| Yarın sabah uyandığınızda hedef alınan tüm hatıralar yok olmuş olacak. | Open Subtitles | وعندما تستيقظ فى الصباح كل الذكريات التى استهدفناها سوف تتلاشى وتختفى |
| Pek tekniğine girmek istemiyorum fakat bunlara "çekirdek hatıralar" deniyor. | Open Subtitles | لا أودّ إقحامكم في أمور تقنيّة لكنها تسمّى الذكريات الأساسية |
| Ve bir anda kafama dank etti: Hepimizin yaptığı en önemli şeylerden biri hatıralar. | TED | وقد بدر الى ذهني : واحدة من الامور المهمة جداً على اعتبار أننا جميعاً نصنع الذكريات |
| Pekala, umarım bu biraz mutluluk, veya tahminen biraz rahatsız edici hatıralar getirdi. | TED | لذا، آمل في أن هذا سيعيد بعضا من السعادة، أو ربما بعض الذكريات المزعجة قليلاً. |
| Geçmişi 19. yüzyıla kadar uzanan bir teoriye göre bu tür hatıralar beyninizde bir sinaptik bağlantılar zinciri olarak saklanır. | TED | وفقا لنظرية تعود إلى القرن التاسع عشر، تلك الذكريات مخزَّنة كسلاسل من الإشتباكات العصبية داخل المخ. |
| Başımıza ne kadar kötü şey gelirse gelsin, hatıralar bizi ayakta tuttu. | Open Subtitles | ومهما كانت الأشياء صعبه فهم كانوا أصعب تلك الذكريات هى التى أبقتنا حتى الأن |
| Eski, kötü hatıralar sürekli beynimi bulandırıyor. | Open Subtitles | الذكريات السيئة القديمة تدور في رأسي كالحلزون السيىء |
| Yarın sabah uyandığınızda hedef alınan tüm hatıralar yok olmuş olacak. | Open Subtitles | وعندما تصحو في الصباح كل الذكريات المستهدفة ستذبل وتختفي |
| "hatıralar acı vericidir....unutmak çok bütük nimettir." | Open Subtitles | الذكريات يمكن أن تكون مؤلمة في بعض الأحيان لكن ألنسيان بركه |
| Ne olursa olsun silinemeyen hatıralar. | Open Subtitles | تلك الذكريات لا يمكن أن تُمحى، مهما كان. |
| Hipnotizma ile stresi aşıp bilinç altına inebiliriz. hatıralar orada olur. | Open Subtitles | مع التنويم المغناطيسي نتجاوز الضغط و ندخل إلى العقل الباطن حيث توجد الذكريات |
| Hayır, onları hatırlayamazsın, o hatıralar geri döndüğün zaman senden alındılar. | Open Subtitles | أنت لن تتذكر هذا تلك الذكريات تم إنتزاعها منك عندما عدت من الإرتقاء |
| hatıralar, bu yaşlara gelince biraz karışmaya başlıyor. | Open Subtitles | تلك الذكريات , عندما تذهب إلى هناك تخدعك أحياناً |
| Eski zamanlar ve eski hatıralar gibi arada donmuş kalmış. | Open Subtitles | اللحظات و الذكريات القديمة المُختزنة في عقولنا |
| Hadi ama. hatıralar ve tozdan başka bir şey yok burada. | Open Subtitles | هيا بنا ، لا شئ هنا سوى الذكريات والغبار |
| Tanrı biliyor ki, arkamda pek hoş hatıralar bırakmıyorum. | Open Subtitles | الله يعلم بأني لم أترك كثير من الذكريات الرائعة خلفي |
| yani, sen sadece, a... pek çok hatıra getirdin unutmak için çok çalışıyor olduğumuz hatıralar. | Open Subtitles | فأنت تحيين بعض الذكريات نعمل جاهدين على نسيانها |
| hatıralar solar, akıl ve mantığın olduğu yerde bu hatıralara yer yoktur. | Open Subtitles | الذكريات تتلاشى ولا مكان لها في الذاكرة بجانب الأشياء المعقولة |
| hatıralar bulanıklaşmaya başlıyor, karar verme zamanı... | Open Subtitles | الذكريات أصبحت مشوشة ، حان الوقت لاتخاذ قرار |
| Tüm hatıralar değil, sadece içkiyle bağlantılı ölüm hatıraları. | Open Subtitles | ومع ذلك فإن كل الذكريات بالشراب وذكريات الموت |