المراحل المبكّرة من الخرف . |
| Pick hastalığı, akıl sağlığını yok ediyorsa ahlaki temizliği de yok ediyor mu? | Open Subtitles | هل الخرف الجبهي الصدغي يُقلل من القُدرة الفكريّة، أو الأخلاقيّة بشكل واضح؟ |
| Bildiğim kadarıyla hayır. Bazıları kişilik bölünmesine yol açabilir şiddete neden olmaz. | Open Subtitles | ، بعضها قد يسبب الخرف و لكن العدوانية لا تصل إلى هذا الحد |
| Annemde demans vardı ve beni artık tanıyamıyordu ve çocuklarım artık büyümüştü. | TED | تعاني والدتي من الخرف ولم تعد تعرفني، وقد كبر أطفالي. |
| Bu insanlar demansla mücadele etmek için bizim yardımımızı istiyorlar. | TED | هؤلاء الأشخاص كانوا يتمنون الحياة والمساعدة، مساعدتنا، لكي يتعاملوا مع مرض الخرف |
| Elimizdeki bilgiler, tekrarlanan beyin sarsıntılarının Alzheimer ve Kronik Travmatik Ensefalopati gibi bunaklığa erkenden yol açabileceğini gösteriyor. | TED | توجد معلومات أن تاريخاً من التعرض المتكرر لارتجاج المخ قد يقود إلى الخرف المبكر كالزهايمر، والتلف الدماغي المزمن. |