"الذهاب الى" - Translation from Arabic to Turkish

• gitmek
• gidip
• gidebilir
• gitmeyi
• gitmekten
• gitmeye
• gitme
• girmek
• gitmen
• gitmemiz
• gidebiliriz
• gidemem
• gitmeliyim
• gidelim
• gidebilirsin

Üniversiteye gitmek istedim ama babam fakirdi, aynı şekilde amcamda
أردت الذهاب الى الجامعة لكن والدي كان فقيرا كذلك عمي

Doğru mu duydum, Dr Bernardo'nun evine mi gitmek istiyorsunuz?
هل تقولين بأنكي تريدين الذهاب الى منزل الدكتور بيرناردو ؟

Kendi başıma iki çocuk büyüttüm ve şimdi üniversiteye gitmek üzereler.
لقد ربّيت طفلين لوحدي والآن هم على وشك الذهاب الى الكليه

Bismark'a gidip robot aletlerle keşfini yapmak için uçuşa geçtik.
وخلصنا الى الذهاب الى بسمارك لكي نكتشفها بواسطة العربات الآلية

Hayır! Yatağa gidebilir miyim, yoksa gece için başka planların mı var?
هل أستطيع الذهاب الى الفراش أم لديك خطط أخرى لقضاء هذه الليلة؟

Ama sıcak yerlere gitmeyi sevdiğini böylece kısa şortlarını giymeyi sevdiğini sanıyordum.
لكني اعتقدت انك تحب الذهاب الى الاماكن الحاره حيث يمكنك ارتداء شورتاتك

Eve gitmek istemiyorum. Bebeğimi sizin o tımarhane gibi olan evinizde büyütmek istemiyorum.
لا اريد الذهاب الى منزلكم لا اريد لطفلي ان يكبر في منزلكم المشوش

Sonra sen çıktın ortaya çekici şey ve restorana bile gitmek istemedin
ظهرت أنت. الرجل الوسيم ، الذى لم يكن يريد الذهاب الى المطعم.

Mahkemeye gitmek istemiyorlar, biz de anlaşmaya varmaları için gözlerini korkutuyoruz.
نحن نقاضي محرك البحث جامهام هم لا يريدون الذهاب الى المحكمة،

Şimdi çocuk terapisine gitmek zorundayım ve ağlayana kadar blokları dizmeliyim.
الآن علي الذهاب الى علاج النفسي للأطفال وألعب بالمكعبات حتى أبكي

Bak, güzel bir yere gitmek istiyorsan, Tulum ya da Akumal'a git.
اذا ا ردت الذهاب الى مكان جميل اذهب الى تولوم أو اكومال

Chris İsviçre'ye gitmek istedi. Kadın onu Çad olarak değiştirdi.
كريس أراد الذهاب الى سويسرا و هي غيرته الى تشاد

Bankaya gidip emanet kutusunda ne varsa ona vermemi istiyor. Bunu görüyor musun?
يريد مني الذهاب الى البنك وأن أحضر لهم ما يوجد في صندوق المدخرات

O kadar güzel ve parlaktın ki, Miss Teksas'ı kazanacağından ya da Hollywood'a gidip ünlü birisiyle evleneceğinden emindim.
لقد كنت جميلة وذكية كنت متأكدة انك ستكونين ملكة جمال تكساس او الذهاب الى هوليود والزواج من شخص مشهور

Böylece öğle yemeği boyunca depoya gidebilir ve bir iki şarkı patlatabiliriz.
لكي من خلال الغداء بأمكاننا الذهاب الى المستودع و نستمتع ببعض النغمات

Eşine e-posta attı ve işten çıkınca markete gidebilir mi diye sordu.
قد أرسل رسالة إلكترونية لزوجته وطلب منها الذهاب الى المتجر بعد العمل

Evet. Neden nehre gitmeyi denemiyor musunuz? Sen orayı hep severdin.
اجل, لما لاتذهبون الى النهر مجددا لطالما احببتم الذهاب الى هناك.

Kadını yetkililere gitmekten vazgeçirdiysen öldürülebileceğine de ikna etseydin iyi olurdu.
الحديث مع تلك المرأة بشأن عدم الذهاب الى السكك الحديدية ربما تحدثت اليها قد تجلب القتل على نفسها

Ama oraya gitmeye ve bir değişiklik yapıp yapamayacağımı görmek istediğime karar verdim.
قررت الذهاب الى الشركة والنظر فيما اذا كنت سأحدث اي تغيير هناك.

Birkaç hafta önce, Suudi Arabistan'a gitme fırsatım oldu.
منذ عدة اسابيع حظيت بفرصة الذهاب الى المملكة العربية السعودية

Zorluk oraya gitmekte ve anahtar ise yörüngeye girmek.
ان اهم خطوة في الذهاب الى الفضاء هو الوصول الى المدار الفضائي

Demek hepsini bitirdin, yoksa bir yere mi gitmen gerekiyor?
هل أنهيت كل شيء أم عليك الذهاب الى مكان ما؟

Hayatım yarın yemeğe gitmemiz gerek.
عزيزي علينا الذهاب الى الغداء غدا لإنه يوم مولد والدك

İnsanlar otomobillerini severler. Otomobillerimiz sayesinde istedğimiz zaman, istediğimiz yere gidebiliriz.
يحب الناس سياراتهم فهى تتيح لنا الذهاب الى اي مكان نريد عندما نريد.

Sanırım ona geri dönmeliler. Plan yapmadan Hartum'a gidemem.
أظنهم سيعودون اليه لا استطيع الذهاب الى الخرطوم بدون خطة

- Lavaboya gitmeliyim. - Bekle. Neredeyse geldik.
لا بد لي من الذهاب الى الحمام انتظري, لقد شارفنا على الوصول

Sonuna kadar gidelim mi, Efendim?
هل يجب علينا الذهاب الى مكان بعيد الآن يا سيدي؟

Aşağı gidebilirsin sen şimdi, Maureen, su kaynat benim için, lütfen.
يمكنك الذهاب الى الطابق السفلي مورين.. من فضلك اغلي بعض الماء