Bir erkeğin çekici olması için çok küçük eksiklikleri olmalı. | Open Subtitles | ينبغي على الرجل أن يفتقرَ لشيء ما لكيْ يكونَ جذابًا. |
Evet, bir erkeğin çalışması ve üretmesi doğal olandır. | Open Subtitles | بطبيعة الحال، من طبيعة الرجل أن يعمل ويخلق |
Bazı şeyleri insan yapmak zorunda olduğu için yapıyor. | Open Subtitles | هناك أشياء يجب على الرجل أن يفعلها فيفعلها مضطرا |
Eh, insan bir yerlere kök salmalı. | Open Subtitles | حسنًا ، على الرجل أن يزرع الجذور في مكان ما |
Böyle bir adam, bırak çamaşır yıkamayı, kendine bir fincan çay bile koyamaz. | Open Subtitles | لا يستطيع الرجل أن يصنع لنفسه كوب من الشاي ناهيك عن غسيل ملابسه |
- O zaman niye adama bu şeyi çıkarmasını söylemedin? | Open Subtitles | أذا لما لم تقول لهذا الرجل أن يقوم بأيزالته ؟ |
Başka seçeneğim yoktu. Konu aileyi koruma olduğunda bir erkek gereken her şeyi yapar. | Open Subtitles | ...لم يكن لدي خيار ، من حق الرجل أن يفعل أي شيء |
Bazen her şeyi arkanda bırakıp düşüncelerinle baş başa kalman gerekir. | Open Subtitles | أحياناً يحتاج الرجل أن يذهب بعيداً أن يكونَ وحيداً مع أفكاره |
Eğer yapamıyorsa, erkeğin görevi o zaman geçindiremediği ailesini beslemek için bu şeyleri rehin vermektir. | Open Subtitles | فإن لم يستطع فعل ذلك فإنه عمل الرجل أن يقوم برهن الأشياء كي يطعم العائلة التي لا يستطيع إعالتها |
Bir erkeğin yaşamı büyük bir amaç uğruna harcanmalı! | Open Subtitles | يجب على الرجل أن يقضي حياته لتحقيق طموحه |
Zorlu bir iş günüden sonra bir erkeğin yemeğinin hazır olmasını beklemesi doğru değil mi? | Open Subtitles | أليس هذا هو المفروض بعد يوم عمل شاق يحبّ الرجل أن يجد غذائه منتظره متى يدخل من الباب؟ |
Genellikle, bu gibi zamanlarda, erkeğin birşeyler söylemesi gerekmez mi? | Open Subtitles | عادة, أليس المفروض من الرجل أن يكون من يقول كل هذه الأشياء؟ |
İnsan uşağının yanında Don Juan olamıyor, değil mi? | Open Subtitles | لا يستطيع الرجل أن يكون بطلاً أمام خادمه, أليس كذلك؟ |
İnsan, işi olmayan yere burnunu sokmamalı. | Open Subtitles | على الرجل أن لا يتدخل في شؤون الآخرين تلك لَيست قضية عادلة |
İnsan sesini kilometrelerce öteden duyabiliyorsun. | Open Subtitles | إخترع أداة غريبة الشكل حيث يمكن لصوت الرجل أن يسمع على بعد ميل واحد |
Şu günlerde bir adam için nerede olacağını bilmek çok zor. | Open Subtitles | من الصعب على الرجل أن يعرف إلى من ينتمى هذه الأيام |
İslam alemi, bu gerçeğe inanmak istemedi böyle bir adam nasıl ölebilirdi? | Open Subtitles | العديد من أتباعه لم يصدق الحقيقة كيف يمكن لمثل هذا الرجل أن يموت ؟ |
bir adam ne zaman ki pantolonunu çıkaramaz hale gelirse, o artık bir erkek değildir. | Open Subtitles | اليوم الذي لا يستطيع الرجل أن يخلع سرواله، لا يعُد رجلاً |
O zaman şu adama söylermisiniz... başka biryerde yıkansın. | Open Subtitles | نعم, إذن هل يمكنك ِ أن تخبري هذا الرجل أن يغتسل في مكان اَخر؟ |
Dinle, Kes şunu adama da evine gitmesini söyle.. | Open Subtitles | إسمعي. توقفي في الحال أطلبي من هذا الرجل أن يغادر |
Başka seçeneğim yoktu. Konu aileyi koruma olduğunda bir erkek gereken her şeyi yapar. | Open Subtitles | لم يكن لدي خيار ، من حق الرجل أن يفعل أي شيء... |
Eninde sonunda birinin karşı durması gerekir. | Open Subtitles | فهو أن على الرجل أن يأخذ موقفاً فى النهاية |