Hatırlayın, beynin bulduğumuz bu kısmı psikopatik insanlarda tepkisizdi. | TED | وتذكروا، أن هذا هو نفس الجزء من الدماغ الذي وجدنا أنه كان أقل استجابة عند الأشخاص السيكوباتيين. |
Bunu da, parmaklarının arasına sıkışmış olarak bulduğumuz 1000 frank parçasından biliyoruz. | Open Subtitles | نحن نعرف هذا، ليس فقط بسبب قعطة من فئة ألف فرنك الذي وجدنا ممسكه فيه بين أصابعها الميت |
O arazide bulduğumuz bir şey, Mulder. Çünkü her şey orada başladı. | Open Subtitles | الشّيء الذي وجدنا في ذلك الحقل، مولدر، لأن ذلك حيث بدأ. |
Cesedin bulunduğu yerden geriye doğru giderek kurbanın kasırga alanının hangi kısmından havalandığını belirlemek mümkün mü? | Open Subtitles | هل من الممكن أن نعمل بالعكس من موقع الذي وجدنا به الجثة لنكشف أين على طريق الإعصار |
Pekala,Fong'a göre kurbanımızın bulunduğu varilin içi kül suyu ile doluymuş. | Open Subtitles | حسناً,وفقاً لـ"فونغ", البرميل الذي وجدنا ضحيتنا فيه كان مملوءً بمحلول قلوي... |
İçinde bulunduğumuz durumda, olması mümkün görünmüyor, işlere ara veremeyiz. | Open Subtitles | الوضع الذي وجدنا أنفسنا فيه لا نستطيع ذلك في الوقت الراهن لا يمكننا أن نرتاح |
Parmak izlerini bulduğumuz tek yer bagaj değil. | Open Subtitles | هي ليست المكان الوحيد الذي وجدنا فيه بصماتك |
Peki ya lavabonun altında bulduğumuz aspergillus mantarına ne demeli? | Open Subtitles | لكن ماذا عن فطر الأسببيرجيلاس الذي وجدنا أسفل الحوض؟ |
Kurbanı bulduğumuz yerin birkaç blok ötesinde yaşıyordu. | Open Subtitles | ويعيش قريباً جداً من المكان الذي وجدنا فيه الضحية |
- Kirk'ün kalıntılarını ve kamerasını bulduğumuz yerin yakınına benzemiyor. | Open Subtitles | لا يوجد شيء مثل هذا قرب المكان الذي وجدنا فيه بقايا كيرك أو كاميرته |
- Hadi. Köpek kimyasal maddeleri bulduğumuz yerde havlıyordu. | Open Subtitles | كان الكلب ينبح في المكان الذي وجدنا فيه المواد الكيميائية المسروقة |
Bombacının dövmesini bulduğumuz yerle aynı yerde. | Open Subtitles | ذلك هو نفس المكان الذي وجدنا به وشم مُطلق القنبلة |
Bana sorarsan bu izler, cesedi bulduğumuz tahta sandıkla aynı boyda görünüyorlar. | Open Subtitles | إذا تسألني، يتطلعون إلى أن يكونوا حوالي نفس الحجم كالصندوق الذي وجدنا فيه جثتنا. |
Ve cesedi bulduğumuz yerden itibaren sürükleme izleri var. | Open Subtitles | و هناك آثار جر من مكان التشوه إلى المكان الذي وجدنا فيه الجثة |
Bant üzerinde bulduğumuz saçın DNA analizi, bir bayana ait olduğunu gösteriyor. | Open Subtitles | تحليل الجينات من الشعر الذي وجدنا على الشريط |
D.N.A. varmış ve onu Jackie'nin evinde bulduğumuz bebek saçı ile karşılaştırmış. | Open Subtitles | حمض نووي، وعلى حدس هو اجراء فحص الحمض الننوي مع شعر الطفل الذي وجدنا في منزل جاكي |
Ancak, bizim kutuda bulduğumuz D.N.A sadece birkaç basamak. | Open Subtitles | مع ذلك، الحمض النووي الذي وجدنا في صندوق السلاح لديه فقط درجات قليلة. |
Patron, balıkçılar Jensen'ın cesedinin bulunduğu yerde delinmiş bir bot bulmuş. | Open Subtitles | أيها الرئيس، وجد الصيادون للتو قاربا مطاطيا مثقوب عائماً ليس بعيداً عن المكان الذي وجدنا به جثة (جينسن) |
- Bir çok tanığın ifadesi Joey'nin bulunduğu geceden önce oraya büyük gruplar halinde insanların girdiğini doğruluyor. | Open Subtitles | - أقوال شهود متعددة - تؤكد وجود مجموعة كبيرة من الأفراد (دخول للمكان الذي وجدنا بداخلهُ (جوي |
Ve Obermeir'in cesedinin bulunduğu dört blokta kırık arka lambası olan bir kamyonetin çalınmış olduğu ortaya çıkmış. | Open Subtitles | واتضح أنه تمت رؤية شاحنة صغيرة تسير بدون إضاءة المصابيح الخلفية (على بُعد أربعة مُقاطعات من المكان الذي وجدنا فيه جُثة (أوبرماير |
İçinde bulunduğumuz durum bu. | Open Subtitles | والآن في هذا الموقف الذي وجدنا أنفسنا به، |
İçinde bulunduğumuz durum son derece ciddi. | Open Subtitles | الوضع الذي وجدنا فيه أنفسنا في غاية الخطورة. |