| Kaybedişten kaçmak değil, yasa girmek, kendini acıya teslim etmektir. | TED | ليس الهروب من الخسارة، لكن الدخول في الكآبة، الإستسلام الى الأسى. |
| Bakın, her şeye girmek istemiyorum çünkü kanıtlayabilsem bile, sana dokunamam. | Open Subtitles | لا أريد الدخول في الأمر كله لأنه حتى لو أثبت ذلك ليس باستطاعتي أن ألمسك |
| Çirkin, deriden bir çubuk. Hep işi olmayan yerlere girmeye çalışır. | Open Subtitles | إنّه قذرٌ ومقزز، دائماً يحاول الدخول في أماكن ليست مخصصة له |
| Ve çocuklar güç gösterimi ile kızışan kavgalara girmeye eğilimlidirler. | TED | يميل الأطفال إلى الدخول في المعارك التي تتصاعد من حيث القوة. |
| Doğru, fakat daha Avatar haline nasıl girip nasıl çıkacağımı bilmiyorum. | Open Subtitles | صحيح... لكنني لا أعرف كيفية الخروج ...أو الدخول في وضع الآفاتار |
| Yani, bulaşmak istiyor musun? | Open Subtitles | أنا أعني هل تريد الدخول في علاقة ؟ 519 00: 19: |
| Bu o olmalı. Programa katılmak için çok uğraştı, ama siz ikiniz onu yendiniz. | Open Subtitles | إنه طيارنا الرابع, لقد حاول أن يتلاعب من أجل الدخول في البرنامج |
| Korktuğunuzda, yaralandığınızda veya travma geçirdiğinizde vücudunuzu şoka girmekten korur | Open Subtitles | إنه يمنع أعضاءك من الدخول في صدمة والتوقف عندما تصاب أو تتعرض لرض أو ترعب. |
| Birlikte bu son akşamımızda bir tartışmaya girmek istemiyorum. | Open Subtitles | أنا لا أريد الدخول في مجادلات في ليلتنا الأخيره سوياً |
| Ulusal Yarış Derneği'ne girmek istiyorum. Duydun mu? | Open Subtitles | أنني أحاول الدخول في السباق الوطني هل تسمع عنه |
| Bay çok korkmuş oyuna girmek için birşey mi dedin? | Open Subtitles | هل قلت شيئاً... يامن تخاف من الدخول في المنافسة ؟ |
| Anlıyorum, ama ülke bu yüzden savaşa girmek üzere. | Open Subtitles | أنا أفهم ولكن هذه البلاد على وشك الدخول في حرب |
| Bu işe girmek için firmanla konuştuğuna hala inanamıyorum. | Open Subtitles | لا زلت لا أستطيع تصديق أنكِ طلبتِ من شركتكِ الدخول في هذا |
| Bu konuya girmeye gönüllü değillerdi. | TED | أنهم لم يكونوا راغبين في الدخول في هذا. |
| Bu programa girmeye çalıştı. | Open Subtitles | إنه طيارنا الرابع, لقد حاول أن يتلاعب من أجل الدخول في البرنامج |
| Böylece Hilary Faye'in senin Paskalya sepetine girmeye çalışmasını mı izleyebiliriz? | Open Subtitles | اذن نحن يمكن أن نراقب هيلاري فاي وهي تحاول الدخول في سلة عيد فصحك؟ |
| Polis Belirlenen alanlara girmeye teşebüs edenleri tutuklayacak | Open Subtitles | الشرطة تعتقل أي شخص يحاول الدخول في هذهـ المناطق |
| Jessi'nin zihnine girip düşüncelerini okuyabiliyordum. | Open Subtitles | لقد استطعت الدخول في رأس جيسي وقراءة تفكيرها |
| Hiç bulaşmak istemedi, değil mi? | Open Subtitles | لم يرد الدخول في ذلك الموضوع .. صحيح؟ لا لم يرد .. |
| Yarışmaya katılmak için 65 papel mi ödedin? | Open Subtitles | انت , انتظر لقد دفعت 65 دولار لأجل الدخول في المسابقة ؟ |
| Herkes birbirine bağırdığı için günlük yaşamda bir tartışmaya girmekten öyle korkuyoruz ki herhangi bir ilişkide bulunmamayı tercih ediyoruz. | TED | في الحياة اليومية، ربما بسبب أن كل شخص آخر يصرخ، ينتابنا خوف شديد من الدخول في جدال والرغبة في عدم الانخراط على الإطلاق. |