İstediğim şey sadece haftada bir iki saatlik bir şey. | Open Subtitles | , الالتزام الذي أطلبه منك هو عدة ساعات في الاسبوع |
Senden tek istediğim, o huzuru şimdi bulmaya çalışman. | Open Subtitles | كل الذي أطلبه منك أن تحاول وتجد هذا السّلام الآن |
Senden istediğim tek şey buraya birisini getireceğin zaman bunu bana söylemendi. | Open Subtitles | أقصد أن الشيء الوحيد الذي أطلبه منك هو أن تخبرني بأنك ستحضر أحد ما إلى هنا |
Arzuladığımın bile ne olduğunu bilmezken ne istediğimi nereden bileyim? | Open Subtitles | كيف سأعرف ما الذي أطلبه وأنا لا أعرف ما الذي أريده؟ |
Ne istediğimi biliyorsun. Kendim yapamam. | Open Subtitles | أنتِ تعرفين ما الذي أطلبه لكن لا يمكنني فعلها |
Çünkü sizden istediğim tek şey her şeyden de öte istediğim tek şey bana doğru rakamları getirmeniz. | Open Subtitles | لأن الطّلب الوحيد الذي أطلبه منكما والذي أريد تحقيقه قبل كل الطلبات هو أن تأتيني بأرقام حقيقيّة |
İstediğim şey nasıl yapacağım konusunda yardım etmen. | Open Subtitles | ما الذي أطلبه منك هو مساعدتك لكيفية القيام بالأمر. |
Bu yüzden istediğim diğer şey bu tartışmaya insan öğesini katabilecek insanları, yazarları, şairleri, artistleri bu diyaloga dahil edebilmek. | TED | لذا الشي الثاني الذي أطلبه هو تضمين في هذه الحوار من الفنانين، الشعراء، ومن الكتاب من الناس الذين سيجلبون عناصر إنسانية الى هذه المناقشة |
Hayır. Benim senden istediğim o tür bir duygu değil. | Open Subtitles | لا ، ليس هذا هو الشعور الذي أطلبه منك |
Yapmak istediğim bu ve bence... sizler de bu masayı bırakmalısınız. | Open Subtitles | الشيء الوحيد الذي أطلبه منكم يا رجال الموجود علي الطاولة... هو الصحيح. |
Bu senden istediğim tek şey. Üzgünüm. | Open Subtitles | هذا الشيء الوحيد الذي أطلبه منكِ |
İstediğim tek şey zamanı geldiğinde affedilmek. | Open Subtitles | الشيء الوحيد الذي أطلبه... أن تغفر لي عندما يحين الوقت |
Sizden istediğim tek şey ganas istek... | Open Subtitles | والشيء الوحيد الذي أطلبه منكم هو "الكانة" الرغبة... |
Tek istediğim şey o. | Open Subtitles | إنّه الشيء الوحيد الذي أطلبه |
Senin için bir çok şeyden vazgeçtim Clark. Bu senden istediğim tek şey. | Open Subtitles | لقد ضحيت بالكثير من أجلك يا (كلارك)، وهذا هو الشيء الوحيد الذي أطلبه منك |
Hangisinin tutulduğunu, hangisinin eşsiz olduğunu söyleyebilirim, tek istediğim de bana Don demeniz. | Open Subtitles | ، إذاً أستطيع أن أعرض عليك الرائج ، و الفريد من نوعه و الشيء الوحيد الذي أطلبه (هو أن تدعوني بـ (دون |
Ben de yıllarca çaba sarf ettim Julia senden istediğim sadece bir hafta | Open Subtitles | لقد تحملت عبئكِ لسنوات يا (جوليا) و هذا فقط إسبوع واحد الذي أطلبه منكِ |
Ne istediğimi biliyorsun. Teşekkür ederim. - Ne kadar zamanı var? | Open Subtitles | أنتِ تعرفين ما الذي أطلبه شكراً لكِ |
ASM'i satacağım ve istediğimi de alacağım. | Open Subtitles | وسوف أحصل على السعر الذي أطلبه |
Senden ne istediğimi biliyorum. | Open Subtitles | أنا أعلم ما الذي أطلبه منكِ |