| Birisi amcanı öldüren kurşunu çıkarıp yerine başka kurşun koymuş. | Open Subtitles | شخص ما أزال الرصاصة التي قتلت عمك وإستبدلها برصاصة أخري |
| O çocuk, gözlerimin önünde yediği sikik bir kurşun yüzünden ölüyor. | Open Subtitles | ذلك الفتى يموت الآن من الرصاصة التي أصابته. |
| Rüzgârın mermi yolunu değiştirme oranı. | Open Subtitles | دقيقة الزاوية هي قيمة مسار الرصاصة التي تغيرت بالريح |
| Portakalı delip geçen mermi olduğu ortada. | Open Subtitles | في الأغلب أنها الرصاصة التي أخترقت البرتقالة |
| ...yakaladığı tek şans boynuna aldığı kurşunun tamamıyla parçalamaması. | Open Subtitles | وإن كانت محظوظة، فإنّ الرصاصة التي تلقّتها في عنقها لم تصب العمود الفقري |
| İpucu olduğu için o mermiyi çıkartmam gerekecek. | Open Subtitles | وانا ذاهب ل لاستخراج الرصاصة التي لالأدلة. |
| Doku, merminin etrafını sarıp kurşunun vücuda sızmasını önler. | Open Subtitles | أشكال نسيجِ حول الرصاصة التي تَحْمي الجسمَ مِنْ تَرشيح التقدّمِ. |
| O çocuk, gözlerimin önünde midesine yediği bir kurşun yüzünden... ölmek üzere. | Open Subtitles | ذلك الفتى يموت الآن من الرصاصة التي أصابته. |
| Gövdeden çıkan kurşun solda, tekneden çıkan kurşun sağda. | Open Subtitles | الرصاصة من الضحية على اليسار تتطابق مع الرصاصة التي حصلنا عليها من القارب، على الجهة اليمين |
| Şoför tarafındaki kapıda, hoparlörde, ve direksiyonda şoför koltuğunda omuz seviyesindeki kurşun deliğinde kan var. | Open Subtitles | كان الدم على باب السائق والمذياع والمقود أيضاً وحول ثقب الرصاصة التي إخترقت مقعد السائق عند مستوى الكتف |
| Bir toplum her türlü hastalığın tedavisini bulurken aynı toplum nasıl bu kadar zarar veren bir kurşun geliştirebilir? | Open Subtitles | جيرالد : ما هو داكي : إن الدول أوجدت العلاج لمعظم الامراض وصنعت مثل هذه الرصاصة التي تقوم بتدمير الجسـم |
| Kitapta bulduğunuz kurşun, kurbanın elindeki Kahr 9 mm.'likten ateşlenmiş. | Open Subtitles | طابقت الرصاصة التي وجدتها في الكتاب إلى المسدس الموجود بيد الضحية تبدو كأن إنتحار, أليس كذلك؟ |
| Oysa daha dün, canıma kast eden kurşun bu masum bahçeden ateşlendi. | Open Subtitles | بعد أن أتت من هذه البيارة الرصاصة التي قصدت قتلي |
| Sana verdiğim mermi hâlâ duruyor mu? | Open Subtitles | لازلت تحتفظ بتلك الرصاصة التي أعطيتك إياها؟ |
| Bu Bodner'dan beni öldürmesini istediğin mermi. | Open Subtitles | هذه هي الرصاصة التي اردت بودنير أن يقتلني بها. |
| Gaspçının silahı, kurbandan çıkartılan mermi ile uyuşmuyor. | Open Subtitles | مُسدّس اللص لا يُطابق الرصاصة التي أستخرجت من ضحيتنا. |
| Yani, öldürücü darbeyi vurduğunu düşündüğümüz mermi devriye arabasından mı atılmış? | Open Subtitles | لذا الرصاصة التي إعتقدنَا كَانتْ الضربة القاضيةَ كَانتْ مطرود مِنْ علبةِ الخرطوشة على سيارةِ الدوريةَ؟ |
| Bilgisayar gibi programlayabileceğin bir mermi de imkansızdır. | Open Subtitles | أجل، أيضاً الرصاصة التي يمكنك برمجتها كالحاسوب |
| Mark Jeffries'den çıkarılan mermiyi. | Open Subtitles | الرصاصة التي تم استردادها من جيفريز علامة. |
| Doktorlar sıktığın merminin hayatî organlarımı ıskaladığını söyledi. | Open Subtitles | الأطبّاء قالوا أنّ الرصاصة التي أرديتني بها لم تصب أيّ عضو حيوي. |
| Charlie McCoy'un vücudundan çıkarılan_BAR_kurşuna uyuyor. | Open Subtitles | إنها تطابق الرصاصة التي انتزعت من جثة تشارلي مكوي |