Bu bahsettiklerimden alacağımız ilk ders şudur: Ufacık bir şey bile yaşam için çok şey demek olabilir. | TED | وهكذا أصل إلى الدرس الأول: تستطيع الحياة القيام بالكثير باستعمال القليل. |
Başarılı bir yaşam için ilk ders: anne-babalarınızı dikkatli seçin. | TED | الدرس الأول من أجل حياة ناجحة، هو التالي: اختر والديك بعناية فائقة. |
Albay Colt'un silahına pek alışkın olmadığını biliyorum, bu senin ilk dersin olacak. | Open Subtitles | أنت غير متألف مع مسدس العقيد كولت.. لذلك سيكون هذا الدرس الأول لك لا تقلق.. |
Tamam, ilk dersimiz su, oturmadan önce sorman gerekirdi. | Open Subtitles | حسنًا، الدرس الأول: لا بد أن تطلب منّي الجلوس قبل أن تستّل مقعدًا وتجلس |
Bu bir numaralı ders, çocuklar. | Open Subtitles | هذا هو الدرس الأول يأصحاب أليس كذلك ؟ |
Birinci ders: Her şeyi tek başına yapamazsın. | TED | الدرس الأول: لا تستطيع تحقيق الأمور بمفردك. |
İlk dersi unutmuşlardı... güçlü ve güzel olmak... zorunda olduğumuzu... ve pişmanlık duymamız gerektiğini. | Open Subtitles | لقد نسوا الدرس الأول يجب أن نكون أقوياء ووسماء |
Bay Nesbitt görünmez olmanın ilk dersini öğrenmiş gözüküyor: | Open Subtitles | تعلمَ السيد (نيسبيت) الدرس الأول بأن يكون غير مرئي |
Zemin katı zaten kontrol ettik, oğlum. Bu birinci dersti. | Open Subtitles | نعم بالفعل راقبنا المكان هذا هو الدرس الأول |
İlk ders bu akşam ön taraftaki odada. | Open Subtitles | الدرس الأول ، الغرفة الأمامية، الساعة الثامنة الليلة. |
Çünkü kimse seni almaya gelmeyecek. Öğrenilecek ilk ders. | Open Subtitles | لأن لا أحد سيأتي باحثا عنك هذا هو الدرس الأول |
En önemlisi de Higgs'in keşfinden çıkarılacak ilk ders, fiziğin işe yaradığıdır. | Open Subtitles | ـ الأكثر أهمية، الدرس الأول لإكتشاف الهيجز |
- Kaptanlar asla yanılmaz. İlk ders, bedava. | Open Subtitles | القائد لا يُخطيء أبداً الدرس الأول ، مجاني |
Şimdi, ilk ders dikkat dağıtma. | Open Subtitles | الآن الدرس الأول, صرف الإنتباه |
Hadi bakalım. İlk ders. Bunları ahıra götür. | Open Subtitles | حسنٌ, الدرس الأول خذ هذه, ثم للحظيرة. |
Konuşmanın başında bu araştırmadan çıkarılacak ilk dersin yoksul veya zorlu yaşam koşulları ile doğmamak olduğunu söyledim. Çünkü bu çocukların ileride zorlu bir hayat sürmeleri yüksek ihtimal. | TED | الآن بدايةً، الدرس الأول من هذه الدراسة كانت لا تُولد في الفقر ولا في ظروف سيئة، لأن هؤلاء الأطفال يميلون لإتباع مسارات أكثر صعوبة في حياتهم. |
Tamam, ilk dersimiz şu, oturmadan önce sorman gerekirdi. | Open Subtitles | حسنًا، الدرس الأول: لا بد أن تطلب منّي الجلوس قبل أن تستّل مقعدًا وتجلس |
Bu bir numaralı ders. | Open Subtitles | هذا هو الدرس الأول |
Birinci ders: İnsanlara gerçekten ne kadar suya sahip olduklarını söyleyin. | TED | الدرس الأول: أخبر الناس بمقدار ما تبقى لهم من ماء. |
İlk dersi unutmuşlardı... güçlü ve güzel olmak... zorunda olduğumuzu... ve pişmanlık duymamız gerektiğini. | Open Subtitles | لقد نسوا الدرس الأول يجب أن نكون أقوياء ووسماء |
Sana ilk dersini vermeme izin ver. | Open Subtitles | سأعطيك الدرس الأول |
Zemin katı zaten kontrol ettik, oğlum. Bu birinci dersti. | Open Subtitles | نعم بالفعل راقبنا المكان .هذا هو الدرس الأول |
Hayır, tabi. Bence bu ders bir. | Open Subtitles | نعم ، بالتأكيد أعني أن هذا هو الدرس الأول |