| - İlk gözetimimde o kadar sıkılmıştım ki üç tane çubuk şeker ve koca paket mini çörek yedim. | Open Subtitles | أول مرة عملت بها في المراقبة، كنت ضجراً جداً تناولت ثلاث ألواح حلوى و طرد كامل من الدونات الصغيرة |
| Ben jöleli çörek istedim, çikolatalı değil. | Open Subtitles | عزيزي, أردت الدونات الهلامية ليست الشوكولاتيه |
| Evet, genelde çörek kutusunu tuvalete götürürsün. | Open Subtitles | نعم ، عادة تأخذ صندوق الدونات وتذهب به للحمّام |
| İşler tersine döndü, polisler donut için ödeme yapmaktan pek hoşlanmadılar. | Open Subtitles | ولقد توضح لي الشرطة لا تحب أن تدفع المال مقابل الدونات |
| Harika. Ama neden bir polis buraya gelsin ki? Burada donut satmazlar ki. | Open Subtitles | رائع لكن لماذا يأتي شرطي إلى هنا إنهم لا يبيعون الدونات |
| O zaman neden kampa yolladığı bütün çörekleri yedin? | Open Subtitles | حقاً؟ و لماذا إذاً ألتهمت كل الدونات التي أرسلتها لنا في المعسكر ؟ |
| Vaktimi senin ve eski koçum gibi donat.. ...yiyerek harcamayacağım. | Open Subtitles | و لن أضيع حياتي بأكل الدونات مثلك و مدربي السابق |
| Ben de yiyecek bir şeyler getiririm. Kim pudra şekerli çörek seviyor? | Open Subtitles | وأنا سأحضر بعض الطعام من أيضاً يريد بعض الدونات ؟ |
| Bu sabah çörek sırasında beklerken gişedeki adamlardan biri bana baktı. | Open Subtitles | كنت أقف في الطابور هذا الصباح في متجر الدونات |
| İskambil oyunu bassam, ağzımda bir çörek olurdu. | Open Subtitles | اهدأ يا جيمي , فلو أني كنت راغبا بإيقاف لعبة ودية لوجدت الدونات في فمي |
| Anlamıyorsun. Tüm yaptığım çöp kutusundan çörek almaktı. Nasıl hırsızlık oluyormuş bu? | Open Subtitles | أنت لا تفهم, كل ما فعلته هو أني أخذت الدونات من الحاوية, كيف لهذا أن يكون سرقة؟ |
| Hadi çocuklar, sadece yardıma geldim. Şekerli çörek al tamam mı? | Open Subtitles | هيا يا رفاق أنا هنا فقط للمساعدة تناول بعض الدونات |
| Size biraz çörek getirdim. Gerçek gözetleme yemeği. | Open Subtitles | حسنا لقد جلبت بعض الدونات اوه انه حقا طعام المراقبة |
| Yani, Amaç bir kutu pudralanmış donut deliği gibi midir? | Open Subtitles | اذاً الهدف هو اشبه بعلبة من الدونات مع السكر المسحوق عليه؟ |
| Ve biraz donut getir. Yummy Mağazası'ndan olsun, tazelerinden. | Open Subtitles | وأحضر القليل من الدونات من متجر ياميز فلتكن طازجة |
| Dinle, Hank, iki saatir birilerine donut aldırmaya çalışıyorum. | Open Subtitles | هانك، أنا أحاول اقناع أحدهم بشراء الدونات لي خلال الساعتين الأخيرتين |
| çörekleri denediler mi? Krispy Kremes olduklarından eminsin, değil mi? | Open Subtitles | أنها لم تجرب كعك الدونات , يجب عليك أن تتأكد أنها مغطاة بكريما الكريسبي , صحيح |
| Ben donat işini nasıl halledeceğimi düşünürken, | Open Subtitles | فيما كنت احاول ايجاد طريقة للحصول على الدونات |
| Bu tatlı yerde çörekler bile zehir kadar acı. | Open Subtitles | بذلك المكان ، الدونات الأرضية هي حامضة كالسم |
| Ne bileyim mesela bir panik atak geçirmeyeceğim ya da koşup bir çöreğe saldırmayacağım. | Open Subtitles | ولن أصاب بالذعر وأنطلق مسرعاً لشراء الدونات |
| Endişelenme. Seni şişko bir adamın elinde çöreği tuttuğu gibi tutacağım. | Open Subtitles | لاتقلق ، سوف امسك بك كالرجل السمين و الدونات |
| İnsanlar iyi çöreğin ya elle yapılan, yada mayasından ötürü olacağını düşünüyor. | Open Subtitles | الناس يعتقدون أن السر في صنع الدونات هو الطريقة اليدوية أو العجينة. |
| Bu donutlar eski usul yapıldılar yani hamurları Batista öncesi tarlalardan alınan Küba şekeri ile tatlandırıldı, ardından üç farklı hayvanın donyağında kızartıldılar ki o hayvanların ikisinin nesli tükenmekte. | Open Subtitles | هذه الدونات تم صنعها بالطريقة القديمة مغطسة بأحلى السكر الكوبي المستخلص من مزارع باتسيتا ومن ثم تم قليها |
| donutları robotlara veriyorum ve ... lazer yerine ... donut ateşliyorlar. | Open Subtitles | رجل آلي يقذف بالدونات على ناطحة سحاب صحون الدونات الطائرة تقذف الليزر نحو الرجل الآلي |
| Tek bulabildiğim çörek ile poğaça oldu. | Open Subtitles | كل ما استطعت ايجاده هو الدونات والمعجنات |
| "Yanlışlıkla" ile kastım, sarhoşların tatlı çöreklerini ne kadar sevdiklerini hatırladım. | Open Subtitles | و بكلمة بالخطأ أعني انني تذكرت كم ان السكيرين يحبون الدونات |
| simit yapabilecek kadar geniş bir tost makinesi. | Open Subtitles | آلة تحميص كبيرة بما يكفي لإدخال الدونات بها |
| Evet. Sana Doughnut getirdim. | Open Subtitles | أحضرت لك هذا انها حلوى الدونات |
| Ve belki de, vanilyalı gofretlerin, muzlu pudinglerin jöleli çöreklerin patates salatasının, dönerin yerini alkol ile değiştirdim. | Open Subtitles | وربما قمت بالاستعاضة عن الكحول برقائق الشوكولا ورقائق الفانيلا ومخفوق الموز والدونات الدونات الهلامية بالتحديد |