| Ama ayrıca şunu da farkettiki çocuklar korku içinde yaşamamalılar. | Open Subtitles | لَكنَّها أيضاً أدركتْ تلك الأطفال يَجِبُ أَنْ لا يَعِيشوا في الخوفِ. |
| Yaptıkları her şey, korku üzerine kurulu. | Open Subtitles | كُلّ ما يَعْملونَه مُصَمَّمُ على الخوفِ. |
| Takipçilerinin inancını korku ve yıldırma ile kazanmayı bekleyemezsin. | Open Subtitles | لا تتَوَقُّعين رِبْح إيمانِ أتباعِكَ من خلال الخوفِ |
| Çığlıklardan sağır oldum korkuyla koşuşan insanlar | Open Subtitles | الصراخ يتلف آذانَي تقريباً الناس يَرْكضونَ من الخوفِ |
| Büyüyen bir huzursuzluk ve korkunun varlığını hissedebiliyordum. | Open Subtitles | هو كَانَ يَحْدسُ أيضاً المُتزايد الواحد إحساس المرضِ، مستوي مِنْ الخوفِ. |
| Çünkü içimde derin bir terk edilme korkusu vardır. | Open Subtitles | عِنْدي هذا الخوفِ المُظلمِ بِأَنِّي أَوْشَكْتُ أَنْ أُحلحلَ. |
| Ama korkudan daha güçlü olan bir şey var: | Open Subtitles | لكن هناك شيء واحد ذلك أقوى مِنْ الخوفِ. الإيمان. |
| Çocuklarımın korku içinde yaşamasını istemiyorum. | Open Subtitles | أنا لا أُريدُ أطفالَي أَنْ يَعِيشوا في الخوفِ. |
| Çok oranız korku, az özgüven, ham duygular hissediyor. | Open Subtitles | إنها تشعر بالكثير من الخوفِ اللاعقلانيِ وعتاب قاسى للذات .. وغضب |
| Ve şimdi, bu kadar korku ve belirsizlik dolu günden sonra yolcular evlerine gidebilecek. | Open Subtitles | و الآن بعدَ الكثير من الخوفِ و الحيرة، سيعودُ المسافرون لبيوتهم. |
| korku uykuyu engeller. | Open Subtitles | تَعْرفُ بأنّ الخوفِ يَمْنعُ النوم |
| Bilinçaltındaki bir korku yüzünden güvenli bir yer arıyorsun. | Open Subtitles | بَعْض الخوفِ الغير واعيِ يُوصلُك إلى a مكان الأمانِ. |
| Nedir bu içindeki korku? | Open Subtitles | لماذا هذا الخوفِ الذي عِنْدَكَ |
| Polis son 6 aydır Miamiyi korku içinde tutan vakalarla alakalı sonunda biryere gelindiğini söyledi. | Open Subtitles | الشرطة قالتْ هم مَسكوا أخيراً يَقتحمُ الحالةَ التي أبقتْ Mimi في قبضةِ الخوفِ لل6 شهورِ الماضية. |
| Nedir bu içindeki korku? | Open Subtitles | ماذا هذا الخوفِ عِنْدَكَ؟ |
| Nedir bu içindeki korku? | Open Subtitles | ماذا هذا الخوفِ عِنْدَكَ؟ |
| Tau'ri'ye gelince, onlar zaten bizimle savaştalar, biz de onlarla, korkuyla sinmeyeceğim. | Open Subtitles | و بالنسبه للأرض إنهم بالفعل فى حرب معنا ونحن معهم وأنا لَنْ أَنكمشَ من الخوفِ |
| Toplumun, yaratılan korkuyla ve bölücülükle kasıtlı olarak yönlendirilmesi insanları güç ve gerçeklik duygusundan tamamen kopardı. | Open Subtitles | للتلاعبِ الإجتماعيِ بالمجتمعِ خلال توليد الخوفِ و التفرقة ,فَصلَ الإنسانَ بالكامل عن شعوره بالسلطة والواقع |
| Vahşi ormanda korkunun kokusunu öğrendim. Şimdi de aynı kokuyu duyuyorum. | Open Subtitles | في الغابةِ تَعلّمتُ لإِشْتِمام الخوفِ وأنا أَشتمُّه الآن. |
| Olanlar biraz korkutucu gelebilir ama cesaret, korkunun yokluğu demek değildir. | Open Subtitles | اعرف ان الامور قد تصبح مخيفة قليلا لكن الشجاعةَ لَيستْ غيابَ الخوفِ. |
| Sanırım, hep bir reddedilme korkusu vardı. | Open Subtitles | أَحْسبُ هناك دائماً ذلك الخوفِ ان الناسِ سيرفضوك |
| Aynı, stresten veya korkudan insanın saçlarının beyazlaması gibi. | Open Subtitles | نوع مثل عندما يَذْهبُ شخص ما رمادياً لأنهم يُشدّدونَ أَو بسبب الخوفِ. |